His 2 BÖLÜM~ 4

65.8K 5.4K 1.9K
                                    

Oy ve yorumları unutmayalım olur mu?

Tuhurisaz- Endless

🔥

Acının attığı naralar ruhumun semalarında çınlarken, derdest edilen mecalim kötülüğün ayaklarının altında eziliyordu.

İşlenen günahların edilmemiş tövbesi gibiydim. Dillerin ucunda gezinen, ancak telaffuz edilemeyen kelimeler kadar lanetlydim.

Göğü kıskandırırcasına ak olan kanaviçeye damlayan kan, üzerime yağdırılan kargımanın simgesiydi. Vakti gelmeden kırılmasına yol açtığım yılan yumurtalarının töhmeti altında ezilirken, ölü yavru yılanların bedduaları vardı üzerimde.

Acı, beni alaşağı etmekten usanmıyordu.

Öne doğru attığım bir adımla birlikte bana çevrilen gözlerden en delici olanı ağabeyime aitti. Gözlerimi Derin'den ayırıp başımı hafifçe ağabeyime çevirdiğimde kirpiklerimin altından yüzüne baktım ve gözlerinden tabiri caizse ateş çıktığını gördüm. Bana kızmıştı, üstelik bir delilik yaparak koluma yapışmak suretiyle bedenimi arkasına alması olası bir durumdu.

"Sen, buraya bak" aldığım emirle birlikte içsel bir irkilme yaşayarak önümde duran iri yarı adama baktım.  Kılıcını aheste aheste topraktan sıyırdı ve bana doğru bir kaç adım atarak dibimde bitti.

"Yeni misin, daha önce seni gördüğümü sanmıyorum" çatık kaşlarının altından çehremi arşınlayan gözlerine daha fazla bakmak istemiyordum. Fazlasıyla uzun ve kilolu bir adamdı.  Vereceğim en ufak hatalı cevapta beni buraya gömebilecek kadar sert bakıyordu.

"Evet" dedim cılız bir sesle, kendimi yüzüne bakmaya zorlayarak. "Yeni sayılırım"

"Demek yenisin, muhafızlara adını yazdırdın mı?"

Yutkundum, vereceğim olumsuz cevabın doğuracağı sonuçlardan korkuyordum.

"Henüz bir kaç dakika oldu geleli. Size haber verecektim ama etrafta hiç muhafız göremedim"

Derin'in araya giren sesi kurtarıcım  olurken adamın kaşları biraz daha çatıldı ve ürkütücü bakışlarını ona çevirdi.

"Sana soru sorduğumu hatırlamıyorum ama madem sesin çıktı hazırlan, bu kızla birlikte Drazan şatosuna geliyorsun"

İtiraza mahal vermeksizin uzaklaşan adımları sıra boyunca devam etti ve dizilen ruhların içinden rastgele seçtiği kadınları öne çıkarttı.

O an anladım ki burada bizlerin söz hakkı yoktu. Emrettikleri herşeyi kati surette yerine getirmek durumundaydık.

"Herkes çadırına! Şatoya gelecek kölelerin hazırlanmak için on dakikası var!"

Karanlıkta yankılanan buyrukla  birlikte sıra bir anda bozuldu ve herkes çadırlarına ilerlemeye başladı. Olduğu yerde çakılı kalan adımlarım kolumda hissettiğim sert tutuşun uyguladığı kuvvetle hereketlenirken, kendimi kısa bir an sonra Derin'lerin çadırında buldum.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen! Neden öne çıkıyorsun Hare, aptal mısın!"

Pelte kıvamına gelmiş zihnim ağabeyimin öfke dolu sözlerine karşın tepki vermemi engelledi. Benim sessizliğim onu daha da kızdırmış olacak ki canımı yakmamak adına elini hızla kolumdan çekti ve parmaklarını saçlarının arasından geçirdi.

"Anlamıyorum, tüm bu olanlar bir tarafa seni anlamıyorum" sırtını bana döndüğünde daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Düşen yüzüm kızgınlığının altındaki umarsızlığı bilmemden kaynaklanıyordu. Yaklaştım, elimi uzatıp sırtına dokunduğumda bu kez tepkisizliğini koruyan oydu.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Where stories live. Discover now