47.BÖLÜM

14.1K 932 57
                                    

İstanbul'da bizi yine Berzan'ın adamları karşıladı. Beni eve bıraktılar ama kapının önünden ayrılmadılar. Tüm aile evdeydi kahve keyfi yapıyordu. Beni görünce çok mutlu oldular. Tek tek hepsine sarıldım. En çokta Ayşenur'a.

Hoş geldin beş gittin faslı bitince Ayşenur hemen bana da kahve yaptı. Telefonumu daha açmamıştım. Nasılsa gelişmeleri Kadir'den öğrenirdi Ağam.

Kahveler bitti. Ben merakla;

— Evi ne zaman göre bilirim, diye sordum. Ağabeyim "Hemen şimdi" dedi ve montlarımızı giyip çıktık. Siyah jeep yolun karşısında duruyordu.

Hiç onlardan tarafa bakmadım. Bizden beş ev sonraydı evleri. Aynı modeldi ama büyük bir tadilat gerekiyordu.

— Yıllardır kiracı oturuyormuş. Ev sahibi evin halini görünce uğraşamam demiş satılığa çıkartmış. Bize kısmet oldu. Bu arada Berzan bizim emlakçıyı aramış buradan ev bakıyormuş hayırdır? Dedi ağabeyim.

Kıpkırmızı oldum. İçime bir yumru çöktü.

— Şey onun evi apartman dairesi ya. Aile için olmaz diye. Bir de sizlere yakın olayım istedi herhalde.

— Kızım ben onu mu diyorum ne bu acele? Dedi.

— Ağabey aşiret kararı biraz hızlı evlenmemiz gerekiyormuş. Ağa oldu ya bu şimdi ondan yani başka bir sebepten değil, dedim eveleye geveleye.

Ağabeyim dikkatli dikkatli yüzüme baktı ve ağzını sağa sola çekiştirip ses etmedi. Tekrar eve döndük. Telefonumu açtım Berzan'dan bir tane mesaj vardı;
"Sesimi duymak istemiyorsun belli. Rahatsız etmeyeceğim" o kadar.

Programım açıklanmıştı. Pazartesi günü Antalya yatıya gidiyordum. Resmen ilaç gibi gelmişti. Kimseye uçuş programımdan bahsetmedim.

Pazar günü de evden dışarı özellikle çıkmadım. Çantamı topladım ve pazartesi sabahı herkes uyurken uğur böceğime atlayıp karşıya geçtim.

Ekibim çok iyiydi. Gamze, Demet en sevdiğim kabin memurlarıydı. Murat ile çok uçmamış olsamda diğer kabin amirleri hep övgü ile bahsetiyordu. Bir tane de çömezim vardı. Yirmi iki yaşında gencecik bir kız. Adı Sinem. Sinemi arkaya Gamze ve Demet'in yanına verdim. Murat'ı da yanıma aldım.

İkinci kaptan ağabeyimin arkadaşı Serkan'dı. Birinci kaptanda Oktay Kaptandı. Ekip iyi olunca uzun uçuş zevkli geçti.  Otele gidince resmen kendimi yatağa attım. Ekip dışarı yemeğe gidecekti hep beraber ama benim canım istemiyordu. Yorgun olduğumu söyledim ve özür diledim. Biraz meyve atıştırdım ve erkenden uyudum.

Ertesi sabah erkenden uyandım ve yürüyüşe çıktım. Hava çok güzeldi. Deniz kenarında yürüyebildiğim kadar yürüdüm. Odama döndüm telefonum çaldı arayan Berzan'dı. Açsam mı açmasam mı diye tereddüt ettim. Sonra "Kızım eninde sonunda açacaksın. Olmadı otelden arar yine arar. Aç da kurtul" dedim kendi kendime. İfadesiz olmasına özen gösterdiğim bir sesle;

— Efendim, dedim.

— Günaydın Perihan, dedi. Sesi buzluktan çıkan etten bile soğuktu. Ulan benim trip sebebim belliydi de o neyin tribindeydi.

— Sana da günaydın, dedim.

— Artık konuşabilir miyiz? Geçti mi heyheylerin? Dedi aynı soğuk sesle.

— Berzan bak ben....

— Perihan yeter artık kendimi içeceğine ilaç atmışta kötü emellerime alet etmiş gibi hissediyorum. Lütfen ben sana gayet kibar....

— Berzan tamam. Ben belki daha romantik daha farklı bir gece hayal etmiştim. Bilemiyorum işte. Ben de hayır demedim farkındayım. Olan oldu biten bitti. Siz İstanbul'a döndünüz mü? Dedim net bir sesle.

BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now