21/ 1

6.6K 772 171
                                    

İnsanları sevmekten daha sanatsal bir şey olmadığını düşünüyorum, demişti Vincent. Eh, haklı da sayılırdı.

Jeon Jeongguk'u sevmekten daha sanatsal bir şey olmadığını düşünüyordum ben de.

Onu seviyordum sevmesine de, neden bu kadar çok yaralandığım hakkında bir fikrim yoktu.

Başta her şey harikaydı, onu sevdiğimi söylüyor, hediyeler gönderiyordum. O da büyük bir mutlulukla hediyelerimi alıyor, bana defalarca kez teşekkür ediyordu. Ama şimdi, benden uzaklaştığını hissediyorum. Keşke diyorum, keşke hiç kendimi tanıtmasaydım. Anonim olarak kalsaydım her şey daha güzel olurdu belki de, bilemiyordum. Konu Jeongguk olduğu zaman tek bildiğim şey kalbimin ne kadar hızlı attığı oluyordu.

"Hey, biraz yavaş ol. Tuvali delmek üzeresin."

Ve ardından ufak bir kıkırtı.

Mutsuz olduğumu elli metre uzaktan bile belli edebilecek suratımla Yoongi'ye döndüğümde yeni boyanmış saçlarına baktım, yakışmıştı. Gerçi o Min Yoongi'ydi, her şeyi bir şekilde kendine yakıştırırdı.

"Sorun ne Taehyung? İyi değil gibisin."

Yavaş adımlarla bana yaklaştı ve karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Gibisin kısmı fazla."

Yavaşça kafasını salladığında eğdiğim kafamla aynı hizaya getirdi kendini. Ardından elimi omzuma koyarak destek verircesine sıktı.

"Anlatmak istersen dinlerim, biliyorsun."

Zor da olsa tebessüm ettim.

"Biliyorum ama gerek yok Yoongi."

Aniden ayağa kalkıp kapıya yönelmesiyle kafamı kaldırıp ne yaptığını anlamaya çalıştım.

"Gidip Jimin'i çağırıyorum ve bu işi burada çözüyoruz."

"Yoon, cidden gerek yok."

Ona böyle seslenmeyi severdim, obundan nefret ederdi, orası ayrı, ama nedense şimdi bu bile beni mutlu etmiyordu.

"Yoon dediğini duyabiliyorum ama şu an bunu umursamayacağım. Ve bu arada.."

Kapıyı açtı ve çıkmadan önce yüzündeki büyük sırıtmayla bana döndü. Ardından arkamda kalan tuvali gösterdi.

"Güzel resim."

Sesindeki imayla kaşlarımı çattım ve ne çizdiğimi hiç bilmediğim tuvale döndüm. Sinirliydim, kafam karışıktı ve cidden ne çizdiğimi bilmiyordum.

Eh, gerçi bunu çizmiş olmayı da pek beklemiyordum.

"Siktir."

Yoongi sırıtarak atölyeden çıktığında sinirle ayağa kalktım ve masanın üzerinde duran bezle ellerimi silmeye başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yoongi sırıtarak atölyeden çıktığında sinirle ayağa kalktım ve masanın üzerinde duran bezle ellerimi silmeye başladım. Fakat şu siktiğimin yağlı boyası elimden çıkmıyordu. Bir hışımla atölyede bulunan lavaboya yöneldiğimde ellerimi hızlıca yıkamaya başladım. Fakat pek işe yaradığı söylenemezdi.

Neye sinirliydim bu kadar? Jungkook'a mı? Yoksa onu sevdiğim için kendime mi?

Kapının açılma sesini duyduğumda musluğu kapatıp lavabodan çıktım ve peçete yardımıyla elimi kurulamaya başladım. Eş zamanlı olarak Yoongi'ye söyleniyordum.

"Sana Jimin'i getirmene gerek olmadığını söylemiştim Yoongi. Bir kere de beni dinle lütfen ya."

Elimdeki peçeteyi çöp kutusuna attığımda sinirle kafamı kaldırdım. Ve inanın bana, bakışları az önce çizdiğim resim ve benim aramda mekik dokuyan bir Jeongguk görmeyi beklemiyordum.

"Selam..?"

starry night | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin