32.Bölüm "Ölüm sessizliği."

17.7K 1.6K 1.5K
                                    

"Konuşmayacak mıyız?"

Bakışlarım camdan dışarısını izlerken yarım saattir gittiğimiz yolun sessiz bir yolculuk olması katlanılabilirdi ama öğrenebildiğim kadar bilgi öğrenmem gerekiyordu ve bunun için konuşmaya karar vermiştim.

Beni bir odaya kapatmalarının ardından bir saat olmadan Won'la konuşurken düşmemi neden olan koruma odama gelmiş ve gideceğimizi söylemişti.

Beni zorla ama sessiz bir şekilde arka kapıdan çıkarıp çalışır haldeki arabaya bindirmişti ve o an Won'un adamı olmadığını anlamıştım.

İnsanların kimin sadık olduğuna karar vermede daha dikkatli olması gerekiyordu çünkü aksi taktirde arkalarından iş çevrilmesi an meseleseydi.

Won beni sorgularken asıl suçlu belki de korumasıydı ya da onun bağlı olduğu gerçek patronuydu ama ben değildim, hiçbir zaman da olmamıştım.

"Kime götürüyorsun beni? Ona göre hazırlık yapayım."

Konuşmamla dikiz aynasından bana bakarak gözlerimizin buluşmasını sağladı.

Pek de kibar sayılmayacak şekilde bakmasına karşılık ona gülümsememin sinirlerini bozduğunu sıktığı çenesinden anlamıştım ve hiçbir şey olmamış gibi davranmam da muhtemelen sinirlenmesini sağlıyordu.

"Konuşamıyor musun?"

Önemsiyormuşum gibi meraklı çıkan sesimle beraber koltuğuna doğru bağlı ellerimle yakınlaşabildiğim kadar yakınlaşmama rağmen
benden tarafa dönmeyen başıyla dudaklarımı yaladıktan sonra konuşmama devam ettim.

"İşaret dili biliyorum. Sorun değil."

Alaylı çıkan sesime tepki vermesi saniyeler sürmüş, neredeyse kimsenin gitmediği yolda frene aniden basarak önümdeki koltuğa çarpmamı sağlamıştı.

Alnımdaki dağılan saçları başımı sağa doğru atarak düzeltip öfkeden delirmiş bakışların sahibine döndüm ve dayanamayarak gülmeye başladım.

"Kapa çeneni."

Dişlerini sıkarak zorlukla konuştuğunda alt dudağımı ısırarak gülmemi engellemeye çalıştım.

"Konuşabiliyormuşsun."

Sırtımı koltuğa yasladığımda yüzümdeki gülümseme yok olmamış ve küfrederek yola dönmesine sebep olmuştu.

Gergin ve endişeliydim fakat bunu belli etmemeye çalışıyordum. Zayıf bir tarafımı gösterdiğim an bundan yararlanacak olmalarını tahmin edebiliyordum ve bunu yapmaya da hiç niyetim yoktu.

Araba patladığında binanın kapısında gördüğüm benimle markette konuşan çocukla bir bağlantısı olduğunu anlamamak için salak olmak gerekiyordu ve bence onlar da salak olmadığımı biliyordu.

Bildikleri bunlarla sınırlıydı çünkü nelere kalkışabileceğimi bildiklerini düşünmüyordum ve bu da beni avantajlı duruma getiriyordu.

Acele etmeyecek ve kaçmak için en doğru zamanı bekleyecektim ya da Jungkook'a haber vermek için fırsat kollayacaktım.

Oturduğum yerde rahat etmek için bacağımı aniden hareket ettirmemle ön koltuğa çarpmış ve yaram varlığını bana tekrar hatırlatmıştı.

Nefesimi sertçe bırakıp birbirine bağlı olan ellerimi havaya kaldırıp kollarıma baktım.

Kanım tenimin üzerinde kurumuş ve derim de soyulmuştu.

Araba yavaşlayarak durduğunda bakışlarımı kolumdan çekip camdan dışarısına bakmaya başladım.

Afterclap/Taekook (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now