Nihat Yeliz 1

25.1K 1.2K 103
                                    

Nerede kalmıştık :)

Uzun siyah saçları düzleştiriciyle bir şekil verilmesine göz ucuyla baktı Yeliz. Yanında oturan kardeşlerden biri diğer kardeşinin saçını  düzleştiriyordu. Sıkılarak televizyona tekrar döndü. Halasının hiç sevmediği kızları Selin ve Pelin dışarıya çıkmak için hazırlanmaya başlamışlardı. Her hafta sonu aynı şeyi yaşıyordu. Halasının çirkin kızları süslenip püslenip dışarıya çıkarken Yeliz Akşama kadar evde oturuyordu. Kendisi de çirkindi fakat halasının kızlarını çirkinleştiren huylarıydı daha çok. Buraya geleli günler olmasına rağmen dışarı çıktığı nadir olmuştu. Başta babası olmak üzere halası da dışarı çıkmasına izin vermiyordu. Selinu ve Pelin her hafta sonu erkek arkadaşlarıyla buluşmak için dışarı çıkarken, halası tüm gün boyunca evde oturan kendisini markete dahi göndermiyor. Elindeki kumanda ile kanalı tekrar değiştirdi. Yeliz  tüm gün sıkılıyordu. İlk geldiği günler fazlaca üzülmüş, fazlaca ağlamıştı. Şu an tüm kızgınlığı da üzüntüsü de geçmişti. Böyleydi Yeliz, kimseye kim besleyemez uzun süre kızgın kalamazdı. Fakat çok kırgın Dı. Özellikle de Nihat'a karşı. Babasının ters bir adam olduğunu tüm Mahalle biliyordu. Nihat'ın sorumsuzluğu yüzünden cezayı gene kendisi çekiyordu. Mahalledeki laf söz kesilene kadar bir süre halasının evinde kalacaktı. O günden sonra kimse kendisini aramamıştı da zaten. En çok da buna üzülüyordu. Suçlu sadece kendisi olmamasına rağmen tüm suçu tek başına çekiyordu. Gerçi ortada bir suç var mıydı neyin cezasıydı oda meçhuldü. Selin ve Pelin birbirleriyle tekrar didişmesi üzerine onlara doğru döndü.

"Selin yoldun saçlarımı."

Pelinin tiz sesi üzerine yüzünü ekşitti. Kendisi kibar olmak için böyle ince ve tiz bir sesle konuşamazdı.

"Sabahtan beri bitmedi senin saçlarında. Geç kalacağız."

Selin Yeliz'e doğru baktı.

" Yeliz sahi sen hiç böyle telaşlar yaşadın mı? Gerçi kim seni beğenir de seninle buluşmak ister? Ay Sen buluşmaya git sen gene üzerindeki bu paçoz kıyafetlerle gidersin."

İki kardeşte gülüşmeye başladığı sırada Yeliz elindeki kumandayı sinirle yanına bırakıp ayağa kalktı. Geldiğinden beridir aralarında alttan alttan bir laf sokma soğuk savaş vardı. Burada kaldığı düzenli bir oda bile yoktu. Geldiği ilk sıralarda kızların odasında yatıyordu. Sonra kızlarla anlaşamayınca oturma odasında uyumaya başlamıştı. Oturuma odasına girip, kapıyı kapattı.
Neden bilmiyordu Yeliz ama küçüklüğünden beri halası ve kızları kendisini hiç sevmemişti. Daha önce kalmaya geldiğinde de bu tür sürtüşmeler hep olmuştu. İlk başlarda Yeliz onlara karşılık veriyor, kızıyordu. Fakat daha sonra halasının tüm gün boyunca kendisine öfkeli olmasını ve sıkıcı olan günü daha da zehir etmesini çekmek istememiş, sessiz kalmaya başlamıştı.

Eline tek arkadaşını aldı. Ne zaman canı sıkılsa, ne zaman üzülse, kalemine sığınır bir şeyler çizerdi. Küçüklüğünden beri gelinlik çizme merakı vardı. Son zamanlarda çizdiği tek şey, doğa ile ilgili şeylerdi. Nihat sadece özgürlüğünü değil hayallerini de çalmıştı resmen. Son zamanlarda hiçbir şekilde bir gelinlik hayal edemiyor, eli çizmeye de varmıyordu. Yeliz o gün de akşama kadar zaman geçirmek için evde oyalandı. Akşam vaktine yakın halasının kızları dışarıdayken kendisi halısıyla beraber yemek hazırladı. Ocakta kaynayan çorbayı karıştırırken halası arkasından söylendi.

"Hazırla eşyalarını, yarın baban geliyormuş. Sonunda gidiyorsun."

Yeliz gözlerini devirdi. Sanki kendisi buraya gelmeyi çok  istemiş ve burada olmaktan çok memnunmuş gibi konuşuyordu. Halası buraya geldiğinden beri  Yeliz'e büyük bir suç işlemiş gibi davranıyordu. Çorbanın altını kapatıp odasına geçti. Yeliz ciddi manada sıkılmıştı ama eve dönme konusunda da emin değildi.

SAKALLI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin