5. Bölüm

3.2K 154 15
                                    


Molaları pek uzun sürmedi ve tekrar odaya geri döndü anne kız; Grete kolunu annesine dolamış, onu neredeyse taşıyordu. "Şimdi neyi alıyoruz?" dedi Grete ve çevresine bakındı. O sırada bakışları duvardaki Gregor'unkilerle kesişti.

Annesinin varlığı yüzünden olmalı ki, serinkanlılığını yitirmedi, etrafa bakınmasın diye yüzünü annesine doğru eğdi ve titrek bir sesle, ama dediğinin pek farkında olmadan, "Ne dersin, istersen kısa bir süre için tekrar oturma odasına gidelim mi?" dedi. Grete'nin niyeti Gregor için çok açıktı; annesinin güvenliğini sağlayıp ardından da onu duvardan aşağıya kovalayacaktı! Hadi, gelsin de denesin bakalım! Resmin üzerinde oturuyordu Gregor, vermeye niyeti yoktu. Onu vermektense kız kardeşinin yüzüne sıçrayabilirdi.

Ne var ki, Grete'nin sözleri annesini esas şimdi huzursuz etmişti, kenara çekildi, çiçek desenli duvar kağıdının üzerindeki dev kahverengi lekeyi gördü, aslında bunun Gregor olduğunun henüz ayrımına varamadığı halde pürüzlü bir sesle çığlık çığlığa "Aman Tanrım, aman Tanrım!" diye bağırdı ve her şeyden vazgeçmişçesine sanki kollarım iki yana açıp kendini kanepenin üzerine bıraktı ve hiç kıpırdamadan öyle kalakaldı. "Gregor!" diye seslendi kız kardeşi yumruklarını havaya kaldırıp dik dik bakarak. Dönüşümden bu yana ona doğrudan doğruya yönelttiği ilk sözlerdi bunlar. Annesini ayıltabilecek bir ilaç getirmek üzere yan odaya koştu; Gregor da ona yardım etmek istedi -resmi kurtarmaya zamanı vardı daha- ama cama sıkı sıkıya yapışmış olduğundan kendisini ancak zorla kurtarabildi; ardından, kız kardeşine sanki eski günlerdeki gibi akıl verebilecekmişçesine o da yan odaya koşturdu; ama kız kardeşi bir yığın şişenin arasında bir şeyler ararken o da hiç kıpırdamadan arkasında durmaktan başka bir şey yapamadı; üstelik kız arkasını döndüğünde ödü koptu; şişelerden biri yere düşüp kırıldı; cam kıymığı Gregor'u yüzünden yaraladı, dört bir yanı yakıcı ilaç gölüne döndü; Grete daha fazla oyalanmaksızın, taşıyabildiği kadar şişeyi kucağına alıp, annesinin yanma koştu; kapıyı da ayağıyla örttü. Gregor, onun suçu yüzünden belki de ölümün eşiğine gelmiş olan annesinden şimdi tümüyle ayn kalmıştı; kapıyı açamazdı, tabii annesinin yanında kalmak zorunda olan kız kardeşini ürkütmek istemiyorduysa; Gregor'un şu anda yapabileceği tek şey beklemekti; kendi kendine yönelttiği suçlamalar ve kaygılardan bunalmış halde sürünmeye başladı; duvarlarda, mobilyaların üzerinde ve odanın tavanında, her yerde süründü ve sonunda bütün oda çevresinde dönmeye başlayınca hayal kırıklığı içinde büyük masanın orta yerine düşüverdi.

Aradan biraz zaman geçti, Gregor halsizlik içinde yatıyordu, etraf sessizdi, belki bu iyi bir işaretti. Derken kapı çalındı.

Hizmetçi kız kendini yine mutfağa kilitlemişti tabii, bu yüzden kapıyı Grete'nin açması gerekiyordu. Babası gelmişti. "Ne oldu?" diye sordu içeri adımını atar atmaz; Grete'nin yüzü her şeyi ele vermiş olmalıydı. Grete boğuk bir sesle yanıt verdi, belki yüzü de babasının göğsüne gömülüydü: "Annem bayıldı bugün, ama şimdi çok daha iyi."

 "Bunun olacağını biliyordum zaten," dedi babası, "Size hep söylüyorum, ama siz kadınların aklı bir türlü almak istemiyor." Gregor, babasının Grete'nin enikonu kısa açıklamasını yanlış yorumladığından ve Gregor'un zorbaca bir kabahat işlediği sonucunu çıkardığından emindi. Dolayısıyla

Gregor şimdi babasını yatıştırmaya çalışmalıydı, çünkü onu bilgilendirmeye ne zamanı, ne de olanağı vardı. Bunun üzerine hemen odasının kapısına kaçtı ve babasının, hole girer girmez, Gregor'un hemen odasına geri dönme niyetinde olduğunu ve onu odaya kovalamanın gerekli olmadığını, kapıyı açmalarının yeterli olacağını, böylece zaten hemen içeriye gireceğini anlayabilmesi için gövdesini sıkıca kapıya yapıştırdı.

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin