35. Bölüm

6K 330 44
                                    

Her şeyin açığa kavuştuğu, hikayemin sonlarına yaklaştığım bir an başlıyordu.

"Ben, Berna ve Ali... Üçümüz yakın arkadaştık. Lise, üniversite yıllarımızı beraber geçirdik. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Berna güzel bir kızdı ve çoğu gencin ilgisini çekerdi. Haliyle bizim de. Annenin beline kadar inen altın gibi parlayan düz saçları çekerdi beni. Babanı da deniz mavisi gözleri. Biliyorum garip geliyor sana ama babanla Berna hakkında birkaç kez konuşmuşluğumuz vardır. Madem her şeyi anlatıyorum en ince ayrıntısına kadar anlatmalıyım diye düşünüyorum. Sen de sözümü kesmezsen toparladığım gücü kaybetmeme yardımcı olursun. Her neyse... Berna'ya aşık olduğumun kararına üniversite sondayken vardım ve artık ona açılmalıyım dedim. O zaman sıkıntılı bir dönemden geçiyordum. Arkadaş çevrem genişlemişti ve öyle normal bir çevre sayılmazdı. Geleceğimi planlarken kendimi çok farklı bir yerde bulmuştum ve bu beni Berna konusunda cesaretlendiriyordu. İlk önce Ali'ye söylemeliyim dedim. Gidip ona anlattım. Berna'yı delicesine sevdiğimi. Tolga'nın tepkisini o sıralar önemsememiştim ama onun da Berna'yı sevdiğini bilmiyordum. İlk ben açılınca bir şey söyleyememişti. Üniversitenin son aylarıydı, ben Berna'ya açılmak için hazırlık yapıyordum, Mayıs'ın 5'i... Ali giyeceğim kıyafetten süreceğim parfüme kadar bana yardımcı olmuştu. Gözlerindeki o hüznün nedenini çok sonradan anladım. Berna her şeyden habersiz çağırdığım yerde beni bekliyordu. Hiç unutmam, unutmayacağıma da eminim, çiçek desenli dizine kadar bir etek, beyaz bir tişört ve Mayıs'ın karmaşık havasına karşı bir ceket... Saçlarını toplamıştı, makyajı her zamanki gibi abartılı değildi sadeydi. Onu öyle görünce tekrar aşık oldum ona. Ne çok şiirler yazmıştım onun için oysaki. Şaşırmış olmalısın, Tolga Karaman ve şiir! Neyse... Berna'nın karşısına dikilip ona her şeyi bir nefeste açıkladım. Gülen yüzünün bir anda soluşu her gece gördüğüm bir kabus şimdi. Başkasından hoşlanıyorum dedi bana, seni arkadaşım olarak görüyorum dedi. Kimdi o başkası? Az kafa patlatmadım. Ali'nin yüzü bembeyaz dolaştı bir hafta ama ben Ali'dir diye bir kez olsun düşünmedim. Gençlik aklı, kardeşim sonuçta, öz kardeşim, olur muydu öyle şey? O sıralar arkadaş çevrem kötü demiştim. Bu olay üzerine, ki ilk reddedilişimdi, fazlasıyla içtim, belki biraz da madde aldım. Senin de benim yolumdan geldiğine inanamıyorum üstelik bu kadar erken. Şu okul meselesini konuşacağız bir ara. Konumuza dönelim... Berna'nın evde tek kaldığı bir geceyi fırsat bilip kapısına dayandım. Dizlerine kapandım, ağladım, o da ağladı ve hayatımda yaptığım en iğrenç hatayı yaptım. Berna'ya tecavüz ettim. Lütfen, bir şey söyleme de bitireyim. Kısa keseceğim. Annen hamile kalınca evlenmek zorunda kaldık. Benim içten içe işime geliyordu. Evlendik, sen doğdun, 3 yıl sonra Berna'nın canına tak etmişti. Son bir iki ayda benden tamamen soğumuştu. Eve bile gelmez olmuştu. Sadece seni görüyor ve arkadaşımda kalacağım deyip gidiyordu. Üstüne gitmemeye karar vermiştim ben de. Bir gece geldi ve yanımda uyudu. Garipsemedim değil. Tüm gece de gözümü kırpmadım. Onun kalktığını işittim, tüm eşyalarını yavaşça topladı. O an anladım, gidiyordu. Kimle gittiğini merak etmiştim. Ama gururuma çok ağır gelmişti bu, hele de seni aldığını gördüğümde. Sinirle elime bir silah aldım ve Berna tam arabaya binerken silahı ona doğrulttum. Tehdit ettim. Onun gidebileceğini ama seni asla vermeyeceğimi söyledim. Arabadaki adamı tamamen unutmuştum. Berna o adamdan bir komut alıp seni bana verdi ve arabaya atlayıp gitti. Artık Berna umurumda değildi ve sadece seni düşünüyordum, kızım için her şeyi verirdim. Eve girdim. Dikkatimi sehpanın üzerindeki beyaz mektup çekti. Seni odana bıraktım ve o mektubu bir yere oturup okumaya başladım. Hayatım o zaman değişti işte. Berna'ya tecavüz etmeden birkaç gece önce Ali'yle birlikte olduklarını, çocuğun benden değil de Ali'den olduğunu öğrendim. 3 yıl boyunca benim dediğim, Güneş'im dediğim cennet kokulu çocuğum aslında öz kardeşimdendi. Ve sonra ne oldu biliyor musun? Annen ve gerçek babanın ölüm haberi geldi. O arabaya binmişler ve kaza yapmışlardı. İçin acıdı mı diye sorarsan, bu soruya ben hala cevap veremiyorum Güneş. Artık her şeyi biliyorsun. Daha fazla seninle konuşabileceğimi sanmıyorum."

Tüm hücrelerim öldü ve tekrar dirildi. Elektrik şoku verilmişti bana ve öylece kalakalmıştım. Amcamın gidişini bile hatırlamıyorum. Hatırladığım sadece denizin üstünden teğet geçen martılar, kararan hava ve tepede asılan dolunaydı. Kaç saat boyunca orada öylece oturdum bilmiyorum. Her bir cümleyi sindirmek o kadar zordu ki ve o kadar düşünülesiydi ki! Bir ansiklopediyi okuyup özetini çıkarmak gibi. Ama benim ne zamanım vardı bunun için ne de onca bilgiyi alacak beynim. Kalbim için çoktu bu kadar duygu, ben bunları kaldırmak için daha çok acemiydim. Allah'ım, bana bu yükü kaldırabilecek güç ver ne olur! 

Yanımda kimse yoktu ve ben üşüyordum geceden gelen rüzgarla. Aklım kimi arıyordu barizdi. Elimi hareket ettirecek gücü bulduğumda Ege'ye telefon açtım ve ona gelmesini söyledim. Ege koşarak yanıma geldiğinde gözyaşlarımı akıtabilirim diye geçirdim içimden ve onun sıcak göğsüne kafamı koyup içim dışıma çıkana kadar ağladım. Beni evine götürdü, vücudum ani ısı değişimine karşı uyuşukluk gösterirken kendimi uykuya itiyordum. Çünkü uyku en iyi kaçış biçimiydi. Bilincinizi kaybediyorsunuz ve tüm sorumluluklarınız yok oluyor. Karanlıktasınız ama hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Yok gibisiniz. Ölüsünüz. Kimse sizi umursamıyor, kimseyi umursamıyorsunuz. Saatler akıyor ama uykuda zaman kavramı yok. Sadece varsınız o kadar. 

"Anlatacak mısın?" Uykumdan onun nemli sesine uyandım ve irkildim. "Özür dilerim, uyuduğunu görmemiştim."

"Sorun değil." Gülümsemeye çalıştım ama olmadı. Ağlamaya çalışsam da olmazdı çünkü bütün gözyaşlarımı akıtmıştım. Gücümü toparladım ve amcamın anlattığı her şeyi bir cümleye sığdırıp ona açıkladım. Cümlemin sonuna gelene kadar kaşları daha da çok kalktı. Bana üzülmesini ya da acımasını hiç istemiyordum. Ben bunu kaldırabilmeliydim baş etmeliydim çünkü. Acınacak bir durumum yoktu.

"Güneş, ben... Çok üzgünüm."

Başımı salladım ve "Üzülmene gerek yok" deyip başımı tekrar göğsüne yasladım. "Sadece bu konuyu konuşmayalım." Gözlerimi kapattım. Göğsünün inip kalkışı kendimi koca ormanın ortasındaki bir gölde, kayıkta sallanıyormuşum gibi hissettiriyordu. 

"Ailemin karmaşık ilişkilerini düşünmek istemiyorum. Belki de yalandır. Umurumda değil. Ben sadece bana sarılmanı istiyorum çünkü o zaman her şeyi unutuyorum ve huzur buluyorum sende. Bana huzuru veriyorsun. Sen bana her şeyi unutturuyorsun ve korkuyorum. Tüm bunları kaybetmekten, sevdiğim ve sahip olduğum tek şeyi kaybetmekten korkuyorum Ege. Lütfen, beni yalnız bırakma!" Tüm acizliğimle yalvardım ona bakmadan. Gözlerine baksaydım eğer, her şeyi dökemezdim belki de. Beni bırakmasından o kadar korkuyordum ki. Bir kere yaşadım ve buna bir kere daha katlanabilir miydim bilmiyorum. Nedensiz bir şekilde içimde garip bir his vardı işte.

"Ben seni asla bırakmayacağım Güneş. Biz birbirimize aidiz. Tamamen seninim ve sen de benim. Bu kadar. Sakın böyle bir şey düşünme bir daha!" Koca kollarını bana daha da sıkı sarıp başımı göğsüne yasladığında küçük bir kuşunki misali kalp atışlarını duydum. Kalbimiz bir atıyordu ve ben ona bir kez daha aşık oldum. Başımı kaldırıp ellerimden destek alarak ona uzandım. Dudaklarımı dudaklarının üstüne getirdim ve kokusunu içime çektim. Ağırlığımın birazını verip dudaklarımızı birleştirdim. Uzun zamandır tatmadığım dudakların hasretiyle kavruluyordum. Ne kadar özlemiştim onun yumuşak, kalın dudaklarını. Bütün özlemimi onu aç bir şekilde öperek anlatıyordum ona. Beden dili vardı sadece. Belimde gezinen elleri daha çok istememe sebep oluyordu onu. Beni küçük bir hareketle altına aldı ve dudakları boynuma doğru indi. At kuyruğu olan saçlarım yüzüme düşünce ikimiz de gülüp durduk. Bir süre gülerek birbirimize baktık.  

"Sana aşığım deli kız!" Kalbimin atışları gittikçe hızlanırken dudaklarıma bıraktığı öpücükler daha tatlı geliyordu. 

Yorganın altına girip yüzümü göğsüne dayadım ve "Tatlı rüyalar sevgilim" deyişini uykuya dalana kadar aklımda tekrarladım. 

Ay Tozu ◐Where stories live. Discover now