1.5

9.7K 806 219
                                    

Odadan çıkarken elimle gözümü ovaladım uykumun açılması için. Arda mesaj attığı sırada uyanmış, sonrasında odamı kilitlemeyi unutmadan geri uyumuştum. O herifin işi belli olmazdı yani.

"Sen uyanık değil miydin lan?" arkamda kalan salona döndüğümde Arda'nın elinde kumandayla oturduğunu gördüm. Üzerinde beyaz atlet ve siyah, ekoseli eşofman vardı.

Ulan ben giysem götü göbeği salmış amcalara benzerdim, çocuk hala havalı.

"Sabahın köründe beni saçma sapan mesajınla uyandırmasaydın, hayır, uyanık olmazdım." dedim ve bir şey demesini beklemeden koridorun diğer tarafına dönüp banyoya doğru yürümeye başladım. Ardanın sabahki işi(!) aklıma geldiğinde yüzümü buruşturup bağırdım.

"Umarım banyoyu temizlemişsindir." önce kahkaha sesi ardından da cevabı geldi.

"Temizledim, merak etme, rahat ol."

Hiç güvenmesem de kendime gelmek için duşa ihtiyacım olduğundan ürkekçe kalan bir kaç adımı daha attım ve banyonun kapısını açtım.

Çamaşır suyu kokusu anında kapıdan dışarı doğru yayılmaya başladı. Su tutsa yeterdi bu ne, zehirlenmemi mi istiyor bu?

Kapıyı havalanması için açık bırakıp kendime kahvaltı hazırlamak için salondaki mutfağa yöneldim. Salona girip, Arda'ya bakmadan, mutfağa girdiğim sırada masada, biri yanmış, iki tost olduğunu fark ettim. Zaten yanık kokusu az çok duyuluyordu.

"Yanık olanı bırak, o benim." diyerek mutfağa girdi Arda. Gözleri yanık tostu iğrenerek inceliyordu.

"Gerek yok, onu at, diğerini ye. Ben tost sevmem." gerçekten sevmezdim.

"Niye, ekmek arası da mı yemezsin?" dedi itiraz etmeden düzgün tostu eline alırken.

"Sana ne, Arda?" soru soruyordu, sürekli, ve bunaltıcıydı sorularını cevaplamak. "Sorma bana bir şey. Benim hakkımdaki herhangi bir şeyden sana ne?"

"Doğru bana ne?"

__

street 'texting [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin