Büyük Karşılaşma

27 10 33
                                    




(Medya Aronhitanın bayrağı)














İnsanlara konulmuş belirli isim ve sıfatlar vardır değil mi?
İşte Aronhita da bulunan 3 güzel kıza da, bayrakların da bulunan 3 gül ismini vermişti babaları olan kral Loard.

İlk siyah , belikide kendisine en çok benzeyen kızı, ilk göz ağrısı, hırsı ve mükemmelliyetci yapısı ile siyah gülle en çok yakışanda oydu Aronhita ülkesin de ve tüm batı da siyah gül denildiğin de akla gelecek ilk isimdi Yesira Wodewill.
Ortanca kızı, bilgeliği ve zarifliği temsil ediyordu tıpkı beyaz gül gibi. Kral Loard, ortanca kızına her bakışın da kardeşine olan hasretini gideriyordu.

Küçük kız kardeşi, yıllardır düşman olarak bildikleri ülkenin prensine kaçmış olmasaydı şuan oda burda batının en ihtişamlı kalesinde olup yeğenlerinin evlilik heycanını abisi ile yaşıyor olacaktı. Ama malesef kız kardeşi düşman ülkenin Prensine aşık olup kaçmıştı işte tam da bu yüzden Kral Loard kız kardeşini affedemiyordu.

Gerçi en sevdiği ve en küçük olan kızı o ülkeye kendi elleri ile gelin gönderiyordu. Evet en küçük kızı, Kral ' ın göz nuruydu. Ama biliyordu Kral kızı halasının yanında güvende olacaktı. Hem Arina kırmızı güldü, batı da en nadir bulunan ama doğuda çok olan güldü kızı. Kral düşüncelere dalmış düşünürken yanaklarının ıslandığını fark ettiği yaptığı tek şey o an kimseye çaktırmadan silmek oldu.

Her ne kadar bu evliliklerin kızları için en iyisi olduğunu bilse de, zordu kral için 3 kızı da yakın zamanlarda kaleden ayrılacaklardı. Kral baktığı camdan kuzey kralı ve ailesinin kaleye giriş yaptıklarını, Yesira ve kardeşlerinin ise iç kapının önünde gelenleri karşılamak için beklediğini görmüştü ve tahtı odasına doğru ilerlemeye başlamıştı bile Kral Loard.

Yesira heycandan baylmak üzereydi çünkü ileride kralı ve eşi olacağı ona büyük bir güç sahibi olmasını sağlayacak adam karşıdan gelmek üzereydi. Tabikile Yesira adamın nasıl biri olduğu ile ilgilenmiyor tam aksine ona vaad edeceği güç ile ilgileniyordu. Çünkü bilinen tek gerçek, kuzeyin hem asker, hem halk, hem siyasi, hemde savaş acısında diğer ülkeler açık ara farkla güçlü olmasıydı ve güç demek Yesira demekti. Yesiranın aksine iki kız kardeşi tamamen kayıtsızdı bu duruma karşı.

Kral ve mehiyetti kale önüne yaklaştıkları an. Gras büyülenmişti karşısında gördüğü bu dünyalar güzeli ve mağrur bakışlı kıza. İlk defa Gras kral olmadığı, tahta geçmediği için üzülmüştü. Eğer kral olsaydı bir şansı olurdu ama şuan komutan sıfatı ile hiç şansının olmadığını fark etti acı bir şekilde. Grasın atı üzerinde duraksayıp arkada kalması kimsenin dikkatini çekmemişti bir kişi dışında.

"Ülkemize va Kalemize davetimizi kabul edip geldiğiniz için onur ve gurur duyarız kralım" sözleri ardından reverans yapıp, kral ve ailesi üzerinde bakışlarını gezdirip tatlı olduğunu düşündüğü bir şekilde sırıtmıştı Yesira ve elde etmek istediği bakışları kral tarafından almıştı.



⚜️⚜️⚜️


Kuzey kralı ve Batının kralı karşılıklı masada oturmuş dualarını edip yemeklerini yemeye başlamışlardı. Kuzey Kralı, masada ki sükunetti biraz olsun bozmak için konuşmaya başlamıştı. " Kral Loard bu barış balosu diye adlandırdığınız baloya diğer ülkelerin kralları da gelecekler mi? Yoksa sadece kuzey ülkesine mi özel?" Rhadis tabikile cavabı biliyordu ama konuşmak için bir konu açması gerekliydi ve oda soru sorarak konuşmayı başlatmıştı.

" Malesefki hayır kral Rhadis, diğer ülkelerde gelecek, sizinde bildiğiniz gibi ülkeler arasında ki mesafeler farklı o yüzden diğer krallar da geldiğinde başlayacak barış balomuz" diyip hiçte samimi olmayan bir şekilde sırıtmıştı kral Loard, ama elbette onu tanımayan bu insanlar ise bu sırıtmanın anlamını bilmiyorlardı. Arina babasına bakıp tek kaşını kaldırdığın da ne düşündüğü anlamaya çalıştı fakat başarılı olamadı. Çünkü karşı çaprazında oturmuş geldiği ilk andan beri ona bakan komutan yüzünden dikkati dağınıktı. Arina yeni gördüğü ve sadece bir kez konuştuğu bu komutandan çok etkilenmişti. İki genç birbirlerine kimseye çaktırmadan bakmaya çalışıyorlardı fakat onlara bakan bir çift yeşil gözden birhaberdiler.

Yemekte çeşitli konular konuşulmuştu, fakat Gras hiç biri ile ilgilenmemişti çünkü onun kahverengi gözlerinin aksine eşsiz koyu gece maviliğinde olan gözlerden almıyordu kendini işin güzel yanı ise o güzel gözler Grası fark etmiş ve hiç umadığı halde şans vermişti ona.

Babası ve kuzey kralı ve kuzey kralının amcası çalışma odasına gidip konuşmaya başlamışlardı, ablası Yesira ise kuzeyden gelen kadınlar ile ilgileniyordu, Sarina ise onu ilgilendiren konular olmadığı için büyük ihtimalle gizlice kitap okumak için kütüphanesine kaçmıştı Arina ise, ortada tek başına kalmıştı ve gelen deli cesareti ile Komutan Grasa doğru ilerleyip tam yanından geçerken " sol kanatta ki terasta olacağım, oraya gelirseniz sevineceğim" diyip yürümeye başlamıştı. Ve Komutanın gelip gelmeyeceği hakkında yıldızlara bakıp düşünüyordu.

Gras yanından geçip kendisini çağıran kızın elbette ki yanına gidecekti ama tabi yolu bulabilirse. Gras yolu bulamayıp çaresiz şeklde eli kıvırcık saçlarını gidip karıştırdı ve düşünmeye başladı. Tam o sırada karşısından gelen hizmetçi kıza sorup terasın olduğu kısmı öğrenip yolla koyuldu. Gras arkası ona dönük yıldızlara bakan kızı görünce kalbinin hızlı atmasına engel olmadı bir türlü. " Bir an gelmeyip beni ekeceğini düşünmüştüm Komutan" sözleri ardından arkasında durup 10 dakika ona bakan adama bakmıştı Arina.

Arinanın büyüleyici görüntüsü ve bülbülleri bile kıskandıran sesi karşısın da komutanın çaresizce dilli tutulmuştu. " Özür dilerim prenses ama kaleyi bilmediğim için yolu bulamayıp kayboldum ve bir hizmetçi sayesinde buraya gelebildim" Arina hem gülüp hemde komutanın hoş erkeksi sesinden etkilenmişti ve 2 saat boyunca güzel bir şekilde sohbet etmişlerdi.

Ayrılık zamanı geldiğinde Arina önden gidecekti, Gras ise arkadan kimseye çaktırmadan kendi odasına gidecekti. Arina tam büyük salonun yanından geçince karşısına çıkan ve sinirli bir şekilde ona bakan ablasını görmesi ile şok geçirmişti.

" Tanrı aşkına sen ve Sarina nerede napıyorsunuz akşamdan beri tüm konuklarla kendim ilgilendim"

diyip resmen gözleri ile Arinayı döven Yesiraya bakıp mantıklı bir cevap aramayı düşünüyordu Arina ama aklına bir şey gelmiyordu ve korkuyordu açıkcası Grasın onun gittiğini düşünüp arkadan çıkmasını istemiyordu. Ablası Gras ve onun beraber olduğunu anlar ve görürse muhtemelen büyük sorun çıkarırdı Arinaya. Çaresizce etrafına bakıp korktuğu anlarda yaptığı gibi alt dudağını ısırdı Arina.

"Bee ben şey abla anıta gitmiştim ve orda annemiz ile konuşuyordum" küçük kardeşinin korku ve telaş içinde kurduğu cümle karşısın da tam tatmin olmamıştı Yesira çünkü kardeşleri ve kendisinin babasının özellikle gece olunca kale dışına çıkmamaları için babası yasak koymuştu. Yesira tam konuşacağı sıra da Arina'nın arka kısmından çarpma ve düşme sesleri gelmişti, kardeşine bakıp tam o yöne doğru gideceği sırada, ona seslenen kral Rhadis in kuzeni olan, prenses Mosille acil gelmesi için ona sesleniyordu.

Kız kardeşine bakıp " şuan işim çıktı ama daha sonra detaylıca seninle konuşacağım sevgili Arina" diyip prenses Mosilleye doğru yol almıştı. Ablasının ismini bilmediği kız tarafından çağrılıp gittiğinde Arina derin bir nefes alıp rahatlamıştı. Ama garip olan kızın ablasına çaktırmadan, kendisene bakıp hem gülmüş hemde göz kırpıp gitmişti. Arina hemen Grasa doğru dönüp ne halde olduğuna bakmak için ona doğru ilerlemeye başlamıştı. Ve düşündüğü tek şeyin bu gece onun için bitmeyeceği idi.


Devam edecek...

KRALİÇE Where stories live. Discover now