Why don't you love me?

2.7K 161 8
                                    

Hikayemin geçici bir hikaye olmasından çok kalıcı olmasını istiyorum. Hatta efsaneleştirmek gibi bir isteğimde var fakat bunun için henüz erken ve acemi olduğumu düşünüyorum. Bazen hepimiz hikayeyi kütüphanemize eklemeyi unutuyoruz ve bir an aklımıza geldiğinde "Dün ben bir şey okudum fakat bu lanet hikaye nerede?" diye kendimize soruyoruz. Açıkçası bunu ben bir çok kez yaşadım ve sizden bir isteğim var. Hikayeyi kütüphanenize eklemeniz, eklediyseniz de size teşekkür ederim :) Vote + yorumlarınızı bekliyorum. Müzik ile okumanızı tavsiye ediyorum. İyi okumalar :)

____________________________________________________

İşte şimdi ne yapacağımı bilmiyordum. Harry ile sadece birbirimize bakıyorduk. Soluk soluğa kalmış bir şekilde ona bakıyordum. O ise yeşil gözlerine umutsuzluğu yerleştirmişti. Şimdi kaçsam kurtulurum diye düşünüyordum fakat Harry'i burada yalnız bırakamazdım çünkü o benim sevgilim. Platonik aşkım.

Giriş kapısının sesini duydum. O yöne baktığımda içeriden yavaşla ve acıyla çıkan Zayn'i gördüm. Harry'nin yakalanmış olmasına pek şaşırmıyordu. Yavaşça doğruldu ve cebinden sigarasıyla çakmağını çıkardı, sigarayı yavaşça ağzına götürdü ve rüzgarı engellemek adına elini çakmağa doğru siper ederek sigarasını yaktı. 

Ağzında ki sigarayı sağ eline alarak bana doğru tuttu.

"Kızı yakalayın." dedi sinirli bir şekilde. İtiraz etmedim, edemezdim.

Harry'e dokunaklı bir bakış attım ve adamlarından birisi beni eve doğru çekiştirmeye başladı. Oysa ki itiraz etmeden gidiyordum, çekiştirmesinde ki anlam ne? 

"Harry'i de ....depoya götürün." diye emir verdi. Tam kapıdan içeri girecekken söylemişti bunu. 

"H-hayır ona bir şey yapma yalvarırım." ona muhtaç gibi gözüküyordum ki zaten öyleydim. Cümlem biter bitmez yanımda ki adam beni hemen içeri sokup mutfağa yönlendirdi. Kahve kokusu burnumu neşelendirse de hala berbattım. 

"Sen Elizabeth olmalısın, bir kahveye hayır demezsin, öyle değil mi?" Hafif uzun saçlı, kirli sakala ve mavi gözlere sahip olan birisi bana elinde tuttuğu bardağı uzattı. Alıp almamak arasında kararsızdım. 

"Bardağa öyle bakma, merak etme içine bir şey katmadım. Bu arada ben Louis." 

"H-harry'e bir şey yapar mı?" Kahveyi hala almamıştım. Harry orada öylece dururken ben burada keyif çatıp kahve içemezdim. 

Cevap vermeden içeri geçti ve bende onu takip ettim. Koltuklardan birisine oturdu ve bende tekli koltuğa oturdum. Kahvesinden bir yudum aldı.

"Zayn anlaşılmaz birisi ve fazlasıyla sinirli bir yapısı var. Harry'e ne yapar bilmiyorum. Ama kıvırcığın tehlikede olduğuna bahse girerim... ve seninde." Kıvırcık kelimesi hoşuma gitmedi değildi. Cebinden telefonunu çıkardı ve bir şey okuyordu. Evet bir mesaj gelmişti.

"Takip et beni." dedi. Merdivenlerden aşağıya indi ve sonunda kapı olan bir koridorda yürümeye başladı. Hızlı yürüyordu ve ona yetişmekte zorlanıyordum.

"Nereye gidiyoruz?" sorumu cevaplamadı ve koridorun sonunda ki kapıyı açtı. 

Harry, Harry'nin yanında duran iki adam ve Zayn. Harry'nin ağzından kanlar akıyordu. Ona koşmaya kalkıştım fakat birisi beni tuttu.

The Platonic LoverWhere stories live. Discover now