26.BÖLÜM-PARTİ ZAMANI PART-2

3.1K 183 27
                                    

Aisha'dan,

"Bana cevap ver!!" İlk önce bu üç kelime yankılandı siyah fayans duvarlarda, sonra kapının sert bir şekilde açılıp duvara çarpış sesi yankılandı fakat kim geldiğine bakamıyordum. Umay'ın yüzüne bakamadığım gibi...

"Umay!" Adem'in sesi öyle sert çıkmıştı ki irkilmeme neden oldu. Fakat Umay bundan etkilenmemiş ve sinirle omuzunun üzerinden ona dönmüştü.

"Sende biliyorsun!" tekrar bana dönerek devam etti. "Senin yüzünden beni terk etti! O acıları ben senin yüzünden çektim! Şimdide abimi elimden almaya çalışıyorsun fakat başaramayacaksın. Onu da benden almana izin vermeyeceğim!" dedikten sonra çıkmak için kapıya yöneldi. Adem'in yanından geçip gideceği sırada sert bir şekilde kolundan tutularak durduruldu.

"Hiç bir bok bildiğin yok! Onu kafana göre yargılamadan önce bir sor. Bu kız onun yüzünden neler yaşadı?"

"Ne yaşamış olabilir? Benim yaşamadığım ne yaşamış olabilir? Ben terk edildim hemde onun yüzünden!" Bu an, şahit olmak isteyeceğim son şeydi. Adem'in hissettiği acıyı gözlerinde görebiliyordum ve bu çok boktan bir durumdu. Umay'ın kolundan sertçe tutup kendine çekti. Bu kadar yakınında olması onun için hiç iyi değildi.

"Lan o it ona-" söyleyeceği şeyi anladığımda "Hayır! Sakın abi yapma." diyerek onu susturdum. Bunu öğrenmemeliydi.

"Vay be demek sende bu Aisha denen kız yüzünden bana cephe alacaksın öyle mi? Sende mi ona aşı-" Adem, onun bu cümlesini tamamlayamadan eliyle Umay'ın çenesini öyle bir sıkmıştı ki acıyla cümlesini tamamlayamadı.

"Sakın! O cümleni sakın tamamlama! Hele ki sana olan aşkım yüzünden bunca yıl cehennem hayatı yaşamışken, sakın!" Umay duydukları yüzünden dona kalmıştı. Eminim ki Adem'in bu itirafını beklemiyordu. Adem kasılan bedeni ile avucunun içindeki çeneyi iyice sıkıp itikleyerek bıraktı. Kolumdan sert bir şekilde tutarak koridora çıkarıp dış kapıya doğru yürümeye başladı.

Ona karşı koymuyordum. Eminim ki canı benimkinden daha çok yanıyordu. Umay'ın söyledikleri yüzünden gözlerim dolmuştu fakat kendimi salmamam gerekiyordu. Böyle biri olarak bilinmeyi haketmemiştim. Tamam belki hak ettiğim bazı şeyler olabilirdi fakat kötü kadın, asla! Ben Cesur'u onun elinden almayı istememiştim.

Sonunda dışarı çıkıp sahile doğru hızlı adımlarla yürüyen Adem'e mecburen ayak uydurmaya çalışıyordum fakat sürüklenmekten başka bir şey olmuyordu.

"Abi az yavaşla yetişeceğim diye canım çıktı." Peşinden sürüklediğini yeni farkediyordu.

"Ben özür dilerim." diyerek tuttuğu kolumu bırakıp gecenin bir yarısında kapkaranlık görünen denizin dalgalarına döndü. "Umay'ın söylediklerini aldırma. Hala küçük bir çocuk. Gözü Cesur'dan başkasını görmediği için aptal gibi davranıyor ama aslında çok olgun, sevimli ve akıllı biridir."

"Biliyorum aslında önemli değil. Sadece senin canını yaktığı için kötü oldum. Abi sen az önce farkında değilsin ama aşkını itiraf ettin." diyerek gülmeye başladım.

"Siktirrr!" Avucunu alnına vurarak küfür etmeye başladı. Bu hali o kadar sevimli görünüyordu ki gecenin en iyi tarafı sanırım buydu. Arka cebimdeki telefonumun titreşimini hissettiğimde cebimden çıkarıp ekrana baktım.

"Yağız arıyor."

"Kesin öğrendi ama beni aramak yerine seni neden arasın ki?" Elimi yeşil simgeye götürerek "Sakin olur musun? Partide değiliz o yüzden arıyordur."

"Efendim?"

"Neredesin sen?" Adem'in sessizce küfrederek kuma tekme savurmasına mı yoksa telefonun ucundaki adamın hesap sormasına mı gülsem bilemedim.

SİYAHA BOYANMIŞ - AYISITWhere stories live. Discover now