12- huzurla kapat gözlerini bu gece

4.2K 489 101
                                    

   

   Üç Süpürge her zaman Jungkook'un favori mekanlarından biri olmuştu. Eh, bunda bir diğer etken yaşları tutmadığı için giremedikleri barlar ve Hogsmeade'in pek de fazla seçenek barındırmamasıydı belki ama öte yandan, şu an oturdukları ve mekanda daha birçoklarının bulunduğu eskimiş ceviz ağacı masalar, taş duvarlar ve onları süsleyen süpürgelerle oldukça rahat ettiği bir yer olduğu için seviyordu burayı. Karanlık bir havası olduğu su götürmez bir gerçekti. Küçük pencereleri aydınlatma için yeterli olmuyor, tavana asılı sıradan avizelerinde pek yardımı olmuyordu ama o da dahil kimse bu gereksiz detayı umursuyor gibi durmuyordu. 

Özellikle Taehyung, diye düşündü Jungkook. Mayhoş ortamda bakışları baygınlaşmış, dudağının üstüne yay gibi tepelenmiş kaymak ve avucunun içine yasladığı yanağıyla oldukça hayattan kopmuş duruyordu. Onu tanıdığı bu uzun zaman boyunca keşfettiği en basit bilgilerden biri de çocuğun karanlık ortamlara girdiği an üzerine çöken uyku bulutuydu ve şu anda da etrafa boş bakışlar atarak ağır ağır kırpıştırdığı gözleriyle oldukça komik gözüküyordu. Yine de gözlerinin altına yuvalanmış mor halkalar esmer olanın hiç uyumadığını haykırır gibi uzaktan bile belli oluyorlardı ve gerçekten de öyleydi. Dün gece ders çalışacağını söyleyip Jungkook'u ortak salonda Jimin'le beraber bıraktıktan sonra uzunca bir süre ortalıklarda görünmemişti ve geri döndüğündeyse Jungkook çoktan yatağına uzanmış, uykuyla uyanıklık arasındaki belirsiz aralıkta saate baktığında sabahın dördü olduğunu hayal meyal hatırlıyordu. 

"Aradığın şeyi buldun mu bari?" Jungkook, diğerinin dikkatini üzerine çekmek istercesine masaya biraz daha yaklaştığında merakla sordu. Onun aksine esmer olan oldukça bezmiş bir şekilde omuz silkmiş hemen ardından tüm dişlerini diğerine sergileyecek kadar geniş bir esnemeyi havaya bırakmıştı. "Bulamadım." Deyip kızaran gözlerini diğerine dikti. "Koca bir sıfır dışında hiçbir şey bulamadım." 

Jungkook, ikna olmayan bakışlarla diğerini süzdü. Uykusuzluktan olsa gerek, Taehyung uyandıklarından beri huysuzdu ve bir kedi misali diğerine sırnaşmadığı anlarda bu huysuzluğun yanına bir de sinir ekleniyordu. İlk dersin bitimindeyse Taehyung'un tahammül kazanı patlak vermiş, kaynayan sularını gelişi güzel etrafa saçmaya başlamıştı ve en sonunda Jungkook kendini çocuğun ardından okulu asarken bulmuştu. Bu ikili arasında pek de alışılır bir durum değildi. Her ne kadar yoğun tempo yüzünden sol böbrekleri iflas etme eşiğine gelse de bir şekilde idare ediyorlardı, ekstrem nedenler dışında okulu asmaya hiç ihtiyaç duymamışlardı. Gerçi Jungkook'a kalsa kafalarına estikleri gibi kaçsalar sorun olmazdı. Eh, en azından son birkaç hafta öncesine kadar kesinlikle böyle düşünürdü ama şimdi, akşam yemeği saatinde okulda olmaları gerektiği altın harflerle beyninin bir köşesinde sinsice yanıp sönüyordu. 

" Sabaha kadar çalışmanı sağlayacak ne arıyorsun böyle? Bana da söyle." 

" Aranmaya değer bir şey bulsam söylerdim, Jungkook. Ne aramam gerektiğini bile tam olarak bilmiyorum. " Taehyung, yarısından çoğunu içtiği kaymak birasını tek yudumda boğazından aşağı gönderip elinin tersiyle dudaklarındaki kremayı silerken söylendi. Gerçekten, bu boktan durum ve diğer her şeyden nefret ediyordu. Dün gece her bir sayfasını karış karış incelediği bilmem kaç kitap sonunda elinde yine koca bir hiçlik vardı ve ona göre bu saçmalıktan başka bir şey değildi. İpin ucunu arıyordu. Minik, gerçekten minik bir işarete ihtiyacı vardı ve sonrasında gerisi çorap söküğü gelirdi, buna inanıyordu ama şu an için bu çok uzak bir ihtimal gibi gözüküyordu.  "Buradan çıkalım mı? Biraz dolaşmak istiyorum." Diğerinden gelecek herhangi bir soruyu görmezden gelmek istediğinden ayaklanıp pelerinini üzerine geçirdi. Biraz temiz havanın uykusunu açmak için en iyi seçenekti.

mirror of erised ϟ yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin