tg.11

13.4K 1.4K 586
                                    

Yoongi rengi solmuş duvarın dökülmüş boyalarını eline alıp yavaşça ufalıyordu. Parmaklarına batan parçacıkların vücuduna yaydığı acı zevk veriyordu ona. Daha fazlasını istiyordu, kan istiyordu, acıyı her hücresinde hissetmek istiyordu...

Yerdeki döşemeli parkelerde gezdirdi koyu gözlerini. Daha sonra oldukça yavaş hareketlerle elini ilerletip en uçtan bir parça sökmeye çalıştı. Yenmiş tırnakları işini zorlaştırırken sinirle hırlayarak daha da güçlü asıldı parkenin ucuna. Ve çat!

Elindeki sivri küçük parçaya psikopat bir gülüş sergiledi. "İnsanın yanında biri yoksa, en yakın arkadaşı yaraları olur."

Söylediği sözcükler eşliğinde keskin parçayı sıvamış olduğu çıplak kolunda boylu boyunca sürttü. "Yaralarını başkası gelip kısa sürede sarmazsa, insan o yaraları benimser ve daha çok ister."

Bir çizik daha...

"Benim yaralarımı sarmadılar."

Bu sefer daha da derine bastırdı sivri tahta parçasını. Canı acıyordu. Damarlarından kesiklere ulaşan kanları hissediyordu. Asıl acı olan, bunlar onun hoşuna gidiyordu.

"Yaralarımı sarmadılar..."

1,2,3... Sayamadığı kadar çok tekrar etti cümleyi. "Yaralarımı sarmadılar."

Her tekrarda bir kez daha kahroldu. Gerçekler yüzüne vurunca hissettiği acının kaynağı kollarından kalbine geçti.

Artık kalbi acıyordu. Kolundaki çevresini kan gölüne çeviren birkaç çiziğin varlığını unutmuştu bile.

Elinin üstüne damlayan minik bir su damlacığını birkaç tane daha damla takip etti. Ağlıyor muydu?

Hıçkırıklarını yuttu, haykırışlarını içine sakladı. Yalnızca göz yaşı döktü. Kimse bilmemeliydi ağladığını. Güçlü sanmalıydılar onu. Fakat bilmediği bir şey vardı. Güçlü olanlar, en çok ağlayanlardı bu hayatta...

Taehyung kulağına ulaşan birkaç derin iç çekişle kafasını yasladığı duvardan kaldırdı. Biraz daha dikkat kesildi yan odadan gelen seslere.

Bu iç çekişler... Min Yoongi ağlıyor muydu?

Kalbi tekledi bir an küçük olanın. 'Ama o ağlamasın üzülürüm.' diye düşündü içinden.

Bir elini duvara yaslayıp düşünmeye başladı. Seslense kızar mıydı? Başını ağrıttığını söylemişti. Yine aptal der miydi ona?

Yan odadakinin ağladığını gayet  net bir  şekilde belirten bir ses duyduğunda tutmadı kendini Taehyung. Gurur yapmanın sırası ve zamanı değildi. Hem o daha gurur kelimesinin anlamını bile bilmezdi ki. Küçüktü...

"Yoongi ağlama."

Yoongi lanet etti içinden. Hıçkırıklarını durdurmak için elini ağzına siper etti ve kendisini olabildiğince sıktı.

"Lütfen ağlama. Ben senin için çok üzülüyorum. Herkesin başına kötü şeyler gelebilir. Benim de bir keresinde en sevdiğim oyuncağım kaybolmuştu. Ama sonra yenisini aldık, daha mutlu oldum. Üzme kendini. Ağladığın şey seni şimdi üzüyorsa ardından mutluluğunu getirecek bir şey daha olur."

Yoongi kalbindeki ağrının hafiflediğini hissetti. Tabii ya. Onun teselliye ihtiyacı vardı. Bu sözcükler de birinden duyabileceği en masum teselliydi, şüphesiz.

Başındaki ağrıyı ve vücudunun hâlsizleşmesini umursamayarak duvarın dibine yaklaştı. Oluk oluk akmaya devam eden kanlı kolunu güçlükle duvara yaslayıp bir süre yan odadaki çocuğu hissetmeyi denedi. Kalbinin sıcaklığını, sözlerindeki şefkati, gözlerindeki hoş bakışları, yumuşak saçlarını, masum düşüncelerini... Her şeyini hissetmek istiyordu Taehyung'un.

"Evet, belki aptalsın ama... Ama acılarıma karşılık kelimeleri bir sen söyleyebiliyorsun."

Kaşlarını çattı küçük olan. Bu ne kadar karışık bir cümleydi böyle. İyi bir şey miydi? Ses tonu gayet sakin ve güzel geliyordu. İyi bir şey söylemişti herhalde.

"Teşekkür ederim Taehyung. Bu tek kişilik hayatıma, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde aniden girdiğin ve beni boğuştuğum karanlık kuyudan masumluğunla çekip aldığın için... Çok teşekür ederim."

__________

GERİ DÖNDÜM YAVRULARIM!¡
şimdi doğru söyleyin beni mi özlediniz yebeleri mi? (ikisini de diye bir cevap yok)

stupid // taegi✔Where stories live. Discover now