2.bölüm

23.8K 1.3K 53
                                    

1987 Haziran
Trabzon

Ahmet'in geleceğini haber alan köydeki kızlar  o gün meraktan eve doluşmuşlardı.

Hepsi gelinlik çağında olan kızlar Ayşe'nin kolundaki Trabzon burmasına baka dursun Ayşe saatleri sayıyor Ahmet yola çıkmış bugün yarın yanında olur diye hevesle bekliyordu.
Hiç görmediği adam ile nişanlanmış olsa da hayal kurmaktan da geri durmuyordu.
Büyük hayalleri yoktu Ayşe'nin köyde yaşayan o zamanın kızlarının kurduğu masumane hayallerden farkı yoktu.
Kocam beni saysın ,dövmesin başka kadınlara gitmesin yeterdi.
Aşkı ,sevdayı bilmezdi çoğu kız ..
Eski insanlara göre aşk sevda da herkesin gönlüne düşmez ,aşık olmak herkese nasip olmazdı.  
Nereden bilsin garipler kavuşamayınca aşk olduğunu ,sevdiğini alınca sevda olduğunu bilmiyorlardı.
Şanslı olanlar gittikleri sinemada ,evinde televizyon varsa aşkı orada görüyordu.
Birde sevdiğine kaçanlar ve kaçıranlar vardı .

Aşk Sürmeneli Ayşe içinde o zamanın kızlarından farklı bir anlam taşımıyordu.
Nereden bilecek garip Ayşe imkansızı sevecek gönlü ,bilemedi.

Ahmet'in ertesin gün gelişini duyunca  pır pır atan kalbinin sesini anasının "Ayşe kız  yine nere kayboldun!"
sesi böldü.
Genç kız koşarak anasının yanına  gidince tandırda ekmek çeken kadın kızına sinirle baktı.
"Senin Ahmet
gelmiş  amcasının evindeymiş . Akşama babanın yanında oğlana çok bakma . Edebini bil bir gör çık tamam mı ?"
Zavallı Ayşe beklemediği bu sözle başını eğdi.
Anası ne derse o olduğu için sustu.
Hem nerede görülmüş nişanlı ile bir odada görüşmek ,oğlanın eve girmesi ...
Yapanlara bile kötü bakan annesi hiç izin verir miydi , vermezdi ya !
Ayşe bunu nasıl umutmuştu ?

Akşama  Ahmet gelince genç kız başı önünde uzaktan bir hoşgeldin deyip mutfağa girdi.

İki gün kalan Ahmet'i ,Ayşe bir daha hiç görmedi .
Daha çok babası ile konuşan adamı uzaktan izleyen kız adamı seyrederken kalbinin yerinden çıkmaması için eliyle tuttu.

Ahmet gıyabında onu zorla nişanlıyan babasına çok kızgındı.
Hem kendisinin hemde yüzünü bile doğru dürüst görmediği kızın hayatını mahvedecekti.
Adam kendini bildi bileli babasının gavur dediği kıza deli gibi aşıktı.
O da Ahmet'i seviyor hatta çoğu zaman aynı evde kalıyorlardı.
Ahmet babasına yapma kıza yazık edersin ben Cristina'dan vazgeçmem dese de adı yaşadığı yerde Hacı olan adam yabancı gelini kabul etmeyip onu nikahına alırsa oğluna hakkını helal etmeyeceğini söylemişti.
Ahmet çaresiz babası ile daha kötü olmamak için görmeye geldiği sözde nişanlısına görevini yapıp bir an önce dönmenin peşindeydi.
Babası kabul etmese de adamın Allah katında da gönlünde de tek karısı Christina'ydı.
Ayşe ancak kız kardeşi Hatice evlenip gidince anasına babasına yoldaş olacak bir kız olurdu. Bu da daha onsekizine yeni basmış kıza yazık olacaktı ama Ahmet sırf kendini kurtarmak babasından kurtulmak için kendinden başka kimseyi düşünmedi.

Aradan geçen zamanla mevsim değişmiş Alamancıların izin zamanı gelmişti.
Ayşe ile Ahmet'in düğünü için gelen aile oturumu çıkmasa da kızı götürmeye kararlılardı.

Köyde yapılan kına gecesi düğünde de yan yana durmaktan başka bir şey yapmayan Ayşe ve Ahmet bir oda da baş başa kaldıklarında da farklı bir şey olmadı.
Adam yüz görümlüğü takıp duvağını açacağı kızın yüzüne bile bakmadı.
Ayşe'de inat etti kocası açmayacaksa al duvağı kendisi indirmeyecekti.
Ahmet umursamayıp arkasını dönüp yatınca Ayşe başında al duvağı ile sabah ezanına kadar öylece oturdu.
Genç kız başına geleceklerden , kaderinden habersiz o gece ilk kez çaresizlikten  ağladı .

Ertesi gün oturduğu yerde uyuya kalan kız gözlerini açtığında Ahmet'in yatağının boş olduğunu gördü.
Şimdi ne yapacağım diye düşünürken kapı çat diye açıldı.
Karşısında gördüğü kaynanası ile kız başını eğerken kadın kapıyı kapatıp kızın yanına  yaklaştı.
"Hala yatıyor musun hadi kalk kızları kahvaltıyı hazırlarken yardım et . Bakma öyle aval aval hadi ! Gelinlik dündü bitti . Burası baba evi değil benim evim benim !" Diye söylenerek giden kadının arkasından gözleri dolu dolu baktı.

Nasıl bir hayata nasıl bir eve düştüğünü bilmeyen kız kaderine ağladı .
İlk günden kocası olacak adamın gidişine mi ağlasın yoksa kaynanası olacak kadının tavrına mı gözyaşları döksün bilemedi.

Kahvaltı sofrasını kuran görümceleri Hatice ve Halide'ye sessizce yardım eden kız masa hazır olunca ne yapacağını şaşırdı.
Ortada görünmeyen kocasını kime soracağını bile bilmeyen Ayşe çaresizlikle mutfakta bir o yana bir bu yana giderken Ahmet'in arkasından gelişi ile gözlerini kocaman açıp adama bakakaldı.
Ahmet ise ilk kez adam akıllı gördüğü kızın yüzü ile başını iki yana salladı.
Babası bu kızı alarak hiç iyi yapmamıştı.
Kız çok güzeldi ve Ahmet başında durmayınca peşine düşecek çok adam olurdu.
Başını sağ sola sallayıp kızın bembeyaz yüzüne ,ona tezat simsiyah uzun kirpiklerine ,kapkara gözlerine baktı.
"Niye burada duruyorsun git sende yemeğini ye ! " deyince Ayşe yutkundu.
Adama hiç bir şey demeden sessizce mutfaktan çıktı.
Salon kapısına gelince derin bir nefes aldı.
    Yer sofrasında yemek yiyen yeni  ailesinin fertlerine baktı.
Büyük görümcesi Halide yeni evlenmişti. Küçüğü ise onunla yaşıt daha bekardı.
Birde Ahmet'in bir ufağı Rıfat vardı .

Ayşe masaya bir kaç adım yaklaşınca Fadik hanımın sesi ile olduğu yerde dondu kaldı.
"Gelin kısmının kayınbaba ile aynı sofraya oturduğu nerede görülmüş !"
Dursun bey ,karşısındaki kızın biçare duruşuna bakıp elindeki çatalı bıraktı.
"Fadik anamın zamanının adetlerini yapma ! Annem rahmetli sana çektirdi diye sende kıza eziyet etme bir daha uyarmam !" Deyip Ayşe'ye baktı.
"Sende gel otur kızım sen benim gelinim değil kızımsın "deyip gülümsedi.
Ayşe sofraya oturunca olaylara hiç karışmayan Rıfat kıza bakıp bakışlarını hemen geri indirdi .  
Genç kız eline aldığı ekmeği tam ağzına atacakken kapının eşiğine valizini bırakan kocası ile yutkundu.
Fadik hanım hemen yerinden kalkıp Ahmet'in yanına gitti.
"Oğlum daha dönmemize var bu valizde nereden çıktı ?"
"Ben verdiğim sözü tuttum .İstediğiniz gibi müslüman Türk  bir kızla evlendim benden bu kadar . Bundan sonrasını siz halledersiniz . " deyince Dursun bey elindeki çatalı masaya sertçe vurdu.
"Otur oturduğun yerde nereye gideceksin !"
"Nereye gittiğimi biliyorsun zaten baba ! İstedin geldim evlendim benden daha fazlasını beklemeyin ." Deyip arkasına bile bakmadan kapıdan çıkıp gitti.
Fadik hanım oğlunun peşinden koştur koştur giderken Dursun bey sinirle masadan kalktı.
Halide ve Hatice'de annelerinin peşinden gidince Ayşe karşısında hiç bir şey olmamış gibi hala yemeğini yiyen kaynına baktı.
Genç adam kızın yüzüne bir saniye  bakıp hemen geri başını eğdi.
"Alış bunlara adın neydi ?"
Ayşe , Rıfat abi ."
"Alış ve karnını doyurmaya bak . Bundan sonrası senin için boğaz tokluğu ." Deyip başını sağ sola salladı.
Genç kız o an Rıfat' ın sözlerini anlamamıştı .
Zaman ise adamın ne demek istediğini ortaya çıkarmıştı.
Tam bir ay kendi memleketinde kalan kız anasını babasını görmeden bir sığıntı besleme gibi her işi yapıp boğaz tokluğuna yaşayıp gitti.

2018
Zeliha'nın gelişi ile geçmişin acı günlerine dalıp giden kadın telefonun sesi ile salona koşturdu.
"Alo "
"Anne neredesin sen kaçıncıya aradım ."
"Zeliha'yı yolcu etmiştim bahçede ayak üstü komşularla lafladım bir şey mi oldu ?"
"Babam hasretine dayanamıyormuş bilet aldık bugün ona da . Haber vermek istedik. " deyince kadının hüzünlü gözlerini neşe sardı.
Kocasının telefona gelişi ile daha da keyiflenen Ayşe duyduğu "Güzel yarim" sözü ile derin bir nefes aldı .
"Bugünümüze şükür " deyip kocası ile konuştu.

Bir Tutam Hasret Where stories live. Discover now