& 4. BÖLÜM &

241 168 44
                                    

Bir sazak kopsun istiyorum kalbimde. İçinde ne kadar acı, hüzün, keder varsa beraberinde sürüklesin.

İyi Okumalar. 🌹

× × ×

Genç adam elindeki içi su dolu şişeyi kafasına dikleyip büyük yudumlar alırken eşofmanın cebindeki telefonu çalmaya başladı.

Boş şişeyi avcunun içinde tuttu ve parmak uçları eşofmanın fermuarında gezindi.

Telefonu eline aldıktan sonra, okyanus mavisi gözleri ekranla buluşmuştu. "Buldunuz mu bir ipucu?"

Hattın diğer ucundaki genç adam gururla arkasına yaslanırken, rahatlamanın getirdiği tebessüm sahiplendi kemikli yüzü. Elindeki kırmızı dosyanın içerisindeki fotoğrafı ve fotoğrafta ki kişiye ait bilgilere bakıyordu.

"Aynen kardeşim, aynen. Bir ipucu bulduk sonunda."

"Çok şükür, " diye yanıtladı Kadir, rahatlayarak nefesini bıraktı. "Hemen şirkete geliyorum, Ulaş."

"Tamam, bekliyorum seni."

Her iki tarafta aramayı sonlandırırken, Kadir zili çaldı. Hareketleri heyecanlı ve aceleceydi.

Hemen kısa ve soğuk bir duş almalı, kıyafetlerini giyinmeli ve şirkete gitmeliydi.

Kadir'in aksine Yase oldukça tedirgindi. Kapıyı açmalıydı açmasına lakin tanımadığı birisinin çıkması çok büyük bir ihtimaldi.

Nasıl iletişime geçecekti ki?

Çok kısa bir an aşağı inip çantasından not defteri ile kalemini almaya yeltenmişti fakat o anda tekrardan zil çaldı.

Derin bir nefes aldı ve avucu, kapı kulpunun soğuk yüzeyinde hissederken elini aşağı indirdi ve kapıyı açtı.

Yase, kapının ardında kalan kişiyi görünce rahatladı. En azından şimdilik hiçbir sorun teşkil edilmeyecekti. Gülümsedi ve geçmesi için yol verdi Kadir'e.

"Hoşbuldum." Dedi genç adam, evine girdikten hemen sonra.

Yase'nin bir şeyler söyleyememesi sorun değildi Kadir tarafından. Vücut dilinden veya Kadriye ablanın da dediği gibi ; Gecenin karanlığına kafa tutacak, gözlerinden anlaşılıyordu ne demek istediği.

Genç kız şaşırdı ancak çehresine yansıtmadı. Kapıyı gerisin geri kapatırken, Kadir çoktan merdivenlere tırmanmış, odasına girmişti.

Büyük adımlar atıp hemen hedefe ulaşmak istiyordu artık. O kızı bulup af dilemek ve ona ömrü boyunca yardım etmek istiyordu.

Aslında genç adamın kendisinde değil, değer verdiklerinde, ailesinde suç vardı. Ama en çok umursayan, vicdanı sızlayan kendisiydi maalesef.

Öğreneli iki yıl olmuştu fakat hissettiği şey asırlık derecesindeydi.

"Bitsin artık," dedi genç adam, dudaklarının arasından dökülen kelimeler, ruhunun çektiği acıların paslı kokusuydu. "Bitsin artık bu işkence, ne olur."

Soğuk su, çıplak bedenine temas ederken göz kapaklarını kapadı sımsıkı. Uykuyu, neredeyse hergün buz gibi soğuk duşlar alarak erteliyordu.

Dün gece çabalamasına rağmen en fazla yarım saat uyuyabilmişti ve hemen ardından şiddetle bir şekilde, berbat bir kâbusun tesiri altında açmıştı okyanus mavilerini.

Geçmişin Pençesi (ASKIYA ALINDI)Where stories live. Discover now