Ep.79 "Sen büyüyünce sakın babana benzeme, annene benze"

2.1K 92 37
                                    


Yavuz'dan

Araçlara binip hızla yola koyulduk. Sadece Eylem değil, Keşanlı da çok gergindi. Gittiğimiz operasyon ne olursa olsun biz hep elimizden gelenin en iyisini yapıp, masum canları kurtarmak için uğraşıyorduk. Söz konusu sevdiğimiz birinin canı olunca, gerilmemek elde değildi. Lakin ne olursa olsun sakin kalıp, sağduyulu şekilde halletmemiz gerekiyordu her şeyi. Başka türlü kimseye faydamız olmazdı.

Başımı çevirip Keşanlı'ya baktım. Elimi bacağına getirip sıkınca başını bana çevirdi.

"Oğlum sakin ol biraz. Böyle faydandan çok zararın dokunacak Aslı'ya."

Keşanlı dişlerini sıkıp kafa salladı.

"Yok komutanım iyiyim ben, merak etmeyin."

Ben de kafa sallayıp önüme döndüm. Avcı da Eylem'in yanında, ona destek olmaya çalışıyordu. Kaşlarımı çatıp baktım. Bunlarda da var bir şeyler ya, dur bakalım.



Bahar'dan

"Gülümser, amcasının kelebeği, senin bu baban var ya çok yaramaz adam. Hayır bir de bana der zevzek diye. Sen büyüyünce sakın babana benzeme. Annene benze."

Sinan Gülümser'i kucağına yatırmış nasihat veriyordu. Gülümser de ellerini ağzına getirmiş, gözlerini açmış bakıyordu Sinan'a. Sonra birden elini indirip hafifçe gülümsedi. Sinan anında gülmeye başladı. Gülümser'i tutup yukarı kaldırdı.

"Valla hoşuna gitti bak. Nasıl da gülüyor."

"Sinan zorlama kendini, yaran kanayacak."

"Merak etme doktor, kanarsa da bakıverirsin."

Gülüp başımı yana çevirdim. Sonra birden aklıma Sinan'ın Yavuz evde hazırlık yaparken beni hastanede tutmak için hasta numarası yaptığı zaman geldi.

"Sen hasta numarası yaparken bile kendini yerden yere atmıştın. Şimdi gerçekten hastasın ama maşallah gıkın çıkmıyor."

Sinan gülerek başını Leyla'ya çevirdi. Leyla da gülümseyerek bakıyordu.

"Aslında Sinan hastayken tam bir çekilmez olur. Mızmızlanır, felaket tellalı gibi, kesin çok hastayım, kesin öleceğim ben diye ayağa kaldırır ortalığı ama bu sefer ben telaşlandıkça o iyiyim diyip sakinleştirdi beni."

Sinan şefkatle gülümserken birden yine muzırca bakmaya başladı.

"Bir seferlik bir şeydi o Leyla hanım. Bundan sonra hastalandığım zaman yine eski Sinan'ı göreceksiniz. Kurtuldum diye heveslenmeyiniz boşuna."

"Kurtulmak isteyen kim?"

Sinan gülerek eline uzandı Leyla'nın. Gülümseyerek baktılar birbirlerine. Leyla çok telaş yapınca Sinan naz yapmaya kıyamadı belli ki. Ey aşk, sen ne güzel şeysin. Ben de tebessümle ikisine bakarken, Nazlı'nın sesiyle ona döndük bu sefer.

"Ee, karnınız acıkmadı mı sizin ya? Leyla, sen yedin mi sabahtan beri bir şeyler?"

"Yedim yedim. Kahvaltı yapmıştık Sinan'la."

"Olsun, bak saat kaç oldu, acıkmışsınızdır. Hem Sinan yaralı. Yemesi lazım şimdi ki çabuk iyileşsin."

"Nazlı haklı. Hadi yiyin bir şeyler."

Leyla oturduğu yerden kalkıp yemekleri çıkaran Nazlı'nın yanına geldi.

"Sen de neler yapmışsın Bahar. Eline sağlık da niye zahmet ettin bu kadar?"

"Aşk olsun ne zahmeti. Sinan'ın sevdiği börekten de yaptım. Hastene yemekleri de fena değildir ama yine de benim yemeklerimden yiyin diye getirdim."

Mavinin SiyahıWhere stories live. Discover now