〰️Öz 〰️

9.5K 741 133
                                    

Size yeni bölümden küçük bir parça getirdim. Bölümü hala yazma aşamasındayım şimdilik bu aşağıdaki kısa ve öz parçayla idare edin güzel insanlar;

Sonunda yüzünü görebildim. Neden bana bunu yapıyorsun? Ben senin için buraya gelmişken neden kendini benden bu derece sakındırıyorsun?" Sesindeki pürüz maşuk bir adamın sanatında şahlandı.

Ona karşılık verecek bir cevap bulma arayışında dudaklarımı dişlemeye başladığımda "Bunu mu arıyorsun?" Diyerek yanındaki sehbanın üstündeki anahtara uzandı.

Sesimin çıkmayacağını düşünsemde dudaklarımı araladım. "Evet."

"Gel al"

Parmaklarının ucunda dolaştırdığı anahtarlık şıngırdadı.

İçimden, 'Bana bunu yapma Mustafa.' Desemde dışa vuramadan ona doğru ilerlemek zorunda kaldım. Gerginlikten sıktığım avuç içlerimi gevşetip sağ elimin avucunu açtım.

Ellerindeki anahtarlığa bilerek uzanmamıştım. Küçük bir temasa dahi mahal verecek durumda değildim. Istegim avucumun içine uzak bir biçimde bırakmasıydı.

Fakat o tam tersini yaparak anahtarları parmaklarının ucu avucuma değecek bicimde  bıraktığında temasının tedirginliğiyle elimi geri çektim. Ve anahtarlık yer döşemeye ikimizin sessizliğini yaracak güçle düştü. Kulaklarımı anahtarlığın sesi rahatsız ederken beni de bu dokunuş huzursuz bırakmıştı.

Avucumun içini dokunuşundaki günahı arındırmak istercesine hırsla ovuşturdum. Kalbim kavruluyordu. 

"Benim hoşlanmadığımı çok iyi bildiğin halde neden temas kurmaya çabalıyorsun?" Sesimdeki kızgınlık ondan çok kendimeydi. Başaramıyordum eğer duvarlarımı sağlam örebilseydim bunların hiçbiri olmazdı. Kabahatin büyüğü hep bendeydi.

Yerdeki anahtarlığı almak için uzandığımda o da uzandı ve ben kendimden beklemediğim güçle bağırdım.

"Dokunma!" Sesim biraz da ağlamaklı çıkmıştı.

Anahtarları yerden aldığımda avuçlarımın içine gömülmesini istercesine sıktım. Gerginliğimi, öfkemi, kırgınlığımı dahası sevgimi bu şekilde zapt etmeye çalıştım.

"İstersen bu haram dokunuşlara bir son verebiliriz Elif. Sen bu dokunuşlardan kurtulurken ben de sevdiğim  kadına korkusuzca erişebilirim. "

Üstü kapalı sözlerini beynim süzgecinden geçiremezken kaşlarım çatıldı. Ne demek istediğini soracakken içeriden Neşe'nin sesi geldi.

"Elif...Anahtarlığı bulamadın mı?"

Yüreğimizin hamurunda yoğurulan sessiz muhabbetin ecri yüzünden Neşe'nin beni beklediğini bir an unutmuştum. Sesi üzerine kendimi toparlayarak "Buldum..." dedim.

Mustafa'ya arkamı dönüp içeri giderken yeniden konuştu.

"Buraya bugün bunun için geldim. Ikimizde birbirimizi seviyoruz ve ben bu sevginin ziyan olmasına izin vermeyeceğim. Benden ne kadar kaçarsan kaç artık kararlıyım. Madem haram dokunuşlar seni rahatsız ediyor, işte çözüm: Bir yıldır süren isteğimi kabul et. Bundan başka çözüme yer yok. Benden uzaklaşmana asla izin vermeyeceğim."

Tam salondan çıkacakken duyduğum sözler nedeniyle bir elim güç almak istercesine kapının pervazını buldu. Bahsettiği çözüm açıktı.

Evlilikten bahsediyordu.

Sırf korkularım ve güvensizliğim nedeniyle bir yıldır kaçtığım isteğini ayaklarımın dibine gelmiş yeniden sunuyordu.

Kader kara yapışkan bir katranla mı yazılmıştı ki, kaçışlarımın sonu yine aynı noktada düğümleniyordu.

Mustafa ve Elif....

Sondan başa;

Elif ve Mustafa...

Dahası yok muydu? Kaderimiz bu evliliğe yazgısında mühür mü vurmuştu?

Peki ya korktuğum yüzeye çıkar ve evlilik imtihana dönüşürse...

O vakit kim kırardı bu mührü?

Bu arada bu alıntıya yapabildiğiniz kadar oy ve yorum ile gelin. Bunların beni motive edip daha hızla yeni bölümü yazacağımı düşünüyorum.

Hayırlı ramazanlar güzel insanlar.

Yeni bölümde görüşmek üzere. Allah'a emanet.

GURURWhere stories live. Discover now