32.BÖLÜM-GÜZEL HİSSETTİRİYORMUŞ.

3.2K 175 7
                                    

"Peri?"

"Aisha, yalvarırım sessiz ol. Seni duymasın." Ayağa kalkmaya çalıştım fakat bedenimdeki uyuşma buna engel oluyordu. Kendimi biraz zorlayıp ayaklarımı yataktan sarkıtarak ayağa kalktım fakat dengemi sağlayamadığım için dizlerimin üstüne sertçe düştüm.

"Ben yapamıyorum."

Ayağa kalkmaya çalışırken koridorda ayak sesleri yankılanmaya başladı. Zaman kendini tekrarlıyordu. Tek fark nedenini bilmediğim bir şekilde tepki veremiyordum fakat Peri'nin korktuğu her halinden belliydi.

Kapı gürültülü bir şekilde açılırken bakışlarımı Peri'den çekip içeri giren kişiye verdim. Oydu. Yine aynı yerde, aynı kabusun içindeydik.

"Hayır, yine kabus görüyorum." Gözlerimi uyanmak için sıkıca yumdum. Birazdan Yağız gelecek ve beni kurtaracaktı.

"Senin kabusun benim gerçeğim." Cesur kulağıma fısıldayıp beni kucağına aldı ve yatağa dikkatlice bıraktı.

"Ne yaptın bana! Neden böyleyim?" Cesur yatağın yanına dizinden destek alarak çömeldi. Elini saçlarımın arasında gezdirirken gülümsedi.

"Merak etme. Sadece sakinleştirici yaptım. Dozundan dolayı bir süre böyle halsiz hissedeceksin." Bu yüzden ellerimi bağlamamıştı. Bedenim kaçamayacak kadar uyuşmuş olacağı için.

"Ona ne yaptın? Hani aynı şeyleri yapmazdın!" Sesimi olabildiğince sert tutsam da sakinleştirici yüzünden pek de etkili olmuyordu.

"Hakettiği şeyi yaptım. O bunu hak etti!" Tekrar sinirlenmeye başladığında o gün aklıma geldi. 'Sinirlenirse zarar verir. Sakin olursa kaçabiliriz.'

Peri'nin yanına doğru gideceği sırada "Ben de mi hak etmiştim? Peki bana neden onları yaptın?" dedim. Onu durdurmanın en kolay yolu konuşturmaktı.

"Hayır... Sana yaptığım şeyler yüzünden o kadar pişman oldum ki hele ki kendini oradan attığın zaman-" susmuştu. Diyecek çok şeyi olduğunu anlayabiliyordum ama doğru kelimeyi bulamıyor gibiydi. "Belki farklı bir şekilde tanışmış olsaydık biz olabilirdik ama ben seni de annem gibi kaybedeceğim, beni sevmeyeceksin diye korktum ve onları yaptım."

"İşe yaradı mı peki?" Bu sorum ile nefes alışverişi hızlandı. Sakinleşmek için yine o gün ki gibi gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve verdi...

"Hayır ama ne olursa olsun, onun olmana izin vermeyeceğim. Şimdi bir yere ayrılma, gerçi ayağa bile kalkamıyorsun. Sana yiyecek bir şeyler getireceğim." Başıma kondurduğu öpücüğü ile başımı çektim. Odadan çıktıktan sonra Peri'ye baktığımda gözünden süzülen yaş ile canının ne kadar çok acıdığını hissettim.

"Özür dilerim."

"Neden sen diliyorsun ki? Suç benim. O görüntüleri ilk başta size verseydim şimdi burada olmazdık." Ağzından bir hıçkırık kaçtı. Onun en son ailesinin yanına yurt dışına gittiğini öğrenmiştim. Kurtulduğu için sevinirken şimdi karşımda kanlar içinde oluşu suçlu hissetmeme neden oluyordu.

"Seni kurtaracağım merak etme. Artık sana dokunamayacak." Cesur elinde tepsi ile içeri girdiğinde bir süre öylece baktı. Sonra gülümseyerek başını iki yana sallayarak yatağın kenarına oturdu.

"Hatırlıyor musun sana ilk kahvaltı getirdiğim zamanı?" Sorusundansa şu an elindeki tepsi ile ilgileniyorum. Kahvaltı tek kişilikti ve eminim ki Peri'ye hiç yemek vermiyordu.

"Peri'ye yedir ilk." Anlamayan gözlerle bana baktığında bitkin bir şekilde soludum. "Ona yemek vermediğinden adım kadar eminim. O yemeden yemeyeceğim."

SİYAHA BOYANMIŞ - AYISITWhere stories live. Discover now