"Yoruldum." dedim nefes nefese kalmış bir vaziyette. Elini kulağına götürüp:"Seni duyamıyorum hizmetçi. Bir şey mi dedin?" başımı olumsuz anlamda sallayıp:
"Hayır. Hayır. Hiç der miyim majesteleri? Sizde yani ayol." dediğim esnada yere elmasının çöpünü atıp:
"Ay! Düşürdüm. Alır mısın?" dediğinde elimdeki perdeleri koyabileceğim bir yer aradım. Sir Horan ve Sir Warburton öne atılıp:
"Efendim Lara'nın görevi sizin kişisel işlerinizle ilgilenmek. Büyük salonun perdelerini takmak değil. Onun yaptığını yapmakla görevli olan başkaları var." omuz silkip daha demin taktığım perdelerden birini hiç acımadan çekerken:
"Ben ukala bir prensim. Unuttunuz mu beyler?" perde hışımlı bir biçimde yeri boylarken gözlerimi yumdum ve diğer pencerelere baktım.
Hangi evin salonunda 28 tane pencere olurdu? Ah, doğru. Ev ev değil kaleydi. Üstelik salonun tavanı yüksekti. Yani merdiven tırmanmam gerekiyordu.
İçeri giren prenses hepimize tek tek baktıktan sonra:
"Hizmetlinin elinde bir sürü perde olmasının sebebi nedir?" Shawn tam cevap verecekken içeri koşar adımlarla giren kızla hepimiz ona döndük.
Kimse konuşmuyor sadece kızı izliyordu. Kız ise bize bakıyor ve öylece saklanabileceği bir yer arıyordu.
Yani ben bu yönde tahmin ediyorum. Biliyorsunuz ben çok zekiyim.
Hala daha herkes birbirine bakıyorken kız seslice yutkunup:
"Prensim." dedi ve referans yaptı. Prenses Aaliyah gözlerini devirip Sir Horan'a döndü ve:
"Sir Horan." dedi. Sir Horan prensese dönüp:
"Efendim?" dediğinde ben gözlerimi prense dikmiştim.
Pelerinin sökülmüş ipiyle oynuyordu.
"Prensim?" dedim gözlerimle kızı işaret ederek:
"Kızcağız cevap vermenizi bekliyor." dedim. Sökülmüş ipi tutup koparmak için çekmesiyle beraber tabiri caizse cart diye yırtılan pelerin sonucu ani olarak duraksasa da kendini bozuntuya vermeden:
"Konuş." dedi. Kız öne atılarak:
"Beni Dave Paris ile evlendirmek istiyorlar prensim. Ama ben istemiyorum. Yalvarırım bana yardımcı olun. Ben... ben şarkıcı olmak istiyorum."
"Şarkıcı mı? Sesin güzel mi bari?" dediğimde prens öksürerek:
"Perdeler lütfen." dedi ve kıza doğru yöneldi.
"Dave Paris krallığın önde gelen ailelerinden birinin oğludur. Onunla neden evlenmek istemiyorsun?" saçmalığa bak. Peh! Özgürlük ilkesinden dolayı olabilir mi acaba? Biz kızlar ailemizin istediği kişiyle evlenmek zorunda değiliz. Ailemiz bizim seçtiğimiz ve sevdiğimiz erkekle evliliğimizi desteklemek zorunda.
Tabi ben aileme prensle evlenmek söylesem bana gülerlerdi o ayrı mesele.
"Eski nişanlısı yüzünden. Kızına adı Juliet'miş. Ancak kız başka bir erkekle kaçmış ve trajik bir şekilde ölmüş. Benimle sırf kıza benzediğim için evlenmek istiyor." Sir Horan elini kızın omzuna koymuş bir vaziyette lafa atıldı:
"Efendim, izin verirseniz eğer..."
"Hailee." dedi kız. Sir Horan gülerek devam etti.
"Hailee'yi saray orkestrasına götürelim. Ardından bu konuyu kralımızla paylaşmanız doğrultusunda Dave Paris'i bu işten vazgeçirtebiliriz." arkamı dönmüş gülümseyerek: