26|

27.9K 2.3K 389
                                    


Yeni bir güne gözlerimi açtığımda buz gibi yatakta tek başımaydım. Dün gece beraber uyuduğum Aytun yoktu. Yine de yanımdaki yastıkta oluşan belirgin çukur, gecenin benim hayal ürünüm olmadığını kanıtlıyordu.

Yatakta dönerken görüş alanıma giren kişiyle çığlık attım. Simge yatağın bir ucuna oturmuş, kısık gözlerle beni süzüyordu. "Aytun ile aramda bir şey yok, Simge. Onun beni evden yollaması canımı sıkmadı, Simge. Ivana ile ne yaparsa yapsın bana ne, Simge," dedi sesini inceltip beni taklit ederken.

Alayına karşılık yorganın altına girip ilelebet saklanma isteğimi güç bela bastırdım. Zira ömrümün sonuna kadar bu tavrına devam edecekmiş gibi görünüyordu. Lanet olsun ki Simge'nin eline düşmüştüm ve ondan nasıl kurtulacağımı hiç bilmiyordum.

"Ne oldu Ayliz Hanım? Utandınız mı yoksa?" dedi şirince sırıtırken ama aniden ciddileşti. "Dökül hemen."

İç çektim ve "Beni öptü," diye hızlıca yanıt verdim. Simge'nin irice açılan gözlerini gördüğümde devam ettim. "Ve ben de ona karşılık verdim."

Simge ufak bir çığlık attı. "Tanrılar bizi korusun. Her şeyi detayıyla anlatmaya başlasan iyi olur, Ayliz! Yoksa seni camdan aşağı sallandırırım."

O gece olanları bir bir Simge'ye aktarırken her sözümden sonra kendine has tepkilerini verdiğinden dolayı geçici bir işitme sorunu yaşamama neden olmuştu.

Nihayetinde, "Bak sen benim ikizime," dedi. "Resmen aşk itirafı yapmış."

"Saçmalama. Sadece beni öptü ve aramızda bir şeyler var demeye getirdi. O kadar ileri hisleri olduğunu zannetmiyorum."

"Peki, sen ne hissediyorsun ona?" dedi dedektifçilik oynayarak.

"En başından beri bir şey vardı ama Aytun'un ifadesizliği ve o sinirli halleri öylesine gölgeledi ki ben bile göremedim. Hem ilerisini hissetsem bile nasıl itiraf edeyim? Aytun bir yolunu bulduğunda gideceğim."

Kaşlarını kaldırdı. "Kararlısın yani?"

Başımı sallayarak onayladım.

"Peki Aytun'u nasıl arkanda bırakacaksın? Hislerini sonsuza kadar kendinden bile gizleyerek mi yaşayacaksın?"

"En büyük salaklığımın o piramide girmek olduğunu zannederdim ama çok yanılmışım. En büyük salaklığım gideceğimi bile bile Aytun'a kapılmamdı." Histerik bir şekilde gülerken başımı iki yana salladım. "Ona ne zaman kapıldığımı bile bilmiyorum. Bu fikri o kadar benimsememişim ki fark edemedim bile."

"Fark ettiğindeyse çok geçti, değil mi?"

"Aytun beni öptüğünde sanki tamamlandım," diye mırıldandım umutsuz vaka olduğumu vurgulayarak.

"Bundan sonra ne olacak?"

"İnan bilmiyorum."

Simge dudaklarını büzdü. "Aranız nasıl? Yani aynı yatakta yattığınıza göre iyidir ama..."

"Aytun hâlâ aynı Aytun ama daha..." deyip doğru kelimeyi bulmaya çalıştım. Yumuşak? İmkânsız. Sevecen? Yok artık! "Belki kibar."

Dudaklarında küçük bir gülümseme oluşurken, "Daha fazla yorum yapmayacağım," dedi. "Yiyecek bir şeyler hazırladım. Aytun en son odasına gidiyordu, onu da al ve aşağı gel."

Başımı sallayıp onayladığımda odadan çıktı ve ben de ardından yataktan kalktım. Dolaba yönelip kot pantolon ve beyaz gömleği giydim. Saçlarımı salaş bir örgü yaptıktan sonra koridora çıkarak Aytun'un odasına yöneldim. Kapısını tıklattım ve birkaç kalp atımı süresi sonunda o keskin sesi geldi. İçeri girdim ve yatağın üzerinde oturduğunu gördüm. Tişörtü yoktu ve karnındaki sargı ortadaydı. Kaşlarımı çatarak ona ilerledim ve yarasına karşılık yüzümü buruşturdum.

 AY DÜĞÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin