32.BÖLÜM

15.4K 977 171
                                    

Ben ağladıkça ağabeyim beni sakinleştirmek için saçlarımı okşadı.

— Kuzu bak sonuçta biz de evlenince hayatımız değişiyor. Sorumluluğumuz artıyor. Hele o çocuğun ki çok daha fazla artacak. Kolay mı onca insanı, işi idare edecek. Bak sen dört beş hostesle başa çıkamıyorsun adam kocaman bir aşireti idare edecek. Üstelik sen Mardin'de rahat edemezsin diye bunu uzaktan İstanbul'dan yapacak. Biraz onun penceresinden de bak. Seni çok sevmese evlenince Mardin'de oturacağız der kestirip atardı. Uçmana da sesi çıkmıyormuş bak. Hadi ağlama artık. Seviyorsan mutlaka bir çözüm bulursun. Sevmiyorsan zaten kendin bitirirsin, dedi başıma öpücük bırakırken. O sırada annem salona geldi.

— Ah kızım ah bir kerede kolayını bulsan bir kere. Ama yoook bizim kız hep zorun peşinde. Gir şirkete çalış yok ben hostes olacağım. Ağabeylerinin arkadaşları şu bu var seni beğenen yook bizim kız ağa bulur. Hayat boyu mücadeleyi sevdin ve mücadele ederek kazandığın için elindekiler hep kıymetli oldu. Zor bir ilişki seni bekliyor ama senin için çoook kıymetli olacak ben kızımı biliyorum, dedi ve bana o da sarıldı.

Kafamı kaldırdım. İkisinin yüzüne baktım;

— Korktum işte ben. Hayatımda ilk defa korktum. Belki sizden ayrılmak zor geldi. Ne bileyim. Yıllardır bildiğim rutinin değişmesi belki ürküttücü geldi. Bilmiyorum anne sinirlerim boşaldı işte, dedim eşofman üstünün koluyla gözlerimi silerken.

— Hadi çık odana üzerini değiştir. Kendine çeki düzen ver. Görkem ile baban birazdan gelir o iki deliyi sarma başımıza. Bir halt oldu zannedip dünyayı yakarlar şimdi. Hele Görkem'i çocuğun üstüne sıçratma, deyince baktım Göksel Ağabeyim pis pis sırıtıyor.

— Anne aslında fena fikir değil bak şimdi aklıma bir şey geldi...

— Hayır ağabey hayır olmaz bugün değil lütfen. Yarın anası ile alışverişe çıkacağız yapmayın. O kadın beni yarın gömer. Aman ha lütfen...

— Ya tamam be amma korkak çıktın sen de ha. Amma kıymetli sevgilin varmış bir tozunu aldırmadın, deyince Görksel Ağabeyim annem uyandı.

— Daha ifadesini alamadınız diye kuduruyorsunuz değil mi? Ah ah deli oğlanlar sizi. Ama ben size diyeyim bu çocuk kolay lokma değil sizin tozunuzu aldırmasın, dedi gülerek annem.

Annem sert görünümünün altında marshmallow gibi yumuşacık biriydi aslında. Ağabeylerimin tüm haytalıklarını bilir benim tüüm okul kırma maceralarımdan haberi vardır ama yüzgöz olmaz  ve anlamamazlığa gelir. Ama arada böyle neşesi yerindeyse içinde tutamaz yumurtlayı verir.

— Ya anne söyle şunlara Berzan'a yapmasınlar öyle bir şey. Adam koskoca iş adamı, aşiret ağası ayıp ama ya valla ayıp, dedim ama ikisi geçmiş karşıma sadece gülüyordu.

En sonunda annem bana dönüp;

— Peri Padişahının oğlu olsa dahi o ifade alınacak kızım daha tanıyamadın mı ağabeylerini? Bu bir gövde gösterisi. Kümeslerine dalan horoza haddini bildirme seromonisi. Bu ritüelden kaçış yok, dedi sırıtarak.

Tabii anaç tavuğumuz kümesinin horozlarını tutuyordu. Olan bana oluyordu. Berzan'ı uyarmayı düşünüyordum ama bir taraftan da Allah biliyor ya testi kırılmadan bir göz dağı iyi olur diyordum kendi kendime. Ama annemlere belli etmeden yukarı çıktım üzerimi değiştirdim.

Şimdi ben on beş gün uçmayacaktım öyle mi? Bunca yıldır senelik izinlerim dahil hiiç böylesi bir boşlukla karşılaşmamıştım. Ne yapacağım diye düşünmeye başladım. Çokta düşünmemek lazım buluruz yapacak bir şeyler herhalde dedim ve aşağı indim.

BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now