Bölüm 4

2.9K 241 118
                                    

Hırkamı aldıktan sonra babam ve sevgili öğrencileri için hazırladığımız elmalı turtayı kucaklarken, Chloe çoktan evden çıkmış, Luke ile onun olduğunu düşündüğüm arabasının yanında derin bir sohbete dalmışlardı.

Bunu son derece anlamsız buluyordum. Babamın geçmişten kalma öğrencileri olmalılardı. Pekâlâ... gruptaki herkesin genç gösterdiğinden emindim. Fakat babam ve lise grubuna daha çok hitap eden öğrenci kitlesini göz önünde bulundurduğumda ortalamanın birkaç yaş üzerinde kalıyorlardı. En fazla yirmi iki yaşında olabilirlerdi.

Yani bizim için büyük, mat siyah 69 model Chevrolet Camaro'ya binebilmek içinse fazla küçük çocuklardı.

Sokak kapısını yavaşça örtmeme rağmen boş sokakta kapanma sesi yankılandığında Luke'un bakışları Chloe'den bana çevrildi. Chloe benden uzun olmasına rağmen hala boyu Luke'un boyundan kısaydı, üstelik giydiği o kovboy çizmelerinin de belirli bir miktarda topuğu vardı.

Bakışlarımız buluştuğunda tepeden tırnağa gerildiğimi hissettim. Küçük küçük adımlarla yanlarına doğru ilerlerken aklımdan geçen tek şey, dün akşam içlerinden hangisiyle konuştuğumdu. Konuştuğum çocuğu 'bilinmeyen' olarak kaydettikten sonra profil fotoğrafına bakmıştım.

Sigara dumanın arkasından yüzü gözüken Marla Singer hayali karakterini görmeyi beklemiyordum elbette.

Muhtemelen Luke'un konuştuğum isimsiz çocukla aramda geçen sohbetten haberi vardı. Arkadaşım demişti sonuçta, bana onun numarasını da kendisi vermişti. Konuşup konuşmadığımızı kontrol etmiş olabilirdi. Veya ben sadece aptal gibi kuruntu yapıyordum. Bütün dünya benim etrafımda dönüyormuş gibi davranmam çok bencilceydi. Arkadaşı artık her kimdiyse, bana numarasını ulaştırmasını istemişti ve o da ulaştırmıştı. Bu kadar.

Chloe ve Luke'un yanına ulaştığımda sessizliğimi korumaya devam ettim. Mavi gözlerinin yüzümde gezinen ifadesi boş muydu yoksa bir anlam çıkarmalı mıydım, çözemeyecek kadar karışık bir görünüme sahipti. Turtayı koyduğumuz paketi kucağımda sıkı sıkı tutarken aceleyle Luke'u inceledim. Üzerinde rengi solmuş siyah bir kot ceket, baskılı bir tişört ve uzun bacaklarına bol gelen bir kotu vardı. Saçları dün akşam gördüğüm halinden biraz daha derli topluydu.

Uzun süre bakışmışız gibi hissetmiştim ama belki de en fazla yarım dakika kadar sürmüştü bu sessizlik. Chloe, dikkatleri kendi üstünde toplamak istercesine genzini temizlerken saçlarını tanıdık hülyalı edasıyla omzunun arkasından attı.

"Kuzenim Rory'i hatırlıyorsundur belki," dedi Chloe. "Ama hatırlamazsan da sorun değil. Yalnızca dün akşam kız gibi görünüyordu çünkü."

Chloe'ye o anda gerçekten çok ağır bir şekilde küfür etmek istemiştim. On sekiz yaşına bastığı anda kimlik değiştirecek kadar karaktersiz bir yapıya sahip olduğu konusunda lafı potansiyel erkek arkadaşı adayının önünde yapıştırıp, yerin dibine girmesini sağlamak zedelemeye çalıştığı duygularımı toplamamda yardımcı olabilirdi. Fakat kendimi her seferinde Chloe kadar aşağılık bir insana dönüşmemek için tutuyordum. Chloe de bunun karşılığında yıllardır yapmakta çok iyi olduğu o şeyi yapardı.

Yani, suistimal ederdi.

Luke ellerini kot ceketinin cebinden çıkartmadan, sadece benim gözlerimin içine bakarak konuştu. "Hatırlıyorum," dedi kelimenin üzerine vurgu yapa yapa. Sonra Chloe'ye dönüp gülümseyerek "Üstelik en az senin kadar kıza benziyor," diye de ekledi.

Orada olduğunu hatırlatmak için genzini temizleyen kişi bu kez bendim. Kucağımdaki paketi mümkün olabilirmiş gibi daha da sıkı kavradıktan sonra "Benim pek fazla vaktim yok da, bir an önce gitsek iyi olur sanırım," dedim.

Terrible Love || hemmingsWhere stories live. Discover now