4. Bölüm

4.6K 174 24
                                    


Gregor, büyük talihsizliğe rağmen o eski günlerden kalma küçük, ama arada geçen yıllar boyunca el sürülmemiş faizle birlikte de azıcık büyümüş olan bir servet kaldığını -babası, yaptığı açıklamaları kısmen kendisi bu konularla epeydir ilgilenmediği için, kısmen de annesi hiçbir şeyi hemen ilk seferinde anlamadığı için sıkça tekrar ettiğinden-ayrıntılarıyla öğrenmiş oldu. Ayrıca Gregor'un her ay eve getirdiği paranın -kendisine bu paradan sadece bir iki gulden ayırırdı- tümü harcanmadığından, zaman içinde küçük bir sermaye birikivermişti. Gregor, bu beklenmedik sakınma ve tutumluluğa sevinerek kapısının ardında başını coşkuyla salladı. Aslında bu fazladan parayla babasının patrona olan borcunun bir kısmını daha ödeyebilir, böylelikle bu görevinden kurtulacağı güne çok daha hızlı yaklaşmış olurdu; ama şimdi babasının yarattığı bu koşullar çok daha iyiydi.

Gel gelelim bu para, aileyi bunun faiziyle geçindirmeye kesinkes yetmezdi örneğin; belki bir, olmadı iki yıl daha yaşatırdı aileyi, daha fazla değil. Aslında sadece el sürülmemesi ve acil durumlar için bir kenara ayrılması gereken bir miktardı; ama geçim için gerekli paranın kazanılması gerekiyordu. Babası gerçi sağlıklı olmasına sağlıklı, ama beş yıldır çalışmamış, dolayısıyla çok fazla bel bağlanılmaması gereken yaşlı bir adamdı; Yorucu ama yine de başarısız yaşamının ilk tatili olan bu beş yılda çok yağlanmış, bu yüzden de çok ağırkanlı biri oluvermişti. Hal böyleyken, evin içinde bile güçlükle yürümesine neden olan astımı yüzünden acı çeken ve iki günde bir günün çoğunu nefes darlığı yüzünden açık pencerenin önündeki sedirde geçirmek zorunda kalan annesi mi para kazanacaktı? Ya da yaşı on yedi olduğu halde hâlâ bir çocuk olan, şu ana kadarki kıskanılacak yaşamı güzel giyinmek, bolca uyumak, ev işlerinde yardım etmek, bir iki sade eğlenceye katılmak ve özellikle de keman çalmaktan ibaret olan kız kardeşi mi para kazanacaktı? Söz gelip bu para kazanma zorunluluğuna dayandığında, önce Gregor kapıyı bırakıp kapının yanında bulunan deri döşemeli serin kanepeye atıyordu kendini; çünkü utanç ve kederinden ateş basıyordu onu.

Çoğu zaman kanepenin üzerinde geceler boyu uzanıyor, gözünü bir an bile kırpmaksızın saatlerce deriyi tırmalıyordu. Ya da vereceği büyük zahmetten çekinmeyip pencerenin önüne bir sandalye çekiyor, ardından da pencere pervazına tırmanıp sandalyeden destek alarak pencereye dayanıyordu; belli ki bu davranışı eskiden pencereden dışarıya bakarken hissettiği özgürleştirici bir duyguyu hatırlatıyordu ona. Çünkü günden güne, neredeyse burnunun dibindeki nesneler bile giderek belirsizleşiyordu; eskiden her baktığında lanetler yağdırdığı, yolun karşısındaki hastaneyi artık hiç göremiyordu ve sessiz, tümüyle şehre özgü bir sokak olan Charlottenstrasse'de oturduğundan kesin emin olmasaydı, penceresinden gri renkli gökyüzüyle gri renkli toprağın belirsizce birleştikleri bir ıssızlığa baktığına inanabilirdi. Dikkatli kız kardeşinin, sandalyenin pencerenin önünde durduğunu sadece iki kez görmesi, odayı her derleyip toparladığında sandalyeyi yine tam pencerenin önüne itmesi ve hattâ bundan böyle içteki pencere kanadını sürekli açık bırakması için yetmişti.

Gregor keşke kız kardeşiyle konuşabilseydi de onun kendisi için katlandığı zahmetler için teşekkür edebilseydi, onun bu hizmetlerine daha kolay katlanabilirdi; oysa şimdi bunların altında ezilmekteydi. Kız kardeşi elbette bütün bunların kötü yanlarını olabildiğince silmeye çalışıyordu ve zaman geçtikçe de bunu doğal olarak daha iyi yapıyordu, gelgelelim Gregor da zamanla her şeyin iç yüzünü çok daha iyi anlıyordu. Kız kardeşinin odaya girişi bile onun için korkunçtu. Odaya girmesiyle beraber, diğer zamanlarda Gregor'un odasını kimseciklerin görmemesine dikkat ettiği halde kapıları kilitleyecek kadar zaman bile ayırmadan doğruca pencereye koşması ve adeta boğuluyormuşçasına iki eliyle birden hırsla pencereyi ardına kadar açması, hava çok soğuk olsa bile önünde bir süre durup derin derin nefes alması bir oluyordu. Bu koşuşturma ve gürültülerle Gregor'u günde iki kez korkutuyordu; Gregor zamanının tümünü kanepenin altında titreyerek geçiriyordu ve kız kardeşinin, pencereleri kapalıyken Gregor'la aynı odada elinden gelse de bir kalabilse, onu bu eziyetten seve seve koruyacağından da adı gibi emindi.

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin