Bölüm 15

6.1K 336 30
                                    

Kaşlarımı çattım.

-"Şaka yapıyorsan hiç komik değil" dedim. Sesim sertleşiyordu.

-"Yapmıyorum ve iki saat önce sevgilimin önünde seninle yattım. Ama aynısını, sen de sevgiline yaptın değil mi?" dedi. Hala gülümsüyordu. Bakışlarımı kaçırdım.

-"Ne yapmışım ben? Ne sevgilisi?"

-"Hadi ama. Havuz kenarında ki çocuğun yüzünü nasıl tuttuğunu, sana nasıl baktığını gördüm."

Hiç bir şey diyemedim. Ne ara görmüştü ki? Yüzümü tutup kendisine bakmam için çevirdi.

-"Hey, her şeyi boş ver. Şu an sadece sen ve ben varız." Yanağımdan öptü ve başını boynuma yasladı. Ben de yüzümü başına yasladım. Keşke bu an hiç bitmeseydi. Bir kolunu bana sardı. Çok mutluydum ki, bu uzun sürmedi.

-"Kai!"

Tepemizde dikilen Kenzo' ya baktım. Izon yavaşça benden uzaklaştı.

-"Kenzo..."

-"Bu da ne demek oluyor?!" Kenzo sinirden köpürürken sigaramı çıkardım ve yaktım. Onun siniri bana acayip zevk veriyordu. Hatta sırıtmamak için kendimi zor tutuyordum. Havuz başında nasıl da kudurmuştum. Sıra ondaydı.

-"Kenzo ben... Açıklayabilirim" dedi Izon ve ayağa kalktı. Üzgün görünmüyordu. Aksine, ne hissettiğini biliyordum. Karşısındakini kırmanın verdiği suçluluktu sadece.

-"Neyi açıklayacaksın? Her şey ortada!" dedi ve uzaklaşmaya başladı Kenzo. Izon arkasından bağırdı.

-"Kenzo bekle!"

Bana doğru eğildi ve burnumu öptü.

-"Sonra görüşürüz. Bu gece için teşekkür ederim" diyerek göz kırptı. Tam doğrulacakken ondan bir öpücük aldım ve dudaklarımı yaladım.

-"Vous êtes les bienvenus."

-"Umarım küfür etmemişsindir" diyerek geri çekildi ve bana el sallayarak sevgilisinin arkasından koştu. Ben de ona el salladım. El mi salladım?? Alo? Bu herif beni mala çeviriyordu. Prensiplerime aykırı ne varsa yapıyor, yaşıyordum.

Kalkıp keyifle odama çıktım. Damien odada volta atıyordu. Kapıyı açınca voltasını kesmedi.

-"İyi geceler" dedim.

-"Yine nereye kayboldun?"

-"Biraz dolaştım."

-"Ben de seninle gelmek isterdim."

-"Yalnız kalmak istiyordum."

-"Yalan söylüyorsun."

-"Öyleyse ne olmuş?"

Durdu. Bana doğru yürüdü.

-"Neden böyle yapıyorsun Dante?" Gözleri doluyordu. Onun zırlamalarından fena hâlde bıkmıştım.

-"Ben... Daha fazla yapamayacağım Damien. Olmuyor, yapamıyorum."

-"Neden? Her şey iyiydi. Ne oldu birden bire?" Ağlıyordu. Ona arkamı döndüm ve üzerimi değiştirmeye başladım.

-"Olmuyor. Seni sevemiyorum."

-"Sevme. Sadece seninle olmama izin ver."

-"Hayır. Olmaz."

-"Neden?"

-"Yapamıyorum diyorum, anlamıyor musun? BİTTİ!"

'Neden? Neden?' diye dolanması sinirimi bozmuştu. Olmuyor diyorsam, üstelemenin âlemi neydi ki?

Gömleğimi soyduğum an bana sarıldı. Hayır! Vücudumda Izon' un izleri olmalıydı. Ondan başkası bana dokunamazdı. Onun izlerinin silinmesine izin vermeyecektim.

-"Seni seviyorum" dedi titrek sesiyle. Bana doladığı kollarını çözdüm ve ona döndüm.

-"Ama ben seni sevmiyorum. Başkasına âşığım." Böyle söylemezsem vazgeçmeyeceği belliydi. Buna mecburdum.

-"Simon' u seviyorsun değil mi?" dedi. Daha çok ağlıyordu artık.

-"Saçmalama, onlar Paul ile çıkıyorlar" dedim. Bu çocuk başımı ağrıtıyordu.

-"O zaman kim?"

-"Sana ne?!"

Gidip duşa girdim. Uzun bir süre banyoda oyalandım. Döndüğümde ise Damien yoktu. Valizi de yoktu. Gitmişti. Onu kullanamazdım. Asla kimseyi kullanmaktan yana değildim. Bu yüzden ayrılmak zorundaydım. Onu sevmeyi gerçekten denemiştim. Ama kalbim başkasına aitken olmamıştı. Izon' u unutamamıştım. Üzerimi giyinmedim. Sadece baksırımla kendimi yatağıma attım. Tam uykuya dalmak üzereyken kapım tıkladı. Kalkıp kapıyı açtım.

-"Izon?"

İşaret parmağını dudaklarına götürdü.

-"Şşşş. Kimse duymasın."

Beni itti ve içeri girdi. Kapıya yaslandı.

-"Odamı nasıl buldun?"

-"Resepsiyon diye bir şey var, unuttun mu?"

-"Ah, evet." Kafamı kaşıyıp, esnedim.

-"Sevgilin yok mu?"

-"Yok. Ayrıldık. O da gitti."

-"Sevindim."

-"Senin sevgilin ne oldu?"

-"Ne olacak, kıçıma tekmeyi bastı" dedi sırıtarak. Keyifle gülümsedim.

-"Burada ne arıyorsun?"

Odanın içine yöneldi. Yatağıma attı kendini.

-"Şey bilmiyorsun tabi. Benim yalnızlık korkum var. Odada tek kalamam."

Kaşlarımı çattım. O herifin ona dokunmuş olması, onunla uyumuş olması, kıskançlık krizimi tetikliyordu. Ve eğer krizim tutarsa Izon' a zarar vermeye başlayacaktım. Yatağıma geçtim ve sırt üstü uzandım. Izon da tişörtünü ve pantolonunu soydu. Yanıma uzanıp başını göğsüme yasladı. Elini karnıma koydu.

-"Seninle kalmamın sakıncası var mı, çizgi roman kahramanım?" dedi tatlı bir ses tonuyla. 'Kahramanım' kelimesi egomu kabartmıştı. Bir sahipleniş barındırıyordu. Beni onun yapıyordu. Kolumu ona doladım ve dudaklarımı alnına dayadım.

-"Hiçbir sakıncası yok. İstediğin kadar benimle kalabilirsin."

Sabah gözümü zor açtım. Dün gece ki her şey rüya mıydı? Yoksa yanımda yatan... Sağıma baktım. Sırtı bana dönüp halde uyuyan biricik aşkımı gördüm. Sırtına minik bir öpücük kondurdum. Burnumu ona sürttüm.

-"Günaydın" dedi. Kalçasına bir şaplak attım.

-"Demek uyanıksın ve numara yapıyorsun" dediğimde kıkırdadı. Geniş omzuna da öpücük kondurdum ve kolumu beline dolayıp, başımı omzunun üzerinden uzatıp, yüzüne dayadım.

-"Uyanmanı bekliyordum ve bu yatakta fazla hareket edemiyorum."

-"E doğaldır. Tek kişilik bir yatakta iki herif uyumaya çalışıyoruz."

-"Daha geniş yataklı bir odaya geçmelisin" dedi.

-"Olur geçerim."

Yanağını öptüm. Dönüp yüzümü tuttu ve dudaklarını bastırdı. Elinden tutup kaldırdım. Üzerimizi giyinirken kapı çaldı. Gidip kapıyı açtı.

GAMBLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin