20.Bölüm

3.3K 159 16
                                    

Aşığım Sana 20.Bölüm

Gelme Kerem!

Gelme desemde adım sesleri yaklaşıyordu.

Odaya girip kapıyı kapattım.

Ortada bembeyaz bir yatak sağ tarafta bir masa ve yemek! Ah kahretsin yemek Ahsen sen çok akıllısın... Neler geliyor böyle aklına diyerek aklıma gelen fikirleri kendi kendime tebrik ettim.

Kapının açılma sesiyle içimden bildiğiniz soğuk sular boşalmıştı. Buz gibi olmuştum ki yavaşça arkamı dönüp Kerem'e baktım.

Şuan gözüme çok korkunç bir Kerem gibi gözüküyor itiraf edeyim. Yanıma gelip kollarını belime doladı. Yaklaşıp hızla dudaklarıma bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Buz gibisin. Üşüyor musun?" diye sordu.

"Öyle mi yok üşümüyorum." Dedim. Yalana bak, beyaz,sarı,pembe,mavi veya turkuaz yalan bunlar yoksa ben yalan söylemem. Hıhıı...

"Üşüyorsanda ısınırsın birazdan." Demesiyle ters tepki yapıp yanmaya başlamıştım.

Kıvılcımı verdi ve ben tutuştum.

"Acıktım hadi yemek yiyelim." Dedim gülümseyerek.

"Her zamanki gibi acıkmış benim Ahsen'im." Deyip güldü.

Masaya geçip masada ki yemekleri incedim. İnşallah Kerem fazla yemez.

-2 saat sonra-

Kerem üzerinde ki ceketi hırsla çıkartıp kenarda ki koltuğa attı.

"Ahsen, beni sınıyor musun?" diye bağırdı.

Ağzım dolu bir biçimde hala yavaş yavaş yediğim yemeklerden gözlerimi çekip Kerem'e baktım. Ağzımdakileri yutup "Acıktım demiştim." Deyip ağzıma bir parça daha kurabiye aldım.

Evet, iki saattir yavaş yavaş yemek yemekle meşgülüm.

"Saat kaç oldu? Ve hala sen yemek diyorsun. Kalk geç şu yatağa." Diye azarlamaz mı?

Kaşlarımı çatıp omuzumu umursamazca salladım. Ve meyve suyumdan bir yudum aldım. Umm pasta bitmiş. Krakeri de sağolsun Kerem hırsla yiyerek bitirmişti.

Poğaça!

Bir parça poğaçayı ağzıma attım. Uf bu yemekler sadece bir saat daha yeter bana. Biraz daha yavaş yemeliyim.

Kerem yanıma oturup önce masaya sonra bana baktı.

"Sen öyle yaparsan bende böyle yaparım." Deyip önünde ki kurabiye direk ağzına attı.

"Yah." Deyip önünde ki kurabiye tabağını alıp kenara koydum. Hızlı hızlı yiyordu birde. Zaten midem almıyor birde Kerem hızlı hızlı yiyerek bitiriyordu.

En son elimde ki tabağa doğru uzandı. Tabi hepsini yemişti.

Geriye doğru çektim. "Bunlar benim." Dedim.

"Hayır canım benim. Bu masadan kalkacaksın." Deyip uzanıp elimde ki tabağı kaptı. Evet, Ahsen geldin sona.

Önümde ki mevye suyunun son yudumunu da içtim.

Kerem bana döndü. Kaşlarımı çatmış duruyordum. Bakışlarını yatağa döndürdü. Uf sıcak oldu yine...

Parmaklarını omzumda başlayarak kolumda gezdirdi. Elime gelip tuttu. Ayağa kalkıp beni kendine doğru çekerek kalkdırdı. Bu kadar oyaladık sonsuza kadar oyalayamam ya?

Belimden kavrayıp kendine yasladı. Boynuma eğilip yavaş yavaş dudaklarını değdirirken bacaklarım beni taşımayacak derece de sarsılıyordu. Eli sırtımda gezinip fermuarı aşağı doğru çekti.

Ellerimi omuzuna koyarak durdum. Bundan sonra birşey yapamazdım.

Geri çekilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gelinliği omuzlarımdan tutarak aşağı doğru indirdi.

~~~~~~

Aish. Başıma batan ne böyle? Gözlerim kapalı elimle saçımı karıştırıp elime gelen tokayı saçımdan kurtarmaya çalışıyordum. Tabi gözlerim kapalı artık ne kadar yapabiliyorsam...

Elimden tutup aşağı indirip tokayı saçımdan çıkarıp "Bunu çıkartmamışım." Dedi Kerem.

Hala gözüm kapalı durmamın nedeni de buydu belki de... Kerem'i görürsem kesin pancar gibi kızarırdım.

Başımı yastığa gömüp tekrar uyuma moduna girdim. Boynumdan kolunu geçirip kendine doğru çekti. Göğsüne başımı yaslayıp alnıma dudaklarını bastırdı.

"Saat öğlen bir ve uyumak istiyorsun. Uyu bakalım." Dedi.

"Hıhı." Deyip uyumak için çalıştım. Saat ne çabuk geçmişti?

Bir kolunda ben yatıyordum diğer eli de omuzlarıma düşen saçlarla oynuyordu. Yavaş yavaş dokunması zaten nefesimi tutmama neden oluyordu ki hala devam etmesi işkence gibiydi.

Çıplak omzuma dudaklarını bastırdı bu kez de. Sonra boynuma geldi bir öpücükte oraya kondurdu.

"Uyumak istiyorum Kerem." Dedim.

"İnsanın her istediği olmuyor hayatım bende şuan karım bana kahvaltı hazırlasa beraber ilk kahvaltımızı yapsak diyorum ama bak benim meleğim daha benim yüzüme bakamıyor." Deyip bu kez dudağıma bir öpücük kondurdu.

Yavaşça gözlerimi açıp karşılaştığım gözlere baktım. "Niye bakamayım bakıyorum işte." Diye çıkıştım.

Gülümseyerek yüzüme baktı. "Ha şöyle o güzel gözlerini göreyim. Zaten çekik tam göremiyorum birde kapalı tutuyorsun." Dedi.

Gülmüştüm. Kolunu kaldırıp beni iyice kendine çekti.

"Herşeyim." Diye fısıldadı sıkıca sarılarak.

Kalkıp duşa girdim çıktığımda Kerem odada yoktu. Saçlarımı kurutmak için çekmeceden havluyu almıştım ki Kerem hızla elimde ki havluyu çekti.

"Gel bakalım." Deyip yatağa çekti.

Saçları ıslaktı demek ki diğer banyodaydı.

Beni alta alıp yüzüme öpücükler kondurmaya başladığında engel olmaya çalışıyordum. Ardı ardına hızla öperken "Yah Kerem." Deyip gülmem ise beni bile şaşırtıyordu. Bu Ahsen olamazdı!

Kapının çalma sesiyle başını kaldırmıştı.

"Bu kim olabilir?" diye bana sordu.

"İnan şuan hiç tahmin yeteneğim işlemiyor." Dedim.

"Gidip bakalım." Deyip ayağa kalktı. "Dur Kerem." Dedim.

Altında eşofman vardı ama üstü çıplaktı. Karşıda ki dolaba gidip tişört alıp Kerem'e doğru attım.

Alayla gülümsedi.

"Bu ne şimdi?"

"Gelenin kadın olmadığına eminmisin? Ya kadınsa? Giy onu." Dedim kıskanç Ahsen'i ortaya çıkararak.

Gelip yanağımdan öptü ve aşağı indi.

Geleni merak ederek üzerime yeleğimi geçirip bende aşağı indim.

Kerem kapıyı açmasıyla içeri sarışın bir kızın girmesiyle gözlerim açılmıştı. Hele Kerem'in boynuna sarılması derken kriz geçiriyordum birde üstüne söylenen söz ile...

"Good morning my love."  

20.Bölüm Sonu

Üzgünüm baya geç geldi bölüm. Bundan sonra daha sık yazmaya çalışacağım. Vote ve yorumları eksik etmemeniz ümidiyle. 

Aşığım SanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin