BELİRSİZLİK

57 20 3
                                    


"Teşekkürler hadi içeri geçelim." Dedim ve koluna girip kapıdan girdik. Umarım Lois benim için bu senenin güzel geçeceğini belirten bir işarettir...

*****************************

Salona girince içeri göz gezdirmeye başladım. Tavanda ki sarı avizeler ortamı ısıtmaya yetiyor gibi tabi köşelere dizilmiş masalar, dans etmek için ayrılmış bir pist etrafına dağınık şekilde yerleştirilmiş süsler. İşte bu tam Leon un işi. Nedense onu gören yüzyıl öncesinde yaşamış olduğunu düşünür. Bu maskeler kraliyet döneminden kalma. Tabi bu ışıklandırma ve müzikte öyle. Eminim buradaki insanların çoğu vals ne demek bilmiyor ama ortama büyüleyici bir hava katmak için bu müziği kullanıyor. Çok saçma! Lois ile birlikte köşede ki masalardan birine geçtik. Gözlerim kızları ararken Lois bana bakıyordu.

"Beklediğin biri mi var yoksa?" sesindeki imadan ekileceğini düşündüğünü hissettim. Gülümseyerek cevap verdim.

"Sadece kızlara bakıyordum. Çoktan yanıma damlamaları gerekiyordu. Gelmeyince merak ettim doğrusu." Lois başını anladım dercesine salladı.

"Merak etme gelirler birazdan. Hem Derek te ortalarda yok. Elizabeth onunla gelecekti birazdan burada olurlar." gözlerimi dans eden çiftlere doğru çevirdim. Bir kaçı kesinlikle dans etmeyi beceremiyordu. Kız sürekli erkeğin ayağına bastığı için partneri onu azarlayıp durdu. Onların haline gülerken Lois de merak edip benim baktığım yere döndü. Çiftin halini görünce büyük bir kahkaha patlatması bir oldu. Bir kaç kişi bize bakarken hemen Lois in yanına gidip elimle ağzını kapattım. Gelir gelmez rezil olmak zorunda mıyım ben ? Lois sustum anlamında işaret yapınca elimi ağzından çektim.

"Pardon." dedim ve bir adım geri çekildim. Lois bana bakıp sırıtıyordu. Kızlar nerede acaba. Hadi Elizabeth in gelmemesini anlarım onun partneri var ama diğerleri neden hala gelmedi onu hala anlayamıyorum. Lois e bakıp konuşmaya başladım.

"Son dakika partner bulma olasılığı ne kadardır sence." Lois işaret parmağını çenesine vurup düşünmeye başladı.

"Eğer bahsettiğin kızlar güzelse partiye adım atar atmaz kapılmış olma ihtimalleri yüksektir." anladım dercesine başımı salladım. Partiler neden bu kadar sıkıcı olmak zorunda ki. Loise baktığımda onunda sıkılmış olduğunu gördüm. En sonunda oda bana baktı.

"Dans edelim mi?" her ne kadar güzel dans etsem de bu kalabalığı düşündükçe çekinmeden edemiyorum. Tereddüt edercesine baktım gözlerine.

"Ne yani dans etmeyi bilmediğini söyleme bana. Gerçi bilmesen de olur karşında dans ustası duruyor öğretirim sana hadi gel." Bakalım kim dans ustası. Bildiğimi belli etmeden elini tutup piste yürüdüm. Çalan slow şarkı bedenlerin harekete geçmesine sebep oluyordu. İnsan ister istemez sallanıyor. Lois karşımda durup bir elini belime diğerini ise elime koydu. Bende boşta kalan elimi omzuna yerleştirdim. Bedenlerimiz şarkıya uygun ritim de sallanırken kalabalığı unutmaya başladım. lois gösterdiğim performans karşısında şaşkınca bakmaya başladı bense gülümsemekle yetindim.Beni bu kadar hafife alman senin suçun. Lois arada beni kendi etrafımda çevirip tekrar belimden tutuyordu. Yaptığı hareketler hem komik hemde eğlenceliydi. Onun yanında kendimi küçük bir çocuk gibi hissediyorum. Lois kısa bir an arkama bakıp gözlerini tekrar gözlerime odakladı.

"Ross şimdi seni en yakın arkadaşıma teslim edeceğim oda benim kadar iyi bir dansçı. Benim ufak bir işim var ben gelene kadar sana o eşlik edecek anlaştık mı?" birden bire ne işi çıktı anlamadım. Başımı aşağı yukarı sallayıp beni bırakmasına izi verdim. Lois yanımdan geçerken başka bir maskeli önümde durup elini belime yerleştirdi. Siyahlar içinde olan kişinin üzerindeki tek renk gözleriydi. Kehribar gözlü adam içimde şüphe uyandırmaya sebep oldu.

BİR TUTAM ESARETWhere stories live. Discover now