hicran 24

25 11 38
                                    

Ve Hicran yine hastaneye yatmıştı.

Doktor bu sefer tedavinin daha ağır olacağını dolayısıyla Hicran'ı haliyle bizi zor günlerin beklediğini söylemişti.

Ben yine her zaman olduğu gibi okul çıkışı hastaneye gidip Hicran'a dersleri anlatıyordum. Ta ki doktor beni yanına çağırıp "bak delikanlı bu yaptıkların çok güzel ama artık Hicran'ın fazla yorulmaması lazım, onun için bu derslere bi süreliğine son ver " diyene kadar.

Ben de "ama o çok istiyor ve mutlu oluyor bu durumdan" dedigimde,beni Hicran'ın odasına götürdü ve Hicran uyuyordu. Biz ders yaptıktan sonra ben odadan çıkar çıkmaz uyuya kalıyormuş çünkü zaten hasta olan bedeni iyice yorgun düşüyordu.

Sonunda doktora hak verip dersleri anlatmaktan vazgeçmiştim her gün bana sorsa bile bi bahane bulup oyalıyordum kendimce.

Garip bi şekilde her geçen gün daha bi yorgunlaşıyor daha cansız bir hal alıyordu.
Resmen Hicran çiçeğim gözlerimin önünde soluyordu ve ben bir bardak su bile veremiyordum.

Aklım almıyordu bazı şeyleri.
Neden dünyada böyle hastalıklar vardı?
Neden insanlar hep bi hastalık yüzünden ölüyordu?
Neden bunca doktor ,hastane ,hemşire ,ilaçlar varken hala benim Hicran'ım için çözüm bulamıyorlardı?
Ve neden ben dururken burda Hicran'ım çekiyordu bu acıları ?

Hicran hastanede yatarken annem sürekli yemek gönderirdi Hicran ve annesi için.
Bir gün annem yine yemekleri hazırlamış tam evden çıkarken "bu kızla annesinin hiç akrabaları yok mu"dedi birden.

Bir an kaldım öylece verecek bi cevap yoktu çünkü onca zamandır tanıyorum ama hiç bahsetmediler ve hastanaye de gelen giden olmadı hiç. Sonra babam daha garip bi soru sordu.
"Kanser hastalığı çok masraflı bir hastalık bunlar masrafları nasıl karşılıyor o ilaçlar dünyanın parasi demişti ve ben iyice şaşırmıştım.

Ama haklıydı ikiside...

Kim ödüyordu bu hastane masraflarını,ilaçlar bu kadar pahalıyken nasıl yetişiyordu annesi bir emekli maaşıyla bütün bunlara?

Bu sorulara cevap bulmak için Hicran'ın annesiyle konuşmam lazımdı ama nasıl ?

Hiç bir şey olmamış gibi gittim hastaneye yine Hicran beni gorünce bütün bitkinliğine rağmen gülümsedi ve ben onun gülüşüyle aklımda ne varsa unutmuştum.

Onu ilk gördüğüm an geldi aklıma bir  anda sarı saçları deniz gözleri o eşsiz gülüşü beni benden almıştı şimdi hastaydı belki evet sarı saçları yoktu hatta yüzü de solgun göz altları mordu ama sadece benim için gülümsüyordu o muhteşem yıldızım...

Aşkın Her HaliWo Geschichten leben. Entdecke jetzt