12 | trouble couple

4.4K 569 322
                                    


Jungkook


'İtiniz' yazan kapıyı bedenimle ittiğimde gerilmiştim. İçerideki mutluluk havası sinirimi bozacak kadar sahte görünüyordu. Arkamdan cam kapıyı tutup içeri giren Taehyung'a fazla bakmadan danışmaya ilerledim ancak bunu nasıl yapacağımı hala bilmiyordum. Parlak bankoya ulaştığımda ötesinde yüzüne yapışmış gibi duran gülümsemesiyle bizi selamlayan kadın çalışanı fark ettim. Sanki bütün hayatını bu işi yapmaya adamış gibiydi ve bakışları donuktu, gerçekten donuktu. Balmumundan yapılmış heykeller gibi görünüyordu, cennetten gelen bir varlık olarak benim bile içimi ürpertmişti bu manzara.

Kadının ağzı açıldığında hiç beklemediğim tekdüze sesi dudaklarından süzüldü.

"Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Kendimi bir ezik gibi hissediyordum çünkü tam anlamıyla kilitlenip kalmıştım. Adımı sorsa cevap veremezdim muhtemelen, bu kadar gerileceğimi düşünmemiştim. Cehennem zebanileri? Onlar hiçbir şeydi. İnsanlar beni geriyordu.

Taehyung birden kolunu omzuma nazikçe yerleştirerek beni kendine çekti ve kocaman gülümsedi.

"Bize acilen görüşebileceğimiz birilerini ayarlayabilir misiniz?"

Kadının robotik görünümü bir anlığına kırılmıştı, bir bana bir Taehyung'a baktı ve gözleri kısılarak gülümsedi.

"Ah, anlıyorum. Randevunuz var mıydı?"

Taehyung yüzünü hafif öne eğdi ve bakışlarını bir anlığına bankoya sabitledi. Tekrar kadına baktığında gözleri dolu doluydu, parlıyordu.

"Yoğun olduğunuzu biliyorum, lanet olsun, tabii ki insanlara böylesine yardım ederken oldukça yoğunsunuzdur ancak..." Bankoya biraz daha eğildi, gözünden damlayan bir damla yaşı gördüğümde öksürmemek için kendimi zor tuttum.

"Sevgilim kanser hastası, sadece birkaç ayı kaldı. Ve sürekli onun benimle birlikte olduğu için cehenneme gideceğini söylüyorlar... Herkes. Buna katlanamam."

Bir anda ellerini yüzüne kapattı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Bu sırada Jimin'in insan dünyasında işimize yarayacağını söylediği zarf dolusu parayı da bankoya bırakmıştı.

Siktir. Taehyung'dan bu performansı kesinlikle beklemiyordum. Ben avel avel kadına bakarken o çoktan Oscar'ı hak edecek bir performans sergilemişti.

Tanrım, bu adam gerektiğinde bir cankurtaran olabiliyordu; bense kendimi an itibariyle cennetten gelmiş bir ezik olarak görüyordum. Kutsal. Olması. Gereken. Benim. Kıçımın kutsalı...

Robotikliğini kesin ve tam olarak kaybeden kadın, bir anda panikledi ve para zarfını görünmeyen bir yere itelerken anlık refleksle yanındaki peçete paketine uzanıp birkaç tanesini Taehyung'a uzattı.

"Lütfen, böyle yapmayın beyefendi. Sakinleşebilirseniz ben de uzmanımıza boş yeri var mı diye sormaya gidebilirim."

Taehyung kadının verdiği mendillerle gözlerini silerken bir anlığına burnunu çekti ve kadına acı çekiyormuş gibi baktı. "Gerçekten bunu yapar mısın, canım?"

Kadınsa refleks olarak gülümsedi ve başıyla onayladı. Taehyung beni üstümdeki kıyafetten tutarak kendine çekti, alnını omzuma yaslayarak iç çekti.

"Gerçekten hala iyi insanlar var, sevgilim. Seni bırakmayacağım." dedi ve boynumu gıdıklayan nefesini bir kez daha verdi.

Jimin'le geçirdikleri geceden sonra bana dokunuşuna karşı direnç kazanacağıma inanmıştım ve şimdiye kadar da iyi gidiyordum ancak daha ne kadar tepkisiz kalabileceğimi hesap edemiyordum.

devil in him | taekookWhere stories live. Discover now