3

1.4K 167 385
                                    

Deniz Tanrısının oğluna yakışan bir edit olmuş :)

İyi okumalar

"Çok güzel yemek yapıyorsun, Harold!" dedi Louis sevinçle. Çünkü ne zamandır düzgünce beslenemiyordu.

Bu arada Louis, Harry'ye birkaç şey uydurmuş, Harry'nin ise seve seve kabul edeceği bir teklifte bulunmuştu. Bahanesi ise evinde suyun patlamasıydı. Aklına başka bir şey gelmemişti.

Zaten Harry için hiç sorun yoktu. Evinde böyle birini ağırlamak onu mutlu ederdi.

Ve tek sıkıntı vardı.

Yer sorunu.

Harry kara kara düşünüyordu. Louis nerede yatabilirdi ki?

Odasındaki koltukta yatabilirdi ama odasına birini alacak kadar kendine güveni yoktu. İç sesi ona Yatağına almayacaksın ya! dese de güvenemiyordu.

Tüm odalar boyanıyordu. Ee, onu mutfakta da yatıramazdı. Ve yapabileceği tek şey odasındaki koltukta yatırmaktı.

Stres yapıyordu ama yapabileceği bir şeyi yoktu.

Saat 21.00'a geldiği zaman Harry odasına gitti. Biraz ders notlarını okuduktan sonra uyuyacaktı.

Louis ise evde aylak aylak dolaşıyordu. Canı sıkılıyordu ve yapacak bir şeyi yoktu.

Biraz Harry ile uğraşmaktan zarar gelmezdi.

Merdivenlerden çıktı ve Harry'nin odasına ilerledi. Kapıyı açmadan önce içeriden "Alçaklar!" gibi sesler geliyordu.

Louis kapıyı biraz açtığı zaman Harry'nin hararet ile elindeki kitabı okuduğunu gördü. "Poseidon'un ne suçu var!"

"Salak mısınız siz?"

"Tanrılar aşkına!"

Louis gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Harry çocuk gibiydi. Bu Louis'yi gülümsetmişti. "Ne yapıyorsun, Harold?" Louis bir anda içeri girmişti. Harry yerinden sıçrayarak Louis'ye baktı. "Korkuttun beni!"

"Ne okuyorsun?"

"Ders notları."

Louis bir sefer yanağının içini ısırdı. "Ders notlarına mı sövüyorsun?" Harry gülerek aldığı nefesi geri verdi. "Bazen o kadar değişik olaylar oluyor ki istemsizce sesli düşünebiliyorum."

Louis kafasını salladı. "Lavaboya gidebilir miyim?" Harry kafasını salladı. "Odamdakini kullanabilirsin."

Louis kısa bir teşekkür edip içeri girdi ve kapıyı kapattı. Cebindeki kalemi çıkartıp Dalgakıran'a dönüştürdü.

Dalgakıran'ı biliyordu. Ölümlülere bir şey yapmazdı. Canavarlara karşı savaşacaktı.

Nasıl savaşacaktı?

Zayn ile konuşması gerekiyordu.                                   
Cebinden telefonunu çıkarttı. Rehberinden 'Zaynie'yi bulup mesaj yazdı.

Lou: Zayn

Zaynie: Biliyorum Louis

Lou: Ne yapacağım ben

Zaynie: Niall ile konuş

Belki Zeus ile konuşur

Lou: Bunu yazarken inandın mı

Zaynie: Hayır

Louis gözlerini devirip telefonu kapattı. Melezlerden en iyi anlaştığı kişi Zayn'di. Zaten iki melez tanıyordu.

Poseidon's Son // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now