"Öleceğin için üzgünüm kardeşim. Senden son kez bir şey isteyebilir miyim?" başımı olumlu anlamda salladığımda omzumu sıvazlayarak:
"Odana yerleşebilir miyim?" istemsizce gözlerimi devirdikten sonra:
"Odama yerleşirsen hortlarım ona göre." muhafız koluma girip çekiştirdiğinde cevap vermesine zaman dahi kalmamıştı.
İnsanın aşık olduğu için ölecek olması ne kadar garipti. Belki ileride insanlar aşkından ölmek diye bir deyim geliştirirlerdi benim anıma. Kim bilir?
Yani oldukça güzel bir boyuna sahip olaraktan neden boynumdan asıldığımı bilmiyorum. Üzücü değilde ne bu durum?
Shawn şafak vaktinden kısa bir süre önce yanımızdan bir işi olduğunu söyleyip ayrılmıştı. Abim ben ve Bibidi Babidi Bum bir başımıza şafak vaktini beklemiştik.
Meydana getirildiğimde annemle babamın en önde ağladıklarını görüyordum. Abim onların yanına gidip onlara sarılırken yanımdaki yaşlı teyze:
"Ben acıktım. Üstelik ölmeyi hak etmiyorum. Öldürülemeyecek kadar tonton ve sevimliyim bir kere."
"Of! Ona bakılırsa bende öldürülemeyecek kadar güzel, zeki, çevik, çekici, cesur, duygusal, ihtiraslı ve daha bir sürü güzel özelliğe sahibim ama öldürülüyorum." muhafız kaşlarını kaldırarak:
"Alçak gönüllüyü unuttun." dediğinde başımı salladım ve:
"Haklısın. Birde alçak gönüllüyüm." kral, kraliçe ve prenses büyük balkona çıktığında insan kalabalığı daha da artmıştı.
Herkes susmuş bir onları birde bizi izliyordu. Balkonda bir kişi eksikti.
Shawn.
Gözlerimle kalabalığı tarasam dahi Shawn'ı görmekte zorlanıyordum.
Üstelik Bella, Charlie ve diğerleri de yoktu. Kral öksürerek boğazını temizledikten sonra:
"Sevgili halkım. Bugün bu erken saatte kralına ve halkına ihanet etmiş büyücülüğün yasak olmasına rağmen büyücülük yaparak halkın geleceğini tehlikeye atmış olan bu iki şahsı cezalandırmak için buradayız."
"Büyücülük mü?" diye krala geri bağırdım.
Teknik olarak krala fısıldayacak gücü bile bulabileceğimden emin değildim ama madem ölüyorum neden olmasın? Kral tam ağzını açmış bana cevap verecekken kalabalıktan bir gövde öne atılıp:
"Cidden mi? Büyücülük mü? Bana aşk büyüsü falan yaptığını düşünüyorsanız yanışıyorsunuz. Lara o kadar zeki değil." dediğinde herkes bana bakarak gülmeye başlamıştı.
"Hey!" dediğimde boynunu yana bükerek:
"Özür dilerim güzelim ama gerçekler." daha sonra babasına dönüp:
"Hiç gerçekten bir insanı sevebileceğimi neden düşünmediniz? Tamam eskiden hovardaydım saraya gelen her kızla birlikte oluyordum," dediğinde kraliçe şaşkın bir biçimde:
"Ne?" diye bağırdığında masumca gülümseyerek:
"Ups, her neyse. Bana verdiğiniz nezaket derslerini asıyor, bir prensin olmaması gereken derecede hantal ve küstah davranıyordum. Ama artık öyle değilim. Yani sanırım değilim. Bilemiyorum oladabilirim. Şimdi çokta emin olamadım. Geçen gün kılıç dersimi kaçırdığımı varsayarsak hala biraz hantal olabilir-" ellerim arkadan bağlı olduğu için bacağına tekme atarak:
"Sadede gelir misin lütfen boynum kırılacak birazdan." dediğimde durup biraz düşündü.
"Ah, evet. Demem o ki babacağım; Lara bana büyü falan yapmadı. Ben Lara'yı, Lara beni gerçekten seviyor. O halktan birisi olabilir. Hatta bizim halkımızdan bile olmayabilir. Ama size şunun garantisini verebilirim ki o hem size hemde halkına layık bir prenses olmak için elinden geleni yapacaktır. Çünkü ben en çok onun elinden gelenin en iyisini yapmak için çabalamasını seviyorum." gülümseyerek ona baktığımda bir kez daha bu çocuğu ne kadar çok sevdiğimi hatırladım. Kral sırıtarak:
"Bu yine de bir şeyi değiştir-" yanımdaki teyzeyi ittirip asılı olan ipe boynunu geçirdi ve:
"Lara'yı asarsanız beni de asmak zorundasınız. Çünkü Lara benim." prenses yüzünü buruşturarak:
"Hayır Lara benim!" diye balkonda bir adım öne atıldığında daha sonra kalabalıktan Bella:
"Hayır Lara benim!" ardından Niall:
"Hayır benim!" ve Hailee, Charlie, Warburton, ailem ve diğerleri tek tek ben olduklarını ilan edip krala karşı geldiklerinde yanımdaki yaşlı teyze de heyecanlanmış olacak ki:
"Bende Bibidi Babidi Bu'yum!" dedi ve gülümseyerek etrafına bakındı. Kimse onu takıyormuş gibi değildi. Yazık.
Boynunu astığı ipten çekip tekrar babasına dönen Shawn:
"Gördüğün üzere babacığım. Eğer sevdiğim kızı öldürürsen, askerlerini ve halkından diğer insanları en önemlisi kızını ve oğlunu da öldürtmek zorunda kalırsın." kraliçe etrafına kızgınca bakan kralı es geçip öne geldi ve boğazını temizleyerek:
"Hizmetçi kızın idamı iptal edilmiştir," daha sonra bana dönüp gözlerimin içine baktı ve:
"Öğle vakti dinlenme odamda ol. Kadın kadına konuşacaklarımız var." muhafızlar bileklerime bağladıkları ipi çözer çözmez beni kucaklayıp yanaklarımı öpen Shawn ile istemsizce kahkaha atmaya başlamıştım.
Birbirimize sarılıyorken son anda yaşlı teyzenin yine de asılacağı aklıma geldiğinde:
"Durun!" dedim ve Shawn'ın kucağından indim. Teyze'yi göstererek:
"Ona ne olacak?" dedim. Kral:
"O yine de asılacak." dediğinde teyzenin önüne geçip:
"Ama neden? Büyücülük yüzünden mi? İnanın bana büyücülük falan yapabildiği yok. Etrafta Bibidi Babidi Bum diye dolaşam çatlak karının teki o." daha sonra teyzeye dönüp:
"Özür dilerim öyle demek istemedim." dedim ve tekrar krala dönüp:
"Bence onun yaşlıların bakılacağı bir yere alın. Adı da..." Shawn elini belime koyup beni kendine çektikten sonra:
"Huzur evi olsun. Nasıl fikir? Yaşlı, pörsümüş, kimsesiz insanlara bakılan bir iyilik merkezi. Lara ve benim bizzat ilgilendiğimiz bir merkez. Gelirinin benim kasamdan kullanıldığı bir merkez." gülerek başımı Shawn'a kaldırdım ve o da aynı şekilde eğilerek bana baktı.
Adam olmak diye buna denirdi. Zorlu bir süreçti ancak hem Shawn'a kendimi sevdirmiş hem de onu adam etmiştim.