26.1

157K 4K 517
                                    

  ♪ Miguel - Come Through and Chill ♪

Düzenlenmiş haliyle geri dönüşe bir adım. Hoş geldin 26 diyelim mi o zaman? 


İDİL

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kulüpteki her müzik bu gecenin şerefine benim için özel seçilmişlerdi. Dans eden bedenlerimizin etrafında patlayan ışıklar yine benim şerefimeydi. Oturduğumuz localara ışık hızı misali gelip giden her içkiyle sarhoş olup eğlenen insanlar, yine benim için buradaydı. Bugün benim doğum günümdü. 5 Haziran günü. 26 yaşıma incili ayakkabılarımla beraber bastığım gün. Tabii dans etmekten, giydiğim ayakkabıların da etkisiyle ayaklarım şişmiş olabilirdi. Ama umurumda bile değildi. Sonuçta insan her gün doğduğu güne şükredercesine bunu kutlamıyordu.

Etrafımda olan herkesin beni ne kadar iyi tanıdığını, bana gelen hediyelerden anlayabiliyordum. Yüzümü buruşturduğum, içten teşekkür etmediğim tek bir kişi olmamıştı. Güçlü bir karakter olup da bunu yansıtmanın avantajlarıyla örülüydü etrafım bugün.

Bu güçlü ve her istediğini elde eden karakterimin mimarı şüphesiz babamdı. Beni yönlendirmekle kalmayıp, yoluma ışık tutan o olmuştu. Annem kimi zaman beni rahat bırakmasını, kendi ayaklarım üzerinde durmam gerektiğini söylese de, babamın bir tane kızı vardı. Hayatımı şansa bırakmak istemediğini söylüyordu. O hayattayken düşüp yara almama müsaade etmeyecekti. Henüz tek bir sıyrığım bile yoktu.

26 yaşın vermiş olduğu o küçük can sıkıntısını elbette taşıyordum. Büyümek. Büyümek fiilini ortadan yok etmek için neler vermezdim. İnsanların yaşlarını rakamların belirlemesi can sıkı değil miydi? İnsan hissettiği yaştadır. Benim yaşım hâlâ 18'di aslında. Yine de asil ayakkabılarımın canımı acıtması üzerine, 18 yaşındaki İdil'i dans pistinde bırakarak locaya oturdum.

"Çabuk pes ettin?" diyen sesin sahibine inanamayarak baktım. Bir saattir durmaksızın dans ediyordum.

"Ayakkabılarıma bir hiç muamelesi yapıyorsun sanırım. Bu hakarete girer, Badecim. Bunun için sana dava açabilirim."

İnanamazmışçasına kıkırdayarak, "Pardon, haklısın," dedi. "Pablo'nun burada olmamasına şaşırdım. Bu fırsatı kaçırmaz sanıyordum."

"Ayakkabı fuarında olması gerekmiş. Yine de hediyelerini vermeden gitmedi," dedikten sonra pahalı olduğu ayağımı sarışından belli olan ayakkabılarımı birkaç kez tıkırdattım.

"Adam işini biliyor. Seni nasıl mutlu edebileceğini de öyle."

Bade'nin yüzünü saran acıma duygusunu yakaladığımda, yüzümü bıkkınlıkla buruşturdum. Pablo'nun bana duyduğu hayranlığı ve platonik aşkı konusunda suç benimmiş gibi davranmaya bayılıyordu. Benim için ayakkabı tasarlayan bir adamı nasıl elimin tersiyle itebilirdim? Dalga geçtiğini düşünmek daha kolaydı.

Yirmi Altı (Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin