7.Bölüm

18.3K 1.3K 89
                                    

Kucağında Ayşe ile apartmanın merdivenlerinden acele inen Rıfat kızı nereye kime götüreceğini bilmiyordu.
Apartmanın otoparkına girince ,karşı komşuları fransız doktoru görmesi büyük bir şans oldu.
Birlikte büyüdükleri için adam yanına gelerek ne olduğunu sorunca Rıfat çekinerek anlattı.
Yaşlı kadının pek gönlü olmasa da genç doktor çocukluğu geçtiği adamı çalıştığı hastaneye götürmesini söyleyip yardım etti.

O gün kimse onlardan kimlik ya da oturum kartı istemedi .
Bir gece hastane de kalan kızın başında bekleyen adam sabırla kızın uyanmasını bekledi.
"Anne " diye sayıklayan Ayşe'ye yaklaşıp elini tutmak ben yanındayım demek istedi fakat kelimeleri kendisi için bile dile dökmedi.
Sustu !
Susmayan yeni yeni hissettiği kalbinin sesine inat derin bir sessizlikle kızın yüzünü izledi .  
Ertesi gün gözlerini açan Ayşe'nin kendisine dolu dolu gözlerle bakması ile adamın içi titredi.
"Rıfat abi biz nasıl hastaneye geldik ! Annem çok kızacak ! "Diye yerinde doğrulmaya çalışırken içeriye giren bir görevli hemşire ile kız başını eğdi.
Rıfat hemşireye selam verip çıkarken Ayşe dilini anlamadığı kızın kendisine konuşmasını boş gözlerle bakarak dinledi.

Hemşire ,Ayşe'nin serumunu çıkarırken Rıfat arkadaşına teşekkür için yanına gidecekken kapıda gördüğü polisler ile gerisin geriye kızın yanına döndü.
Odaya birden girince tedirgin olan Ayşe adamın yüzüne bakmadan pijamasını düzeltti.
"Bir şey mi oldu Rıfat abi ?"
"Sessiz ol belli ki iyileştin sen ! Al tut şu serumu elinde "
Rıfat kızın diğer eline,kendi elini uzattığı anda Ayşe ile göz göze gelip vazgeçti, kolundan tuttu.
Hızla hastanenin koridorlarında yürürken içinde yaşadığı korku yakalanmak ya da para cezası almak falan değildi.
Tek korkusu elini tutmaya bile cesaret edemeyeceği kızı bir daha göremeyeceği içindi artık bunu kabul etmişti.
Hastaneden çıkınca montunu çıkarıp üzerinde pijama olan kıza giydirdi.
"İyisin değil mi ? "
"Rıfat abi ,bu polisler beni yakalarsa ne olur ?"diye sorunca genç adam ne diyeceğini bilemedi.
Ayşe'nin kara gözlerine bakıp başını eğdi.
"Seni Türkiye'ye sınır dışı ederler tabi abimi önce ararlar ."
"Bırak o zaman Rıfat abi ,bırak gideyim. Anam ölmüş, babam desen iki küçük kardeşimle bir başına ne yapacak ! Burada size dert olacağıma orada kardeşlerime deva olurum ." Dedi.
Rıfat tuttuğu ince kola bakıp derin bir iç çekti.
Ne yapacaktı Ayşe'nin ellerinin arasından kayıp gitmesine izin mi verecekti.
Kalbi bile daha yeni kabul etmişken uzaktan bile sevemeyecek miydi!
"Tamam ama şimdi değil . Önce şu serumu çıkarttıracağız sonra sen biraz toparlayınca geldiğin gibi ben ellerimle bırakacağım seni . Bakma öyle kara boncuk söz veriyorum ." Deyince Ayşe'nin dudağı kıvrıldı.
"Söz verdin bak abi sözü ,unutma !" Diyerek adama gülümsedi.

Rıfat hiç bir şey söylemeden kızı arabaya bindirdi.
Kolunda serum üzerinde pijama ile inen kıza herkes yan yan bakınca Ayşe Rıfat'a biraz daha yaklaştı.
"Herkes bana öcüymüşüm gibi bakıyor ."
"Bu halde bile çok güzel olduğundandır o ."
"Ha !"diyen kıza adam hiç bir şey söylemeden güldü.
"Hadi Ayşe biraz hızlı yürürsen daha az baktırmış olursun kendine !" Diye söylendi.
Ayşe adamın sözlerinden hiç bir şey anlamasa da gülümsedi.
Bu evde ona gerçekten iyi davranan bir Rıfat birde kayınbabası Dursun bey vardı.
Eve girince yaşlı adam kızı ve oğlunu ayakta karşıladı.
"Kızım nasıl oldun ?" Diye mahçupça soran adama cevap veremeden
Ayşe ve Rıfat büyük bir sürpriz karşılaştılar.
Salonun baş köşesinde kucağında oğlu ,yanında Cristina ile oturan Ahmet ile ikiside durumu anlamaya çalıştılar.

Ayşe kolundaki serumu unutarak hareket edince kolunun acısı ile hıçkırdı.
Cristina hemen ayağa kalkıp kızın yanına gelip kolundaki serumu çıkardı.
Ahmet ise sanki her şey normalmiş gibi Ayşe'ye gülümseyerek baktı.
"Hemşiredir korkma !" Diye açıklama yaptı.
Rıfat kızın yanından geçip abisine hoşgeldin deyince Ayşe başı eğik hoşgeldiniz dedi.

Hala ayakta duran kıza Fadik hanım ve Dursun bey bir şey demeyince Rıfat kimseyi umursamadan konuştu.
"Ayşe odana git ,hala hastasın biraz dinlen . Ana kıza çorba falan yapın gıdasız kalmış dedi doktor ."

Ortama buz gibi bir sessizlik bırakan bu sözler ile Dursun beyin kaşları iyice çatıldı.
"Kızım hadi odana git " deyince Ayşe akmak için bekleyen gözyaşlarını elinin tersi ile silerek salondan çıktı.
Odasına gelince içindeki valizlere baktı .
Nereye oturacağını bilemeyince pencere önüne oturdu gözyaşları ile yine dışarıyı izlemeye başladı.

Salonda ise kocaman bir bilinmeyen yumağı vardı Rıfat neresinden tutsa oradan düğüm oluyordu.

Abisinin burada çoluğu çocuğu ile ne işi vardı ?
Sonra babası Cristina'yı evine nasıl almıştı ?
Herkes barışınca Ahmet aileye girerse  Ayşe'ye ne olacaktı ?

Herkesten bir cevap bekleyen Rıfat abisine baktı.
"Az bir konuşalım abi ."
Ahmet kardeşinin sözleri ile ayaklanacak olunca Dursun bey durdurdu.
"Ne konuşulacaksa burada konuşulsun. Aileyiz biz gizlimiz saklımız yok ."  yaşlı adama Rıfat boş boş baktı.
"Hangimiz aile anlamadım. Nikahlı karısını başımıza atıp giden oğlun mu aile ! Yoksa içerde anasının öldüğünü sakladığınız  kız mı aile ! Ah yoksa iki karısını aynı eve getiren oğlunu kabul eden siz mi aile oldunuz !"
Ahmet kardeşine sitemle baktı .
"Benim karım sadece Cristina , hep öyleydi . Bu hiç bir zaman değişmedi ben hiç bir zaman o kıza karım gözüyle bakmadım bunu sende biliyorsun . Zaten konu da ben değilim duydum ki sen ve o .."dediği an Rıfat ayağa kalktı.
"Ayşe buraya gel !"
"Oğlum noluyorsun sen ? Bu kız için babanı , abini ezip geçecek misin ?"
"Ayşe sana sesleniyorum buraya gel !"

Genç kız sıçrayarak duyduğu sesle odadan çıkıp Rıfat'ın yanında durdu .
"Git valizini hazırla seni Türkiye'ye götürüp ellerimle bırakacağım ."
Ayşe adama minnet dolu gözlerle bakarken bu duruma herkes şaşırdı.
Ahmet ,kardeşi için annesinin söylediği kıza aşık oldu sözleri aklına gelince şaşırdı.
Kim sevdiği kızı elleri ile memleketine bırakırdı ki !
Demek ki annesi her zaman ki gibi durumu yanlış anlayıp abartmıştı.

Herkes biraz olsun sakinleşince akşam yemeği hazırlanmaya büyük bir sofra kurulmaya başlandı.
Cristina'yı sofrasına bile kabul eden Dursun bey oğlu Rıfat'a mahçup bir şekilde bakıp başını eğdi.
Herkes hiç bir şey olmamış sanki aile hep bu şekildeymiş gibi güle oynaya yemeğini yerken Ayşe hazırladığı valizi ile pencere önünde oturuyordu.
Nereye gideceğini nasıl gideceğini dahi bilmeyen kız bekledi, belki birisi onunda yaşadığını bu evde var olduğunu hatırlar diye saatlerce bekledi fakat ne gelen oldu ne de aç mısın diye soran ...
Gece olmuş herkes yerine yatmışken genç kız evin içinde dolaştı.
Neredeyse iki yılını geçirdiği eve ,en çok mutfağa baktı .
Acıktığını hissedince Rıfat'ın o çok sevdiği çikolatalı hazır ekmeklerden bir kaç tane alıp çantasına attı.

Bunca zaman ona sahip çıkan abilik yapan adama yazdığı mektubu ve sevdiği pastadan bir paketi Rıfat'ın odasına sessizce bıraktı.
Hazırladığı  küçük valizi eline alıp sessizce dış kapıdan çıktı.
Merdivenlerden inerken tedirgindi geldiği gurbet ellerde ilk kez tek başına binadan dışarı çıkmıştı.

Soğuk rüzgar yüzüne vururken Ayşe bunu önemsemeden yürüdü belki bir yerde karakol bulurum diye nereye gittiğini derdini nasıl anlatacağını bilmeden  umut ederek yürüdü.

Bir Tutam Hasret Where stories live. Discover now