23

1.2K 115 134
                                    

But there's a side to you that I never knew, never knew.
(Ama asla bilmediğim bir yanın var, asla bilmediğim.)

~

Eveet. Anlık vücuduma dolan adrenalin ve heyecan nefes almamı keserken aynı zamanda Jungkook' a salyalarımı akıtarak bakıyordum. Adam resmen üç katımdı ve bir kol kası kafamdan büyüktü. Plus olarak spor ve havuza atladığı için o yarı çıplak vücudundan sular süzülüyordu. Hani "Tanrı gibi görünüyor!" Diye bir tabir vardır ya. Ben ona söyleyecek söz bile bulamıyordum. Çünkü bambaşka bir şeydi. Kelimelerimin yetmeyeceği kadar güzel ve yakışıklı.

Hızlı adımlarla sarayda ilerliyor ve beni de kucağında götürüyordu ve rahatlığım su götürmez bir gerçekti. Dudaklarımı yaladım ve başımı yana eğerek kulak memesini dudaklarım arasına hapsettim. Sanki bu anı bekliyor gibi adımları ve nefesi(sanki daha fazla hızlanabilirmiş gibi) hızlanmıştı.

Tekme atarak en üst katın odasının kapısını açtığında kapıyı kapatma gereksinimi duymadan beni narince yatağa bırakmıştı. Bacaklarımı ayırdığında tişörtünü çıkaracak sanarken bacaklarımın arasındaki boşluğa oturdu ve beni izlemeye başladı. Her bir zerremi aklına kazır gibi izledi beni. Kıyafetlerim varken ilk defa bu kadar çıplak hissetmiştim kendimi ve bu çılgınca hoşuma gitmişti.

Onun yaptığı gibi onu izlemeye başladığımda güzel vücudu her an daha da güzel geliyordu gözüme. Dizlerinde biten siyah şortu, altında görünen boxer' ı. Şortu bacak kaslarından dolayı vücuduna ikinci bir deri gibi yapışmıştı ve şortun iplerini bağlamamıştı. Deli etmek için uğraşıyordu.

Bakışlarım biraz daha yukarıya çıkarken v şekli vücut kaslarına baktım. Sonra biraz daha yukarısına. Karnında tam sekiz tane kas vardı. İrislerim biraz daha yukarıya yol alırken göğüs kasları ilişti bu sefer gözüme. Gerçekten ne çok aşırı kabaydı ne de küçüktü. Göğüs uçları şehvet ve hazdan dikleşmiş bekliyorlardı. Kol kasları gerçekten büyüktü. Bu konu hakkında çıtım çıkmazdı.

O sıradan kesinlikle değildi. Ama mükemmel demek bile ona az geliyordu. O bir başyapıttı ve sonrasında ondan bir daha gelmeyecekti. Ben onun kesinlikle ilk olarak dış görüntüsüne vurulmamıştım evet ama bu dış görüntüsüne vurulduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Hemde her görüşümde.

Vücudunda dolanan bakışlarım sonunda yüzüne döndüğünde istemsiz gülümsemeye başlamıştım çünkü o da yüzüme bakıyordu. Biraz yaramazlığın bir sorun çıkartacağını düşünmüyordum.

Bakışları dudaklarımdayken dilimi yavaşça üst dudağımın üzerinde gezdirdikten sonra alt dudağımı da aynı şekilde takip etmişti.

Nefes alış verişleri hızlanırken üzerime hızla öpmek için eğilirken omuzlarından tutup durdurdum. Ne yaptığımı anlamaya çalışır şekilde dururken ben kalp krizi geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. Resmen şu an üzerimde şınav çekermiş gibi duruyordu.

"Jungkook yatağa oturup yaslanabilir misin?"

Sesimi oldukça masum tutmaya çalışmıştım. Kaşlarını kaldırıp indirdikten sonra dudaklarını ısırıp dediğimi yapmıştı. Ona gülümseyerek bakarken bir anda tişörtümü fırlatıp atmam ile gözleri büyüdü. Altımdaki pantolonu da çıkarıp fırlattıktan sona üzerine doğru emekleyip kucağına oturdum.

Dudaklarına yapışmam ile elleri direk kalçamı bularak okşamaya ve arada bir sıkıp bırakmaya başlamıştı. Derince inleyip tam penisinin üzerine oturduğumda ise bu sefer ondan derin bir inleme kazanmıştım.

-M-

Kalçamı hareket ettirmeye başladığımda elleri ile hareketlerime yön veriyordu. Dudakları o kadar güzeldi ki bırakmak istemiyordum. Bırakırsam ölürüm diyordum kendi kendime. Onun dudaklarında yaşam vardı ve ben şu an yaşadığımı hissediyordum.

Yavaşça dudaklarından ayrıldım. Bacaklarında geriye doğru hareket ederken bana memnun bir gülümseme ile bakıyordu. En sonunda bacaklarının arasına oturduğumda derin bir nefes verdim ve şortuyla boxer' ını aynı anda çıkardım. Evet ilk defa ilişkiye giriyordum heyecanlıydım ama değişiktir ki hiç utanmıyordum.

Elimle penisini kavradığımda bana derin gözlerle bakıyordu. Birkaç kez penisini elimde çekiştirdim. Gözlerine bakarak penisini ağzıma aldığımda ise tüm iradesini kaybetmiş gibi başını sert bir şekilde arkaya atmıştı. Daha sonra kendini zorlayarak bana bakmaya başlamıştı.

Ağzımın içindeki penis hatrı sayılır bir büyüklüğe sahipti. Tamam benimki de küçük değildi. Ama bu gerçekten büyüktü. Gerçekten.

Beni zorlamamak için ellerini asla başıma bastırmıyordu. Ki beni zorlamamak için kendini zorluyordu. Ona tapacaktım. Kalbine ayrı kendine ayrı tapacaktım.

Dudaklarımın arasından sesli bir şekilde çıkardığım penisi tekrar dudaklarıma çarpmıştı. Bu sefer yüksek sesle inleyerek başını arkaya atmıştı. Artık bende hazırdım. Ki Jungkook dünden hazırdı. Yavaşça boxer' ımı çıkardım ve yatakta üzerine doğru adımladım.

Bacakları açık bir şekilde oturarak bana bakıyordu. Ellerimi omuzlarına koydum ve yavaşça eğildim. Dudaklarını seslice öperken bir anda penisine oturmamla ikimizde yüksek sesle inlemiştik ama dudaklarımız arasına milimlik bile olsa mesafe girmemişti.

Üzerinde hızlıca zıplarken acı hissetmiyordum. Aksine direk zevk almaya başlamıştım. Ve bu hissi oldukça çok sevmiştim. Üzerinde zıplarken ellerini kalça yanaklarıma koymuştu. Arada okşuyor arada da şaplak atıyordu. Sürekli inliyorduk ama öpüşüyorduk da. Ben zıplarken Jungkook da beni kendine sert bir şekilde bastırdığında ilk kez dudaklarımız ayrılmıştı. Başım arkaya düşmüş ve resmen çığlık atmıştım. Tanrım... ahh o nokta.

Jungkook hızla yerlerimizi değiştirip beni yatağa yatırdı ve giriş çıkışlarını hızlandırırken başını boynuma gömüp oradaki deriyi emiyor, ısırıyor, kendine ait izler bırakıyordu. Bense aldığım iki taraflı zevk yüzünden bayılacak gibi hissederken başını boynuma daha çok bastırıyordum.

Ahh bu harika bir duyguydu. Ve her seferinde o zevkin doruklarında hissettiren noktama baskı uygulaması çıldırmamı sağlıyordu. Bu sebeptir ki her girişinde o boğukça inlerken ben çığlık atıyordum.

Beynim resmen lapa olmuştu. Zaten küçük bir şeydi artık o da kullanılamaz hale gelmişti. Başına bastırdığım ellerimle Jungkook' un başını kaldırdım ve dudaklarına yapıştım. O kadarcık kısa sürede hasret kalmıştım dudaklarına. Sizi de biri o kadar güzel öpse sizde hasret kalırdınız.

"Sana tapıyorum Kim Taehyung. Sana tapıyorum. Neden bu kadar mükemmel olmak zorundasın ki? Yanında sönük kalıyorum Tanrım."

Jungkook kesik nefesleri arasında konuşurken bende konuşacak nefes bile yoktu. Tüm hayati fonksiyonlarım Jungkook ile bağlantılıydı şu an. Ve anladığınız üzere o da yoğun işler üzerinde çalışıyordu.

Birkaç sert giriş yaptıktan sonra içime boşalması ile derin derin nefesler almaya başlamıştık. Ben de Jungkook boşaldıktan hemen sonra boşalmıştım. Hayatımda yaşadığım en özel an diyebilirdim kesinlikle. Ki daha önce de söyledim hayatım zaten Jungkook' tu.

Ellerimi saçlarına koydum okşarken aynı zamanda şarkı mırıldanıyordum. İkimizde yorgunduk ve üzerimizin ne halde olduğu umurumuzda bile değildi açıkçası. Şu an tek ihtiyacımız hala birleşikken uyumaktı. Evet içimden çıkmadığı doğruydu. Ve yine evet bir süre oturamayacaktım sanırım. Çünkü her ne kadar zorlamak istemese de penisi büyüktü ve yeterince azmış ve kudurmuş olduğu için bazen sert giriş çıkışlar yapmıştı. Her neyse ben ona daha sonra çektirirdim sonuçta.

~

Eveeeet gecenin bir yarısı yine bir bölüm fişeqledim. Saat 5.22 :( benim uykum var ama yaza kadar kitaplarımı bitirmem gerekiyor o yüzden tempomu arttırdım. Normalde son paylaştığım kitaba da yeni bölüm gelecekti ama biraz daha uyumazsam bayılacağım. Kendinize iyi bakın. Sizi çok seviyorum. 🧡🧡

Centuries-Old Loneliness 'TAEKOOK'Where stories live. Discover now