...

308 31 4
                                    

Evet! Yukio'nun geleceğini biliyordum! Tabiki beni sevdiğinden falan değil *-*

Kane hala sırıtıyordu ve Yukio'nun yüz ifadesi hala aynıydı

Kane benden biraz daha uzaklaştı

-Aa bakın kim gelmiş ? Yanlış birşey yapmadığımız sürece birbirimize yaklaşmayacağımızı sanıyordum Yukio, yoksa yanılıyormuyum?

Yukio'm derin bir nefes aldı

-Hayir yanılmıyorsun, Yalnızca Mei'yi almaya geldim, ona bir açıklama borçluyum

-Ah pek de açıklama yapmak istemiyor gibisin, brak da ben konuşayım. Hem daha iyi anlatacağimdan eminim,dedi ve kıkırdadı.

Birden arkamızdan bir iç çekiş sesi geldi

-Siz çocukları asla anlayamayacağım, ne yazık ki Mei'yi ben almak zorundayım, çok daha önemli konularımız var.

Orospu orospu orospu SATSUKİ!

-Sensei hangi konu hakkında konuşmak istiyorsunuz?

-Ve o da aramızda kalması gereken bir şey Naomi-chan.

Pekala bu raundu sen kazandin

-peki sensei, geliyorum

-Ve Yukio, bu sıralar çok değiştin, tavırlarına dikkat etsen iyi olur, son sözleri vurgulamıştı, pis kaltak o benim Yukio'm!

Öğretmenler odasına geldiğimde Hiroshi orada durmuş kötü bir şey olduğunu haber veren bir aura yayıyordu.

Bizi gördüğünde hafifçe gülümsedi 

-Teşekkürler Satsuki-chan, müsaadenizle kızımı bu günlük almalıyım.

Hanımefendi cilveli bir şekilde

-Tabiiiiğ,dedi (Ğ İNTİHAR ETTİ :D)

5 dakika sonra dışarıdaydık ve sessizce yürüyordu, sessizliği bozan ben oldum.

-Ne?

Derin bir iç çekti

-Sanırım paslanıyorum

-Ne ? -küçük bir kahkaha attim-

-Koskoca Hiroshi Suki! paslanıyor mu?

-Her insana olan birşey.

-Bu kanıya nereden vardin ihtiyar?

-Son işimde az.daha yakalanıyordum

-O senin değil adamlarının suçu

-Bana mı öyle geliyor yoksa beni önemsiyor musun?

-Belki, belki de üvey bir babayla yetinemiyorumdur.

-Mei...Marcus iyi biri, sadece bu ülkeye alşmakta zorlanıyor

-Belki

-Hinata..mutlu öyle değil mi ?

-Evet, en azından bana öyle görünüyor.

-Peki ya sen? n'apıyorsun?

-Aynı

-Ah bu arada, bu senin

Bir zarf çıkarıp bana uzattı

-Belki hatırlamazsın, eski bir arkadaşın senden büyüktü sanırım. Adı neydi...k ile başliyordu ...k..k..

-Kira....KİRA!

-Ah evet Kira!

Doğru ya! O büyük çocuk..bana Natsuki adını takan kişi Kane değildi! Kane siyah saçlı, yani o olamazdı.

Kira evet..NASIL UNUTURDUM BEN KIZIL KAFALI KİRAMI

Zarfı açmadım çünkü babam görmemeliydi.

-Satsuki-sensei ile aranız iyi görünüyor ha baba?

-Ah..evet biraz öyle. Dur biraz..babamı? -Sırıtmaya başladı- sen bana baba demezdin. Bu şerefe erişicek ne yaptım acaba?

-Aslında yanlızca eve geldik ve Marcus bizi dinliyor o yüzden.

Gülmeye başladi.

-Seni yarın almamı ister misin?

-Aslında..evet gayet iyi olur.

-Peki o zaman, yarına kadar dikkat et bu ailenin seni 1 gecede kayıp edebileceğine eminim, dedi ve sırıtıp gitti.

Bende sırıttım. Haklıydı, ne kadar inkar etsem de onu seviyordum. O benim babamdı ve bana hiçbir kötülüğü dokunmamıştı. Ama iyliğide dokunmamıştı..

Eve girdiğimde Marcus kapıyı kapattı.

-Vaay be. O adamla birdaha görüşeceğini sanmiyordum Naomi-chan 

Derin bir iç çektim.

-Aslında bakarsan birbiriniz için çok farklı şeyler düşünüyorsunuz.

-Eh bunun çok da umurumda olduğunu söyleyemem, ama sorun değil. Seni yönetmeyi deniyecek kadar saf değilim.

-Bunu anlayan ilk kişi değilsin.

-Sözümü dinlersen kötümü olurdu?

-Sorunun da bu. Beklentilerin çok büyük.

-Aslında bakarsan senden fazla bir beklentim olduğu söylenemez.

-Neyi kastediyorsun? Sen benimle kolay kolay konuşmazsın?

-İyi haberlerim var Naomi-Chan. Tokyo'ya taşınıyoruz

Tatlı Sır (Akuma no Hana serisinin 1.kitabı)Where stories live. Discover now