2.0

8.5K 584 405
                                    


"Ne vardı bu kadar içecek?"

"Sadece eğleniyorduk, Kook. Sinirleneceğin bir neden göremiyorum."

Ben görebiliyorum, hemde bu kafayla.

Resmen sokağın ortasında - kucağındaydım, daha sonra tartışabilirdik - dikiliyorduk ve Jungkook arabayı artık ne kadar hızlı sürdüyse, o telefon konuşmasından sadece dört dakika sonra, önümüzde durdurmuştu.

İnişinden bahsetmiyordum bile, Tanrım.

Hulk gibiydi, yeşile dönse şaşırmazdım.

"Güneşin doğmasına bir saat kalana kadar eğleniyorsunuz," Sinirle nefesini verdiği duymuştum fakat şu an arka koltukta kendi hayal dünyamla uğraşıyordum; maalesef uçma serüvenim Jimin'in beni arka koltuğa koymasıyla - fırlatmasıyla - son bulmuştu. "Ve Chaeyoung sarhoş oluyor?"

"Jungkookie," Jimin'in Jungkook'un omzuna hafifçe vurup güldüğünü gördüm fakat Jungkook eğleniyor gibi durmuyordu. "Sakin ol, benimleydi. Bana güvenmiyor musun?"

Benimleydi...

Ağır ol, az sonra ikinizin de üstüne kusacağım.

"Sorun bu değil, abi... Ah, cidden."

"Sorun ne o zaman?" Tanrım, sesleri mi yükseliyordu, bana mı öyle geliyordu? "Chaeyoung'la ilgili bir durum olduğunda saldırmaya hazırsın, açıklar mısın artık bana? Neler olduğunu? Canın neye bu kadar sıkıldı anlayamıyorum!"

Oh, içki yüzünden çoktan sızmış olmayı dilerdim fakat şans bir kez daha yüzüme gülmemişti.

Konuşmak ve onları susturmak istiyordum fakat her an içlerinden biri boğazıma yapışabilirdi. Bu yüzden sessizce arka koltuğa sinmiş bir şekilde onları izlemek daha mantıklı geliyordu.

"Canım sıkılıyor, çünkü bu saate kadar düşüncesiz bir şekilde eğlenmeniz saçma! Ne gereği var ki? Eve dönmek çok mu zor geld..."

"Bizim bu saate kadar eğlenmemiz canını neden sıkıyor ki bu kadar, Jungkook?" Aman Tanrım, konuşan ben miydim? "Sonuçta sen de, kız arkadaşınla gece gece eğlenmedin mi?"

Biri beni tokatlayabilir miydi?

Kesinlikle amacım konuşmaya dahil olmak değildi fakat çenem neden susmuyordu?

Jungkook'un gözleri arabaya bindiğimden beri ilk kez benimle buluştuğunda gözlerimin yandığını hissedebiliyordum fakat umurumda olmadı.

Kırılmıştım, kaçıncı kez?

Bana haber bile vermeyi düşünmemişti. Değerim bu muydu?

Aptal bir toplantıya gelmeme sebebinin sadece bir kız olduğunu Jimin'den öğrenmek istemiyordum. Bu koymuştu işte.

Araba aniden durduğunda öne doğru kaydım fakat koltuğa tutunarak kendimi sabitlemeyi başarabildim.

Çok ani bir şekilde frene basmıştı, çarpışan araba mı oynuyorduk? Derdi neydi?

"Chaeyoung'u yurduna bırakmayacak mıydık?" Jimin uzun bir sessizlikten sonra konuştuğunda sesimi çıkarmadan ikisini izlemeye devam ettim.

Tiyatrodaydım sanki.

İki saniye sonra durduğumuz yerin aslında onların yurdu olduğunu idrak edebildim.

Jungkook'un buz gibi sesini duymadan önce bakışları dikiz aynasından bana çevrildi.

red | jungkook • roséWhere stories live. Discover now