12.bölüm

22.6K 606 116
                                    

Seven kalp kolay inçinir, kırılır.

Bir söz param parca eder yüreği.

Bazense söze bile hacet yoktur, bazen sevdiğinin bir bakış yeter yüreği parcalamaya.

Lâkin seven insanlar ikiye ayrılır.
Bincisi inçitmeden seven, saran.
Diyeriyse paramparca edip giden.

İki türlüdür seven adamın hali.

Biri sevdiğinin yüreğini sular, yeşertir. Yavaş yavaş can verir.

Diyeriyse o yeşermiş yüreğe bir kibrit cakar yakar küle cevirir.

Fıraz ve Welat, kanbağı olan iki ayrı kişi.

Biri yeşeltti sevdiğinin yüreğini diyeriyse yakıp küle cevirdi.

Yanan bir ağac tekrar yeşerirmi? Yoksa hayata küser gidermi?

Sizin hiç yüreğinizi yakanınız oldumu? Veyahut birine kırıldınızmı?

Ertesi sabah Welat ağa uyandı yavaşca doğrulup yatağı gözden gecirdi. Fakat yatakta Ronayı yoktu. Kaşları catıldı ilk önce daha sonra kalkıp pantalonunu üzerine geçirdi.

Nereye gitmiş olabilir? Diye geçirdi içinden. Bakışları tekrar yatağa döndüğünde çarşaftaki lekeyi gördü. İşte o an anladı Rona onun kadını olmuşttu.

Odayı şöyle bir gözden gecirdi.  Welat ağanın bakışları bir yere takılıp kaldı. Çatık olan kaşları yavaşca düzeldi, bir huzun yerleştti gözlerine.

Odanın bir capına sinmiş, dizlerini kendine cekmiş, sacı başı dağılmış, gözleri ağlamaktan şişmiş kızarmış, bir carşafla sarılı boynu bükük, sesi cıkmasın diye sağa eliyle ağzını kapatmış, bakışlarını yere sabitlemiş, doğuk hıckırık sesleriyle ağlayan küçük ve ürkek bir kız gördü.

İşte o an anladı yediği halttı. Mahvetmiştti Ronayı. Diri diri gömüşttü sevdiği kadını.

Oyle perişan öyle bitkindiki sevdiği, Welat ağa oracıkta ölmek bu manzarayı görmemeyi diledi. Gözleri kör olsaydıda görmeseydi, kulakları sağır olsaydıda işitmeseydi.

Keşke elleri kırılsaydıda dokunmasaydı Ronasına.

Kırmasaydı, incitmeseydi onu.

Ama yapmışttı. Olan olmuşttu. Sonraki pişmanlık fayda etmezdiki.

Rona küçük bir kuştu, Welat ağa onu kanadından vurdu.

İlk önce bilemedi Welat ağa ne yapacağını. Biraz durdu öylece bakttı eserine.

Yavaş adımlarla ilerledi kıza doğuru, ne deyeceğini, ne yapması gerektini bilemez haldeydi.

Yavaşca kızın yanına yaklaştı

"Rona...." sustu. Pişmandı. Hemde köpekler gibi.

Genç kız adamın sesini duyar duymaz hızla başını kaldırdı. Ona yaklaştığını görünce geri geri kolarının desteğiyle sürünmeye calışttı fakat dibinde olduğu duvar buna engel oldu.

Korkuyla cılık attı. Bedenine sardığı carşafı daha sıkı tutarak.

"Du..du..dur"dedi elini kaldırıp
"Ronam-"sözünü kesip

"Ge..gelme. Git.... Yal..varır...ım. Do...dokunma!"dedi titreyen ses teleriyle. Sesi catalaşmıştı ağlamaktan.

Durdu Welat ağa, durdu ve bakttı yaptığı aşalılıktı. Şerefsizliktti. Hangi kız hak ederdi gözyaşları içerisinde kadın olmayı, veya zorla bedenine birinin dokunmasını. Hiç kimse!

Ferzan AşiretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin