Bir Tutam Nefes

3.7K 274 94
                                    

Joseon Hanedanlığı

Sabaha kadar birkaç saat içerisinde, neredeyse bütün halka yayılmıştı olay. Sarayın önünden geçenler, göz önünde bulunan direğe bakıp bakıp fısıldaşarak yollarına devam ediyorlardı. Direğe bağlanan Taehyung ise henüz dinçti. Önünde duran pabuçların sahibine bakmak için eğdiği başını kaldırdığında, karşısında dolu gözlerle duran genci görmeyi henüz beklemiyordu.

"Taehyung..." İsmini duyduğunda dolduğu gözlerini saklamak istercesine başını tekrar aşağı eğip derin nefes aldığında, arkadaşının sesini duydu tekrar.

"Neden kendini tehlikeye attın?" Başını kaldırıp arkadaşına baktı bir süre. Neden atmıştı kendisini tehlikeye? Düşünmemişti hiç fakat Prensesin yerinde kim olsa aynı şeyi yapar mıydı, bunu düşünüyordu. Prensesle birlikte büyüdüğü gerçeğini ve ona olan içtenliğini göz ardı ederek, yorgun ve kısık sesiyle, kurumuş olan dudaklarını diliyle hafifçe ıslatarak cevapladı arkadaşını.

"Kim olsa aynı şeyi yapardım. İnsanlık yaptım ben Jimin..." Jimin, arkadaşının hiçbir şeye duyarsız kalmadığını biliyordu. Saraya muhafız, Krala asker olarak eğitildiği günden sonra eskisi gibi görüşemeseler de, Taehyung izin günlerinde soluğu arkadaşının evinde alırdı. Birlikte büyümüşlerdi ve birbirlerini çok iyi tanıyorlardı. Bu yüzdendir ki, arkadaşını o direğe bağlı gördüğünde gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.

"Jimin git buradan." Taehyung çatlamış sesiyle tekrar konuştuğunda, Jimin büyüttüğü dolu gözleriyle baktı arkadaşına.

"Seni burada gören olmasın..."

"Korkmuyorum Taehyung, gitmemi gerektirecek bir şey yok." İtiraz etmişti arkadaşı fakat Taehyung için işe yaramayacaktı bu itiraz.

"JiNa var Jimin, kendini düşünmüyorsan onu düşün. Annen yok, ne zaman gelir kimse bilmiyor. Sana da bir şey olursa JiNa'ya kim bakar?" Son kez tüm takatini kullanarak hızla konuştuğunda, arkadaşının mantıklı düşünmesi için dua ediyordu.

Jimin ağlamamak için kendisini tutarken, başını usulca sallayarak onayladı arkadaşını. Ona bir şey olursa, JiNa yalnız kalırdı.

"Gece tekrar geleceğim Tae. Dik dur." Arkadaşına doğru sessizce konuştuğunda, ardına bile bakmadan geldiği yöne doğru adımlarını hızlandırmıştı. Biliyordu ki, arkasına bakarsa ikisi de ağlayabilirdi. Bu yüzden hızla uzaklaştı oradan.

Jimin ve Taehyung ayrılmaz bir parçanın bütünü gibilerdi ve bunu ikisi de biliyor, ikisi de memnundu bu durumdan. Onlar sonsuza dek birbirlerinin arkasını kollayacak olan iki sıkı dost olarak kalacaklardı.

"Taehyung!" Kim Taehyung yorgun bakışlarıyla önünde dikilen heybetli adama baktığında gözleri dolmuştu.

"Nasıl yaparsın böyle bir şeyi? Krala nasıl karşı gelebilirsin?" Duyduklarıyla yarım bir şekilde gülümsedi ve karşılık verdi.

"Onu kurtarmak zorundaydım, b-baba." Karşısındaki adam kahrolmuş gözlerle oğluna bakarken dayanmakta güçlük çekiyordu. O ki; en güvendiği, en sevdiği biricik oğluydu ve böyle bir şey olacağını aklının ucundan bile geçiremezdi...

"Gidip Kralla konuşacağım. Ve sen de bir daha böyle bir şey yapmaya kalkışmayacaksın." Orta yaşta görünen adam yerinden kıpırdayıp gitmeye kalkıştığı sırada oğlunun sesini duyarak durdu.

"Ha-hayır baba. Hiçbir ş-şey demeyeceksin."

"Beni rezil ediyorsun Taehyung." Adam dişlerinin arasından, tıslayarak konuşup çekip gittiğinde başı önüne düşmüştü genç askerin. Kimseye minnet etmek istemiyordu. Özellikle Kral'a. Bu yüzden cezası neyse çekecekti. Her şeyden önce, bir insan hayatı kurtardığı için o direğe bağlı olduğunu biliyordu ve bu yüzden de kendisini rezil olmuş gibi hissetmiyordu.

ILLEGAL  [ Kim Taehyung ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin