3

3.8K 365 328
                                    

Don't be afraid to be yourself.
(Kendin olmaktan korkma.)

~

"Abi bak orası güç okulu yani fiziksel anlamda. Abi oraya bir kez gidersen bir daha çıkamazsın. Kötü anlamda değil ama. Birçok kız ve erkek sürekli kaslarını çalıştırıyor, sonra da dövüş sanatlarında ders alıyorlar. Onlar çok iyi birer dövüşçü."

Kız kardeşim Jennie'yi can kulağıyla dinliyordum çünkü burası ile ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum. Ah küçük bir bilgilendirme yapayım. Artık bende uzundum. Benimle konuşan ruhum uyumam gerektiğini söylemişti ve odadan herkes çıktığında uyumuştum. Uyandığımda ise boyum en az 3.50 metreydi.

"Bu okul ise büyücülerin okulu ama buraya girmemeni tavsiye ederim. Çünkü biz Tanrılar genellikle Büyücü Tanrıça (Tanrıça'nın adı Kirke) ile pek iyi anlaşamayız. Çünkü her zaman başa geçmek istediği için büyü yaparak bu okulu kurdu sonra da kendisi gibileri topladı. Asıl sorun bu okulda okumayanlar çünkü bu okula girdiğinde bir sürü ölümcül tuzakla karşılaşırlar.

Aslında bu Büyücü Tanrıça'nın tek dostu var o da Hata ve Günah Tanrıçası (Tanrıça'nın adı Ate). Bu ikisini genellikle hiçbir Tanrı ve Tanrıça sevmez.

Ama Büyücü Tanrıça'nın oğlu öyle değil. Onun adı Tanrı Agust (Tanrı Agust diye biri yok Yoongi olarak düşünebilirsiz.). O da büyü yapıyor annesinin soyundan olduğu için fakat annesinden daha güçlü olduğundan dışa karşı olan bütün kötü büyüleri yasakladı ve bu da çevrede saygı ve itibar en önemlisi sevgi kazanmasını sağladı.

Evet o iyi biri ama çok soğuk davranıyor. Onu tanımıyorum belki de tanımadığım için öyle olduğunu düşünüyorum ama herkes onun soğuk bir yapısı olduğundan söz ediyor."

Jennie'nin anlattığı bilgiler bir süre sonra çok geldiği için not defterime not almaya başlamıştım.

"Bak şu sağdaki mavi şato Tanrı Poseidon'a (Namjoon) ait. Poseidon gerçekten de çok iyi ve sıcak kanlı bir Tanrı'dır. Herkesle kolay anlaşır ve kendini sevdirir.

Hem de çok yetenekli bir Tanrı. Bütün gezegendeki suları daha doğrusu denizleri ve okyanusları yönetiyor. Hatta bir miktar deniz suyu alıp burada büyük bir dere bile oluşturdu. Deniz suyu o kadar harika ki etrafında rengarenk çiçekler açtırdı."

Bu Tanrı'yı da not defterime geçirmiştim. Gerçekten çok fazla Tanrı ve Tanrıça var hepsini nasıl öğreneceğim.

"Anlatıyorum ya abi."

"Yah zihnimi okumaktan vazgeç."

"Ama çok eğlenceli."

Göz devirip devam etmesi için elimle işaret verdim.

"Şu karşıdaki şatonun başında kırmızı artı var gördün mü? Orası Sağlık ve Hekimlik Tanrısı (Tanrı'nın adı Akslepios) ve Sağlık Tanrıça'sının (Tanrıça'nın adı Hyegieia) olduğu bina.

Aslında Tanrı (Seokjin) normal olarak erkek ama Tanrıça'da (Jimin) erkek. Ona Tanrıça dememizin sebebi bir Tanrıça kadar güzel olmasından kaynaklanıyor. Gören herkesin onun büyüsüne kapıldığı söylenir."

Bu bilgileri de not defterime geçirip tekrar kız kardeşime döndüm. Hevesli hevesli anlatması hoşuma gitmişti ve kendimi yanağını sıkmaktan alıkoyamamıştım.

Bana sımsıcak gülümsemişti ve yanağıma bir buse kondurup koşarak ilerlemişti. Ben de ona uyup peşinde biraz koşmuştum. Durduğunda karşımızda gülen suratlı bir şato beklemiyordum desem yalan olur.

"Ah~ abi burası da Neşe Tanrısı'nın (Tanrı'nın adı Risus) şatosu. O gerçekten harika bir Tanrı. Kim üzgün olursa yanına gidiyor ve anında gülümsetebiliyordu. Sadece gülümsemesi bile olduğu ortamdaki herkesin gülümsemesini sağlıyordu.

Risus'u (Hoseok) yakında görürsün zaten illaki. Her zaman her yeri gezer. Üzgün biri olduğunda hisseder ve anında yanına gider."

Bu notları gülümseyerek almıştım. Gerçekten adını söylemek bile gülümsetiyordu.

Hemen yanında ise daha da heybetli ve büyük bir şato vardı. Fazla büyük.

"Burası da Savaş Tanrısı'nın (Tanrı'nın adı Ares) şatosu. Oğlu ile birlikte kalıyor. O da bir Tanrı. O Kuvvet Tanrısı (Herakles) ki Ares oğluyla katıldığı hiçbir savaşı kaybetmedi.

Abi sana bir hatırlatma yapmam gerekecek. Herakles (Jungkook) seni seviyor. Sende onu seviyordun ama unuttun. Sen Zaman Kuyusuna düştüğünde o da peşinden gelmek istedi ama babası izin vermediği için daha doğrusu Zaman Kuyusunun ağzı mühürlendiği için gelemedi.

Kısa süreli de olsa, dünyaya senin yanına sürekli uğradı. Ama sen her gittiği zaman unuttun onu ve yanına her geldiğinde tekrar hatırlattı kendini sana. Abi şey... Şu anda sanırım arkanda duran kişi de o..."

~

Centuries-Old Loneliness 'TAEKOOK'Where stories live. Discover now