13. Keşke yanında olabilsem

9.4K 907 519
                                    

🌑🌑🌑

"Jimin, nefret ettiğin çocuktan intikam almak için plan yapıyoruz ve seni geldiğimde çocukla sarmaş dolaş görüyorum. Bu nasıl bir seviye?"

Jin, Jimine kızarken yanlarında oturmuş onları izliyordum. Jungkook yanımdan ayrıldıktan sonra Yoonginin yanına gitmiş ve okuldan çıkmışlardı. Tabi bunları Jinden öğrenmiştim.

"Ya bak, çok ağladı tamam mı? Kapıyı açtığımda da çok kötüydü."

"Minnoş gönlü el vermemiş." dedim.

O sırada Namjoon yanımıza geldi ve oturdu. Derse falan girmemiştik. Boş boş kantinde oturuyorduk.

"Yoongi iyiymiş Jimin. Merak falan ediyorsan."

"Neden onu merak edeyim? Ben sadece onu öyle gördüğüm için sarıldım. Yoongi umrumda falan değil."

"Tabi tabi. O yüzden şaçlarına öpücük kondurdun değil mi?"

"Sen söylemesen öyle yaptığımın farkında bile değilim Jin. Anın şokuyla yapılmış bir şey."

"Jungkook bir dahaki dönem gidiyor. Onu göremeyeceğim."

Ağzımdan çıkan kelimelerle üçü de bana döndü.

"En azından aynı yerdeydik. Belki bugün görürüm, belki yarın gelir umudu vardı. Ama şimdi gidiyor. Onu hiç göremeyeceğim. Onu o kadar uzun görmezsem ölürüm ben."

"Taehyung, iyi misin? Sakin ol."

"Belki de hep orada kalır. Bir daha hiç gelmez. Jungkooku bir daha hiç göremeyeceğim."

Kollarımı masanın üstüne koydum ve kafamı da kollarımın üstüne yaslayıp ağlamaya başladım.

"Benimle dalga da geçse en azından konuşmaya başlamıştı."

Ağlamam şiddetlenirken Jin, saçımı okşamaya başladı.

"Beni sevmesi ve gitmemesi için yalvarmalı mıyım? İşe yarayacağını bilsem bir dakika bile düşünmem."

"Taehyung, ne olur ağlama."

Jimin de elini omzuma koydu.

"Jungkook giderse cidden dayanamam."

"Belki de böylesi daha iyidir Taehyung. Onu unutmaya çalış."

"Unutamam."

"Buna mecbursun Taehyung."

Kafamı kaldırıp Jimin ve Jinin ellerini kendimden uzaklaştırdım.

"Siz de anlamıyorsunuz beni."

Oturduğum yerden kalkıp yürümeye başladım.

"Taehyung nereye gidiyorsun?"

"Yurda gidiyorum."

Kantinden çıkıp, okulun çıkışına doğru yürümeye başladım. Kulağıma kulaklığımı taktım. Yolda yürürken deli gibi ağlıyordum.

Köprüden geçerken bir an duraksadım. Aşağıdan geçen arabaları izliyordum. Ne zaman buradan geçsem, kendimi aşağıya atma isteği beynime akın ediyordu.

Normalde kısa süre sonra aklımdan uçar giderdi ama bugün aklımda daha uzun süre dolanmıştı bu fikir. Köprünün demirlerine biraz daha yaklaştım. Biliyorum, o cesareti hiçbir zaman gösteremezdim.

Aşağıdan geçen arabaları izlerken telefonum çaldı. Kulaklığı çıkarıp, telefonu cevapladım ve kulağıma götürdüm.

"Alo."

no way | taekook Where stories live. Discover now