Ep.29 "Gözleri sana benzeyen bir kızımız olsun.."

3.7K 133 27
                                    

🤗

1 buçuk ay sonra

Bahar'dan

Salonda, heyecanla sehpanın üstündeki çubuğa bakıyordum. İki dakika bir türlü geçmek bilmemişti. Bir kaç gündür şüpheleniyordum ama emin olmak için test yapmaya karar verdim. Ben heyecanla çubuğun üzerinde beliren kırmızı çizgiye bakarken umutla ikincisinin de belirmesini bekliyordum. Tam yüzümü düşürecektim ki ikinci kırmızı çizgi çıkıverdi ortaya. Şaşkınca gözlerimi açıp elime aldım testi. Bir süre elimdeki gebelik testine bakakaldım. Görüşüm bulanıklaşınca gözlerimin dolduğunu anladım. Elimi ağzıma götürüp şaşkınlık ve mutlulukla kalakaldım. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamışken elimi karnımın üstüne getirdim.

"Hoşgeldin bebeğim.."

Salonda bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordum. Yavuz'a nasıl söyleyeceğim diye düşünüyordum. Yarın doğum günüydü. En iyisi yarın söylemek. Elimi karnıma getirip okşadım.

"Babaya doğum günü hediyesi mi geldin sen meleğim?"

Yüzümdeki gülümseme büyüdü. Sonra birden düşünmeye başladım. Yavuz ne tepki verecek acaba? Yani bu konuları hiç konuşmamıştık. Çocuk isteyip istemediğini bilmiyordum ya da erken mi oldu derdi acaba? Ama Yavuz çocukları çok seviyor niye istemesin ki? Tekrar gülümsedim. Elim karnımın üstünde hala ayakta beklerken çalan kapıyla irkildim. Yavuz geldi. Şimdi sakin olup bir şey belli etmemeliyim. Yarına kadar nasıl sabredeceğim bakalım. Önce ellerimi karnımdan çekmeliyim galiba.

Gülerek saçlarımı düzeltip kapıyı açmaya gittim. Yavuz beni görünce gülerek dudaklarıma öpücük kondurup içeri geçti. Bir aydır hiçbir şey değişmemişti. İlk günkü gibiydi birbirimize olan tutkumuz. E bu yoğun çalışmaların sonucu da karnımdaydı işte. Ben aklıma gelene gülerken, Yavuz kanepeye oturmuş bana bakıyordu.

"Ne oldu güzelim, neye gülüyorsun?"

Kendimi toparlayıp Yavuz'un yanına gittim. Kollarını açınca sokulup göğsüne başımı koydum.

"Hiiç"

"Hiiç?"

Biraz düşünüp aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

"Şey yani geçen gün Sinan'ın yaptığı geldi de aklıma, ona güldüm."

Yavuz da gülerek sıkıca sarıldı.

"Hiç hatırlatma hala sinirliyim ona. Ben boşuna demiyorum bizim Sinan delinin tekidir diye."

Ben de Yavuz'un dediğine gülerek iyice yerleştim göğsüne.

Geçen akşam bizde yemek yerken, Sinan Leyla'ya artık evlenelim deyince Leyla olmaz daha vakit var demişti. Sinan buna bozulup akşam boyu surat asmıştı. Ertesi gün Sinan'ın yaralandığı, durumunun kötü olduğu haberi gelmişti. Hepimiz çok telaşlanmıştık ama en çok Yavuz ve Leyla. Hatta her zaman soğukkanlı olan Leyla yıkılmıştı resmen. Telaşla hastaneye gidince bir köşede ağlamaktan şişmiş gözleriyle sinir krizi geçirmenin eşiğine gelmişti. Kimseden Sinan'la ilgili haber alamamış, delirmişti. Ben onu sakinleştirip durumu öğrenmeye gidecekken biri gelip Leyla'yı Sinan'ın olduğu odaya götüreceğini söylemişti. Hepimiz odanın önüne toplanmıştık, Leyla içeri girmişti. Yavuz da perişan olmuştu ama dik durmaya çalışıyordu. Leyla içeri girip Sinan'ın yanına yatağına oturmuş, bitkin haldeki Sinan'la konuşuyordu. Biz de odanın duvarındaki camdan onları izliyorduk. Sinan'ın durumunda bir tuhaflık vardı ama o sırada buna kafa yoramadım. Konuşulanları da duyuyorduk.

"Sinan canım iyi olacaksın tamam mı? Bana bak beni bırakıp gidemezsin!"

"Leylam.. özür dilerim ama benim zamanım geldi. Gidiyorum ben."

Mavinin SiyahıWhere stories live. Discover now