KP🏖16

13.2K 660 150
                                    

Bu bölümü gece saat ikiyi otuz beş geçe yazdım. Artık herkes uyumuştur, sabah yayınlayayım deyip yatmaya karar verdim. Almalqlqşqlqşçqşq

"Onur, buz kayıyor şuan. Benimle ilgilen!"

Onur, Çağrı'ya laf yetiştirirken, elindeki buzu kaldırıp indiriyordu. Böyle olunca canım daha çok yanıyordu haliyle. Bana döndü. "Özür dilerim, özür dilerim... Hepsi bu angutun yüzünden. Ebesine de küfür edemiyorum ki! Çok güzel kadınmış." dedi. Kaşlarımı çattım. "Sana ne bundan?" dedim hızlıca. Kaşlarını kaldırdı. "Asıl sana ne bundan?" dedi. Gözlerimi kırpıştırdım.

Sahi bana ne oluyordu ki? Benim neyimdi o? Ya da ben onun nesiydim. "Aynen ya. Bana ne ki?" dedim. Gözleri bana sabit bir şekilde bakıyordu. Benim gözlerim de çok güzeldi evet ama sahip olmadığın şey daha güzel gelir ya gözüne, aynen öyle bir durumdu benimki.

"Gözlerin. Çok güzeller."

Kahkaha sesi ile kaşlarımı çattım. Çağrı'ya dönüp anlamsızca baktım. "Cidden mi? Kızım anca mı gördün çocuğu? İkiniz de aptalsınız. Bu dediğim şuan için önemsiz ama o gün geldiğinde hak vereceksiniz." deyip gitti. Gözlerimi duvara sabitledim. Hafif kısıp düşünme moduna aldım kendimi.

"Ben aptalım."

"Evet."

"O, o kadar tanıdık ki... bir sürü anı var aklımda hatta annesinin ismi bile; fakat yüzü nasıl olur da aklımda olmaz anlayamıyorum." deyip ona baktım. "Ona benzetiyorum seni. Gözleri maviydi. Seninki gibi değişik renkler de vardı içinde. O benim Güneş sistemim."

"Aptalsın işte. Eninde sonunda karşına çıkacak. Hepimiz çok güleceğiz. Umarım kafa çocuktur. Yeni bir arkadaş hiç fena olmaz."

Biraz daha buz tuttuktan sonra odaya çıkmaya karar verdim. Odama çıktığımda telefonumu elime aldım.

Güneş sistemim
NASIL DÜŞTÜN ORADAN?

Hande
Bilmiyorum.

Güneş sistemim
Senin orada ne işin vardı? Dur tahmin edeyim. Yemek yemeden duramadığın için yemek katına inmek istedin ve inerken birisine çarptın. Neyse ki dört basamak varmış. Ben orada değildim. Asıl aptal benim.

Hande
Olaylar böyle oldu evet de sen bir şey yapamazdın. Düştüğümü bile Çağrı kaldırınca anladım. Sonra Onur geldi zaten.

Güneş sistemim
Bu otel. Bu otelde şu sağ taraftaki ağaçta bulutları bir şeye benzetmeye çalıştık.

Hande
Annemiz bulamamıştı sanırım. Endişelenmişlerdi ve güvenliğe haber vermişlerdi değil mi?

Güneş sistemim
Evet aoamalalağşqşwşq

Bugün belki öğrenirim diye anneme sormuştum fakat annem onları burada görmediğini ve çocuklarının ismini de bilmediğini söylemişti. O zaman tek ihtimal kendisinin geldiğiydi. Onun gizliliğine saygı duyduğum için artık eşelemek istemiyorum. İsterse çıkıp kendi söylerdi zaten. Öğrensem ne fark edecekti ki?

Hande
Buraya kendin gelmiş olmalısın.

Güneş sistemim
Sayılır.

Aşağıya indim. İnerken fotoğraf paylaşmıştım.

 İnerken fotoğraf paylaşmıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

14.356 beğeni 3.123 yorum
Handeyyy ☀️

Düşünceliyim: Ben böyle poz versem, Habeş maymununa benzerim. Bu kız yapınca kedi surat oluyor.

Büşra ve Çağla kafedeydi. Onların yanına gitmeye karar verdim. Beni çağıralı otuz beş dakika oluyordu ve ben gitmeye şimdi karar vermiştim. Klasik ben işte.

"Ona söylemeliyiz artık. Ben dayanamıyorum. Onunla karşılaşmamaya çalışıyorum."

"Kimden bahsediyorsunuz?" diyerek bodoslama daldım konuya. "Hiç." dedi Çağla. Omuz silktim. "Keyfin yerinde." dedi Büşra. Onayladım. "Anonim yirmi iki gün sonra kim olduğunu açıklayacak. Sanırım ondan hoşlanıyorum." dedim. Büşra ağzındakini püskürtüp, öksürmeye başladı. Sırtına vurduk. "Hadi ya? Cidden mi?" dedi Çağla. Onayladım.

Büşra, Çağla'ya baktı. "Sana bir şey söylemem lazım." dedi Büşra hızla. Kaşlarımı kaldırdım. Çağla'yla bakıştılar. "Neler oluyor?"

"Evet neler oluyor?"

Onur yanıma gelip oturdu. Arkasından Çağrı ve Özgür de geldi. Onlar da otururken, Büşra ve Onur bakıştılar. Anlamıştım, onlar sevgiliydi? Yüzüm dondu. Duvara sabitledim gözlerimi. "Anladım ben sanırım." dedim. "Cidden mi, oh be! Daha ne kadar saklayabilirdik ki?" dedi Büşra. "Mutluluklar size." dedim ikisine bakarak. Onur dümdüz bakarken, Büşra kaşlarını çattı. "Ne?"

"Sevgili değil misiniz? Mutluluklar."

Ayağa kalktım. Hırkamı alıp, kafeden çıktım. Yerde duran teneke kutuya sert bir tekme attım. Sonra pişman olup onu çöp kutusuna attım. Kafenin önünden ayrılmaya nihayet karar verebildim ve hızlıca uzaklaştım oradan.

Biraz ilerledikten sonra yavaşladım. Madem hoşlanmıyordum, neden acı çekiyordum? Anonimden hoşlanmıyor muydum? O zaman bu neydi? Kafam karışıktı. Belki sadece bana söylemediği için kırılmıştım, bilmiyordum. Oluruna bırakmayı seçtim. Ya da seçmedim. Tercih hakkı verilmemişti çünkü.

Kumsal Prensesi|Texting|Where stories live. Discover now