Dostlarımla Yaşadığım Paranormal Olay

557 24 11
                                    

2017'nin Ocak ayında, yazarın Samsun'da yaşadığı olay...

Samsun'da uzun süredir bu kadar şiddetli geçen bir kış mevsimine rastlamamıştım. Neredeyse yirmi dört boyunca saat aralıksız kar yağıyordu ve yerler beyaz örtüyle kaplanmıştı. Biz de Fatih ve Can ile karın keyfini çıkarmak için erkenden dışarı çıkmıştık. Caddeyi turladıktan sonra kıvır zıvır alıp Canların evinde kalacaktık. Onların evi şehir merkezinden biraz uzaktı ve biraz tepede olduğu için kış daha şiddetli geçiyordu.

Eve geçtikten yarım saat sonra akşam yemeğini yedik ve Can'ın PlayStation 4'ünde dövüş oyunu oynamaya başladık. Gırgır şamata ile geçirdiğimiz saatlerin sonunda uykuya dalmayı planlıyorduk, fakat kahveyi fazla kaçırdığımız için gözümüze uyku girmemişti. Bilgisayardan bir dizi açıp goygoy yapmaya başladık. 

Yazdığım romanın içeriğine uygun fotoğraflar çekmek için evde uygun ortamı oluşturma teklifinde bulunduğumda hiçbir şey söylemediler. Bunun ardından, elime telefonu alıp Can'ın yan odasına, yani kalacağımız odaya girdim. İçimde karmakarışık bir his vardı, fakat işimle ilgilenmeye devam ettim. Fotoğrafı çektikten hemen sonra ikisi de arkamdan sessizce geldiklerinde boş bulunup yerimden sıçradım. Kekeleyip saçmaladıktan sonra kendime geldim.

Gülüşmenin ardından Can kanepeleri açmamı rica etti. Onlar da yorganları getirecekti. Can'ın annesi uyuduğu için sessizce hareket ediyorduk. Yaklaşık bir buçuk dakikanın ardından ikisi de yanıma ellerinde yastık ve yorganlarla, korku dolu yüz ifadesiyle geldi. Yüzlerindeki ifadeyi görünce "Sizden iyi tiyatrocu olur he." diye kahkaha atmaya başladım. 

"Ciddi ciddi okey tahtası düştü, onun olduğu yerin yakınlarında bile değildik. Yemin ederim ki sağlam duruyordu; gün içinde yerden dumbbeli alırken gördüğüm görüntüye göre tahta yerli yerindeydi." dedi Can. 

Beni biraz önce farkında olmadan korkuttukları için şakaya devam ettiklerini düşünüyordum. Ta ki Can yastığı alıp yanımıza gelene kadar... 

Canlarda birçok kez kalmıştık ve ilk kez böyle bir davranışta bulunduğunu görmüştüm. Çocukluk arkadaşımın cesur biri olduğu aşikârdı, ama bu tavrı bende istemsizce bir şaşkınlık oluşturmuştu. Aklımda iki seçenek vardı: Ya bir şaka planlıyorlardı, ya da okey tahtası gerçekten düşmüştü. Odadan bir dakika olsun ayrılmadığım için burada yapılacak şakanın kaynağını tespit edebilirdim.

Gözümü dört açıp onlarla sohbete devam etmeye başladım. Fakat dakikalar geçtikçe uyku ağır bastırdığı için onları dinledim. Çok kısa bir süre sonra...

"Kapı açılıyor!" 

"Heh, sizden beklediğim şaka." diye gülmeye başladım. Can "Kapıya baksana oğlum!" diye bağırdığında başımı kaldırdım ve o an kapının gerçekten açılmakta olduğunu gördüm. Hayatımda ilk kez böyle bir durumla karşılaştığım için kalbimde tuhaf bir his oluştu, ama onların bana yaptığı bir şaka olduğuna emin olduğum için "Kim açtıysa o kapasın." diyerek gülmeye devam ettim.

"O nasıl söz oğlum?" diye çıkıştı Can. Fatih ise telefonda yazıştığı arkadaşını o an için yok sayarak diken üstünde bir tavırla kapıya bakıyordu. Bir dakikanın ardından "Çağatay, sen mi bizi şakalıyorsun? Kapı kapandı oğlum." diye çıkışmaya devam ettiler.

O an kafamı kaldırdığımda, kapının gerçekten kapandığını gördüm. Ciddi tavır sergilemeleri doğaldı, ancak kimse gerçekten korkmadığında o yüz ifadesine bürünemezdi. Ben onlardan, onlar da benden şüpheleniyordu. Her şeyin netleşmesi için kapıyı tamamen kapadım ve arkamı dönüp yattım. 

Onların şaka yaptığına inansam da kafamda büyük soru işaretleri vardı. Kapı hepimizden çok uzaktaydı ve oraya yetişmeleri için boylarının en az üç metre olması gerekiyordu. Ayrıca Can'ın annesini tembihleyip onu da şakaya dahil etmeleri ihtimali de kapı duvardan itibaren kapandığı için geçersizdi. Evet, ip de yoktu. Olsaydı mutlaka görürdüm çünkü odadan çıkmamıştım ve benimle konuştuklarında, kapının koluna uzak konumdaydılar. Rüzgâr olma ihtimalini düşünmüştüm, fakat tüm kapı ve pencereler kapalıydı ve kapalı banyo menfezinden gelebilecek aşırı hafif esen rüzgâr engelleri aşıp, açılan kapıyı kapatamazdı. Eğer o kapı açıldıktan sonra, yaptığım alaycı tavrın üstüne kapanmasaydı sorun olmayacak, durumdan işkillenmeyecektim. Ancak kapının kapanmasıyla tüm açıklamaların cevapsız kalması durumun ilginçliğini had safhaya ulaştırmıştı.

Bir gece sonra Can'dan mesaj geldi. Ambulans fotoğrafı vardı. Bağırma sesi duyduğunu otuz dakikanın ardından ambulansın geldiğini söyledi. Durumu öğrendiğinde cevap verecekti.

Sabah uyandıktan sonra telefonuma yöneldim. Birkaç mesaj göndermişti. Mesajda, siteden bir adamın durup dururken cinnet geçirdiği ve kendine zarar verdiği yazıyordu. Yaklaşık bir haftadır kendi kendine konuştuğunu ve kullandığı hiçbir ilaç olmadığını, her şeyin bir haftada geliştiğini eklemişti.

O gece yaşadığım durum bir süre sonra bende bir fikir uyandırdı. Olaylar sırasında beynim tamamen mantıklı açıklamalar yaptığından korkuyu arka planlara atıyordu. Ancak olayların yaşanma potansiyelini düşündüğümde, bilinmeyenden doğan potansiyeli iliklerimin ötesinde hissederek korktuğumu fark ettim. Bu, yaptığım gözlemlerde de benzer sonuçlar içeriyordu. Benim için kesinlikle dersler çıkardığım, harika bir deneyimdi. Bazen o ana geri dönmek istediğimi fark ediyorum; kim bilir, belki tarih tekerrür eder.

Kalem arası not...

Yaklaşık üç buçuk senenin ardından bir sonbahar gecesi tarih tekerrür etti.

Ruhların Fısıltıları: PARANORMAL OLAYLAR (KİTAP OLDU!)Where stories live. Discover now