21 / 2

6.3K 763 631
                                    

Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp yüzümü en ciddi haline soktum ve Jeongguk'un yanından geçerek onu çizdiğim tuvali aldım.

"Senin burada ne işin var?"

Tüm soğukluğumla sorduğumda iç çekmişti. Bense tuvali en köşede bir yere yerleştirip kalçamı masalardan birine yasladım.

"Yoongi apar topar beni buraya sürükledi. Şu atölyeye gir ve her ne bok yediysen düzeltmeden çıkma dedi."

Eli ensesine gitti ve gözlerini kaçırdı. Bense onun bu haline iç geçirmeden edemedim. Fazlasıyla sevimliydi.

"Eh, haklı da sayılır. Sanırım konuşmamız gerekiyor."

Tek kaşımı kaldırıp sorarcasına ona baktım.

"Konuşacak bir şeyimiz mi varmış?"

"Bak Taehyung, ben öyle demek istemedim, biliyorsun."

"Hayır, bilmiyorum."

Parmaklarını şakaklarına bastırdığında sinirlenmeye başladığını fark etmiştim.

Üzgünüm Jungkook, seni ne kadar sevsem de şu an kalbim kırık ve ben, ağzıma geleni söyleyecek durumdayım.

"Bak o an çok sinirlendim, tamam mı? Beni sevmene saygım var çünkü ben de birini seviyorum ve bu duyguyu biliyorum."

Hâlâ kalbimi kırıyordu ve bunun farkında değildi. Konuşmamız böyle ilerleyecekse bir an önce sona erse iyi olurdu. Yoksa kendimi tutamayabilirdim.

"Ama son zamanlarda bu yorumlar artmaya başladı, sen de farkındasın. Ve ben korktum."

Kaşlarımı çatıp kollarımı birbirine çaprazladım.

"Neyden?"

"Yeri'nin görüp fazla tepki vermesinden. Ve benden ayrılma ihtimalinden."

Çatık kaşlarım delirtici bir yavaşlıkla gevşerken bakışlarımı yere indirdim.

"Kalbimi kırmak için baya geçerli bir sebebe benziyor."

Sesimin titremesine ve gözlerimin dolmasına engel olamamıştım ama umurumda bile değildi.

Tanrı aşkına, ne kadar kırıldığımdan haberi var mıydı?

"Taehyung, özür dilerim. Yaptığım kolay affedilir bir şey değil belki ama cidden özür dilerim. Hem beni sevmiyor muydun? Belki affetmen için yardımcı olur, ne dersin?"

Söyledikleriyle gözyaşlarım hızla akarken, bunu umursamadan kalçamı masadan çektim ve birkaç adım geriye gittim.

"Sorun da bu ya Jeongguk. Seni deli gibi seviyorum ve bu yüzden kızamıyoru. Kızmazsam daha çok kırılacağım ama dediğim gibi sana aşığım."

Bana yaklaşmaya çalıştığında elimi kaldırıp onu durdurdum.

"Yaklaşma, lütfen."

"Neden Taehyung?!"

Sinirle bağırdığında titremiştim.

"Yaklaşma çünkü bunu durduramıyorum," dedim elimle kalbimi göstererek.

"Lanet olsun, sana aşığım ve şu kalbim seni gördüğümde çılgına dönüyor. Dayanamıyorum, anla artık."

Sessizce yere çöktüm ve sırtımı masanın bacağına yasladım.

"Hani sana demiştim ya, sen Yeri'yle mutluysan ben de mutluyum diye. Unut onu tamam mı? Mutlu falan değilim. Tamam, yüzündeki gülümseme benim de gülümseme sebebim ama sen onun yanındayken ben mutlu falan değilim. Aramızda bir şeyler olmayacağını biliyorum, en başından beri biliyordum. Peki buna rağmen neden bu kadar çok canım yanıyor Jeongguk? Söylesene, neden?"

Belki de hayatımda ilk defa bu kadar çok ağlıyordum. Bağıra bağıra ve birinin duymasından korkmayarak.

Jeongguk yavaşça yanıma çöktü. Aniden beni çekmesiyle kendimi onun kolları arasında buldum.

"Özür dilerim. Beni sevmeni sağlayacak ne var bende bilmiyorum ama hepsinden nefret ediyorum. Keşke sevmeseydin beni Taehyung. Böyle olmanı istemiyorum fakat engel de olamıyorum. Ama izin ver en azından yanında olayım. Arkadaş olarak olsa dahi."

Ona daha çok sokulup kokusunu içime çektim.

Tanrım..

Kaç aydır bu anı hayal ettiğimi bir tek ben bilirim.

"Kendinden nefret etme. Sana düşmeyi engelleyecek kadar yürüme bilmiyordum ben."

"Peki neden kalkmayı denemiyorsun?"

Kulağıma çarpan nefesi beni ürpertirken, bunu hissetmiş olmalıydı, kıkırdamışrtı.

"Kalkmak istediğimi kim söyledi ki?"

Bir şey dememişti. Yalnızca sarılmıştı. Ve ben, ne kadar öyle durduğumuzu bilmiyordum. Belki iki dakika, belki yirmi. Ama ne kadar olursa olsun, hayatımın en huzurlu dakikalarıydı.

Yavaşça geri çekildi ve genişçe sırıtarak köşeye koyduğum tuvali gösterdi.

"Güzel resim."

Sırıtmasına aynı şekilde karşılık verdim.

"Biliyorum çünkü dünyanın en güzel şeyini çizdim."

Gülüşü yavaşça kaybolurken yanakları kızarmıştı. Ve size yemin ederim gözlerinde üç saniyelik bir parıltı yakalamıştım.

O kısacık parıltı içimdeki deli cesaretini artırmıştı sanırım. Çünkü şu an Jeongguk'u öpüyor olmamın başka bir açıklaması olamazdı.

~

bu hikaye benim için her şeyiyle özel. yazdığım ilk hikaye olduğu için değil de, tamamen benim hislerimden oluştuğu için. yapmak isteyip de yapamadıklarımı, söylemeye cesaret edemediklerimi barındırdığı için özel.

size tavsiyem, sevmekten asla korkmayın. ne kadar yıpransanız da, yaralansanız da korkmayın. kimse düşmeden yürümeyi öğrenmedi. iyi veya kötü, hangisiyle sonuçlanacak olursa olsun, sevin. tamamen saf ve gerçek duygularla sevin.

💛

starry night | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin