2.bölüm

30K 1K 67
                                    

Rona çayları doldururken Boran abisininin dedikleriyle dona kaldı.

"Dede Ciwan Ronayı istiyor. Ben derimki verelim. Hem Ciwan çok güvenilirdir, çokta severim kendisini" dedi Boran. Rona duyduklarıyla şok gecirdi.

Ferman abisi dedesinden önce lafa atlayıp konuştu
"Madem çok seviyorsu seni verelim Boran. He ne dersin?"dedi kaşlarını catıp "Abiii!"dedi Boran uyarı dolu sesiyle.

"Abin doru der Boran efendi. Sana mı kaldı Ronayı verip vermemek. Benim hec kimseye verecek torunum yoktur. Rona daha küçüktür!"dedi Baxtiyar efendi son sözü söyleyip kalktı torunlarının yanından ve masaya gectti. Rona yüzünde beliren gülümsemeyle çayları doldurmaya devam etti.

Çalan telefonun melodisiyle Rona hemen mutfağa koştu ve telefonunu mutfak tezgahından aldı. Kimin aradına baktığında Dila yazısını görüp sırıtarak açttı.
"Alo Rona"diyen Dilanın sesiyle gülüp
"Efendim" dede cevap verdi.
"Nasılsın? İyisindir sen. Neyse bende çok iyiyim. Neyse gelelim konumuza bu gün bize gelsen diyorum harika olur"dedi Dila tek nefeste.
Rona arkadaşının konuşması üzerine gülüp "Az yavaş kız" dedi.
"Tamam. Tamam da sen geliyon demi?" diye sordu Ronaya Dila. Rona o konağa gitmek istemiyordu Welat ağadan çok korkuyordu. Mardine kötülüyle nâm salmıştı sonuçta.
"Gelme-" Roma sözünü tamamlamadan Dila söze atıladı
"Vallaha küserim. Birdahada konuşmam"dedi tehdit dolu sesiyle Dila.

"Ama-" yine Ronayı bölmüştü  "Tamam öyleyse bekliyorum."diyip telefonu kapatmıştı Dila Rona'yın yüzüne. Rona bir süre telefonla bakıştı.
Daha sonra oflayıp avluya gitti. Kahvaltı masasona oturup kahvaltı etmeye başladı. Daha sonra dedesinden izin almaya karar vermişti.

Kahvaltıdan sonra Rona zor zahmet izin almıştı dedesinde ve abilerinden.
Hızlı adımlarla ilerlemeye başladı Mardin sokaklarında. Nedensizce bir sıkıntı vardı içinde. Sonunda Ferzan'lı konağını gördünde gülümsedi. Epey bir uzktı onlara. Neredeyse 1 saat yürümüştü. Konağın önüne gelince kapıdaki iki adama baktı.

"Şeyy. Ben Dila'yın arkadaşıyımda onu görmeye geldim"dedi tedirgince. Adamlardan biri ona dönüp
"Az bekle. Haber verem" dedi ve içeriye gecti. Rona başını eyip eleriyle oynamaya başladı. Gecen beş dakikanın ardından

"Ronaa" diye seslenen sesle başını kaldırdı genç kız ve koçaman gülümsedi ona doğru gelen arkadaşına. İki kız birbirlerine sarılıdılar. Ayrıldıklarında Dila hemen Ronanın koluna girip onu içeriye doğru çekiştirmeye başladı. "Hadi gel Rona dayem (annem) bizi bekler" dedi Dila. Rona onun bu halerine gülümsedi.

Avludaki çardağa yönelen Dilayı takip etti Rona. Görüş alanına giren Zozan hanımla Dilanın yengesi Jin'e gülümsedi. Onları az çok tanıyordu.

"Hoşgelmişsen keça min (kızım). Nasılsın?"diyen Zozan hanıma bakıp gülümsedi tekrar
"Hoşbuldum Zozan hanım. İyim siz nasılsınız."dedi. Zozan hanım "Çok şükür eyiyem" dedi
"Sen nasılsın Jim?"diye soran Ronaya içtenlikle gülümsedi Jim
"İyim canım" dedi.

Biraz daha muhabet ettikten sonra Zozan hanım kızların yanından kalkmıştı.

"Dayemde (annemde) gitiğine göre dedikoduya başlaya biliriz" diyen Dila'ya Jin ve Rona gülmüştü.
"Aklı fikri dedikoduda hep" dedi Rona eliyle Dilayı gösterip. Dila hemen lafa atladı "Sus kız."dedi. Onların bu halerine Jin güldü. "Neyse."diyen Dila saclarını geriye atıp "Şimdi bu Reşat ağanın kızı varya Berfin gecen git sevgilisiyle harabelerin orada konuşurken abisine yakalanmış. Berfini eve kapatmış Reşat ağa. Sevgilisine ne olduğunu duymadım ama yazık oğlana. Zaten Allah çezasını o sivri dilli Berfinle vermiş, Reşat ağaya lüzüm yokmuş ama neyse"diye anlatıverdi Dila. Reşat ağanın kızından hiç hazetmezdi. Rona ve Jin onun dediklerine gülerken
"Allah iyilini versin kız. Sen nerden duydun bunu."dedi Jin.
"Kaynaklarımı söyleyemem yengeciğim"dedi Dila ve yengesine uzanıp yanağından makas aldı. Rona onların haline güldü.

"Hadi Rona sıra sende. Patlat bambayı"dedi Dila. Rona sıkıntıyla dudağını ısırdı. Ciwan meselesini söyleyip söylememe arasında gidip geldi. Söylemeye karar verince konuştu.

"Şey.. Hani şu Ciwan varya."dediğinde
"Eee"dedi Jin ve Dila merakla
"Heh. İşte o Boran abimle haber yolamış. Beni istiyormuş"dedi Rona sıkıla sıkıla. "Veriyorlarmı kız yoksa" dedi Jin şaşkınlıkla. "Evet-" diye lafa başlamıştıki Welat ağa belirdi avluda daha sonra birşey demeden odasının yolunu tutu.

Kapı açılıp kapanma sesi duyulunca Rona sözüne devam ediyorduki Dila ondan önce davranım "Ay bana birşeyler oluyo"diyip elini alnına koydu.

Rona hemen" Dur kız dur."dedi ve güldü
"Evet veriyorlar ama beni değil Boran abimi" dedi. Dila ve Jin Rona'nın dediğiyle kahkaha atmaya başladılar.
"Abim sabah dedeme (sesini kalınlaştırıp) 'Ciwan Ronayı istiyor. Ben derimki verelim. Hem Ciwan çok güvenilirdir, çokta severim kendisin' dedi Boran abim. Sonra bunun üzerine Ferman abimde 'çok seviyorsu seni verelim'dedi. Dedemde Boran abime çıkıştı benim verilecek torunum yok, Rona daha küçük dedi" diye anlatı Rona bir çırpıda.

Dila ve Jin gülmeye devam ederken
"Ay çok korktum bir ara"dedi Dila.

Kızlar sohbete devam ederken Azad ağa geldi konağa. Kocasını gören Jim hemen ayaklanıp Azad ağanın peşinden gitti. Bunun üzerine Dila
"Bak bak nasılda kocasının ardından gidiyo"dedi ve güldü. Ronada güldü Dila'nın lafına. 

"Hadi gel bir kahve yapalım da içelim" dedi Dila. "Ay yok ben artık gitsem iyi olur."dedi Rona.
"Hayır. Önce bir kahve keyfi yapalım. Gel!"diyip Ronayı kolundan çekiştirdi. Mutfağa girdiklerinde Dila hemen malzemeleri çıkarıp kahveyi yapmaya başladı. Ronaysa mutfaktaki masaya oturdu.

"Ay çok toletim geldi kız. Sen bak kahveye ben gelince."diyip koşar adım mutfaktan çıktı Dila. Rona ayağa kalkıp kahvenin yanına geldi ve pişmesi için beklemeye başladı.

Welat ağa avluda oturan kızların konuşmasını duymuştu. Demek Ronayı everiyorlar diye sinirlenmişti sesibebini bilmediği halde. Sinirle odasına çıkıp yatağına attı kendini. Sinirlerini yatıştırmaya çalıştı bir süre. Gerci ona ne oluyorsa diyede düşündü.

Biraz bir vakit gecince mutfağa inip arkası dönüp olan kızın kim olduğuna bakmadan
"Bana kahve yap" diye emretmişti ve mutfaktan çıkmaya yeltenmişti.
Rona aniden gelen sesle irkilip kim olduğuna baktı. Karşısında Welat ağayı gördü herzamanki çatıp kaşlarıya. Korkuyla hemen çevap verdi "Tabi ağam."

Welat ağa duyduğu sesle yerinde durup arkasını döndü. O ürkek bakışlarla karşılaşınça istemsizce dudakları yana kıvrılmıştı. Rona yine tüm güzeliğiyle karşısındaydı. Rona hemen önüne dönüp kahveyin pişmesini beklemeye devam etti.
Welat ağa ise karşısındaki kızı inceliyordu uzerine giydiği kırmızı elbisesi uzerine tam oturmuş Welat ağaya ziyafet sunuyordu.

Welat ağa avluya cıkmak yerine mutfakta kahve pişiren Ronayı seyretmeye başladı. Kahve piştiğinde Rona kahve fincanı aramaya başladı.  Welat ağa aklına gelen fikirle sırıttı. Biraz utandırmaktan zarar gelmezdi.

Yavaş adımlarla genç kıza yaklaştı ve tam arkasında durup mutfak dolabından kahve fincanını almak için uzandı. O an burnuna dolan kokuyla adeta kendinden geçiyordu Welat ağa 'Bu kız nekadarda güzel kokuyor' dedi içinden. Rona tezgahla Welat ağanın arasında sıkışıp kalmıştı.

Welat ağa kahve fincanını alıp bir adım geri çekildi. "Buyur" dedi sert sesiyle Rona Welat ağanın elindeki fincanı aldı. Bu sure içinde hiç başını kaldırmamıştı. İçinde bir korku vardı bu adama karşı. 

Welat ağa uzanıp Rona'nın çenesinden tutup kaldırdı başını. Welat ağa Ronanın gözlerine bakarken o hep gözlerini kaçırdı. Korkudan kalbi çıkacaktı sanki.
Utanmaktak kızaran yüzüne baktı Welat ağa genç kızın. Daha sonra Ronadan uzaklaştı.

Rona alel acele kahveyi fincana kuyup Welat ağaya uzatı. "Buyur ağam"dedi sesizce yine başı eyikti.

Welat ağa kahveyi yavaşça aldı kızın elinden ve arkasını dönüp çıktı mutfaktan yüzünde memnun bir sırıtmayla. Rona Wlat ağa gidince rahat bir nefes aldı.

Yazım hatalarımı varsa kusura bakmayın. Oy ve yorumlarınızı benim için çok önemli.

Ferzan AşiretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin