Bölüm.22

247K 9.3K 628
                                    

Merhaba, beni beklediğinizi biliyorum. 🥰
Ve işte bir bölüm daha. Kalemimi severek okuyan herkese benden selam olsun.

Bu arada bölümlerle ilgili Instagram profilimde duyuru yapıyorum sık sık.
Beni oradan da takip edebilir ve merak ettiğiniz her şeyi sorabilirsiniz kuzular.

O zaman hadi bölüme geçin ve yıldıza dokunup bana bir kalp göndermeyi unutmayın.

O zaman hadi bölüme geçin ve yıldıza dokunup bana bir kalp göndermeyi unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar...

&

Ağustos ayının sıcak rüzgârı insanlara hem enerji hem de rehavet veriyordu. Kampüste oturan gençlere baktım. Birçok öğrenci tatilini tamamlayıp İstanbul'a dönmüştü; kimisi kayıt işleri için, kimisi de kalan derslerini vermek için buradaydı.

Ben de ders tarihlerini ve diğer bilgileri almak için buraya gelmiştim. Beni buraya Ömer getirmişti, hatta beni arayıp bilgi almamı o hatırlatmıştı. Ömer bu konularda çok titizdi ve her zaman örnek bir öğrenci olmuştu.

Elimdeki kağıtları dosyaya dizip çantaya koydum. Sonra merdivenlerden inip kampüse yürüdüm. Ali ve Ömer ellerindeki dumanı tüten kahveyi hem içiyor hem de sohbet ediyorlardı. Ali'yi aylardır görmüyordum ve açıkçası çok özlemiştim. Aslında ondan biraz çekiniyordum. Uygar'la ayrı olduğumuz dönem bana çok destek olmuştu ama ben bunca aydır bir kez olsun onu aramamıştım.

Yanlarına yaklaşıp selam verdim: “Merhaba Ali, nasılsın?” Ali başını yere eğdi ve hafifçe gülümsedikten sonra gözlerini kaçırarak cevap verdi: “İyiyim Zeynep, sağ ol. Sen nasılsın?” Gülerken başımı salladım ve cevap verdim: “İyiyim. Ee, ne kaynatıyorsunuz bakalım?”

Ömer kolunu omzuma atıp başımın üstünü öptü, sonra da Ali'yi göstererek anlatmaya başladı: "Bununla ne konuşulur anasını satayım? Bu sene staj yapmamız gerekiyor, birkaç şirkete başvuru yaptık; ama daha haber gelmedi. Bu staj çok önemli, Zeynep. Eğer iyi bir şirket kafalarsak yaşadık vallahi."

Ali elini cebine koyarken Ömer'e baktı ve, "Oğlum, başvuruyu üç gün önce yaptık. Adamlar ne zaman okuyup seni çağıracak? Millet daha tatil modunda, kim takar staj yerini? Ananın karnında nasıl bekledin sen?" dedi

Sesli bir şekilde gülerek Ömer'e baktım. Ömer işaret parmağını sallayarak konuştu: "Lan geri zekâlı, adamlar tatilde diye şirketi boş mu bırakıyorlar? Herkes işinin başında ve çalışıyor. Hem ben eşeğimi sağlam kazığa bağlarım arkadaş, işimi şansa bırakacak halim yok."

Tam o sırada arkamızdan gelen sesle hepimiz başımızı o tarafa çevirdik: "Zeynep!"

Uygar kaşlarını çatarak bir yandan da Ali'ye bakıyordu, sonra gözlerini bana çevirdi ve gülümseyerek yanıma doğru geldi. Ben de gülümseyerek ona baktım.
Yanağıma düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına koydu ve elini yanağıma koyup şefkatle okşadıktan sonra da elini belime dolayarak Ömer'e baktı ve gülümseyerek ona elini uzattı: "Nasılsın Ömer?" Ömer de gülümseyerek elini sıktı ve cevap verdi: "Teşekkürler ağabey. İyidir, ne olsun? İşler güçler."
Ali'yi göstererek açıklama yaptı: "Ali'yi tanıyor musun bilmiyorum, bir dönem Zeus'ta çalışmıştı. Bizim ortak arkadaşımızdır."

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin