Bölüm 25

4.8K 284 18
                                    

Şaşkınlık içinde bana baktı. Kollarını geri çekti.

-"Neden?" diye sordu ağlamaklı ses tonuyla. Kaşlarımı çattım.

-"Kıbrıs' da ki son günü hatırlıyor musun Kai?" dedim pis pis sırıtarak. Elini başına götürdü.

-"Evet hatırlıyorum."

-"Ben hiç unutmuyorum" Yeniden gözlerimin içine baktı. " 'Seninle eğlendik ve bitti' demiştin." Gözlerinden yaşlar süzüldü. "Her şey senin için bu değil mi Kai? Eğlenceden ibaret. İçki, müzik, seks, nerede akşam orada sabah... Bu değil mi? Bu kadar basit."

-"Yeter" dedi fısıltı gibi sesiyle.

-"Bence de yeter." Kalktım ve odadan çıktım. Salondaki koltuğa kendimi attım. Pencerenin önünden geçen Allen' ı gördüm. Bahçede volta atıyordu. Kai' nin kaçma ihtimalini göz ardı edemezdim. Uzanıp bir elimi alnıma dayadım. Bundan sonra ne olacağı konusunda hiçbir fikrim yoktu. Şuan sadece rahatlamaya ihtiyacım vardı. Bana dokunan bir el ile uykuya dalmak üzereyken yeniden kendime geldim. Gözlerimi açıp dik dik tepeme dikilene baktım. Kai, ürkek bir tavırla ellerini bacak arasına tutmuş bana bakıyordu.

-"Şey..."

-"Ne istiyorsun?" dedim sert ve boğuk çıkan sesimle. Utanmış görünüyordu.

-"Giysi" O an kafama dank etmişti. O hala çırılçıplaktı ve ben ona giyecek bir şey getirmemiştim. Bu evde daha önce hiç kalmadığımdan kıyafetim de yoktu.

-"Üzgünüm, burada hiç kıyafetim yok."

-"O zaman onu versen?" dedi üzerimi işaret ederek.

-"Neyi?" Anlamamıştım. Kalkıp doğruldum. Yere diz çöktü ve gömleğimin düğmelerini çözmeye başladı. Hepsini çözüp gömleğimi soydurdu ve kendisi giydi. Hiç sesimi çıkarmayıp yeniden uzandım.

-"Burada yatak odası yok mu?"

-"Var ama orada yatamazsın" dedim ters ters. Gülümsedi. Hâlâ gülümseyebiliyor olmasına kızmıştım. Yüzsüzün tekiydi!

-"Ben senin için söyledim. Burada belin ağrıyacak."

Bir hışımla kalkıp yatak odama yöneldim ve kapıyı çarptım. Pantolonumdan kurtulup kendimi yatağa attım. Bu geceki Poker beni çok zorlamıştı. Hala beynim ağrıyordu. Kolumu yastığın altına sokup yüzüme bastırarak uykuya daldım.

Sabah yağmurun şiddetli sesiyle uyandım. Akşamdan kalmaydım. Duvar saatine baktığımda öğlen on ikiyi gösteriyordu. Yavaşça soluma döndüm. Yanımdakini görmemle kaşlarımı çattım.

-"Kai?" Yanımda boylu boyunca uyuyordu. "Seni şerefsiz. Demek bu yüzden odaya geçmemi istedin."

-"Evet, yanında uyumak için" dedi ve yüzünü bana dönüp gözlerini açtı. Ona dikkatlice baktım. Ne kadar da zayıflamıştı. Küçülmüş gibiydi. O kocaman geniş omuzlarından eser yoktu.

-"Sürtük!" diyerek yataktan fırlayıp kapıya yöneldim.

-"Evet, senin sürtüğün" dedi. Dönüp ona pis bir bakış attım.

-"Ne dedin sen?"

-"Yalan mı? Beni satın almadın mı?"

-"Çh!"

Kapıyı çarpıp çıktım. Mutfağa yöneldim. Tezgâh tamamen boştu.

-"Ah, lanet olsun. Kahve makinesi bile yok." Kahveye ihtiyacım vardı. Beynimi toplamam, kendime gelmem lazımdı. Bir sigara yaktığım sırada Kai yanıma geldi ve bana arkamdan kollarını doladı. Hemen ittim. "Sana daha kaç kere bana dokunma diyeceğim?!" Kırgın bir şekilde yüzüme baktı. Üzerindeki gömleğimi soydurdum. "Ben gelene dek git yatakta kal. Giysi ve başka birkaç bir şey alıp geleceğim."

GAMBLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin