ᴀᴄᴄᴏᴜɴᴛ ᴅᴀʏ

2.7K 322 98
                                    

Sen 21.Yüzyılın yakışıklı prensi, bense tacını ters takmış yalancı prensesi.




İnsanların hayatını sebepsizce merak ettiğiniz oluyor mu?
Veya o an o kişinin aklından geçenleri, zihninde dönüp duran tilkileri.
Delicesine öğrenmek istediğiniz.

Kendimi orta derecede sorunlu bulmamın bir sebebide bu aslında.
Gereksiz bir merak.

Bazen Mimi'nin eve gittiğindede bu kadar mutlu olup olmadığını merak ediyorum. Karşımda dakikalar boyunca durmadan gülen kızın ağlayıp ağlamadığınıda.

Sonra birdenbire Felix'e gidiyorum. Acaba Felix ailesiyle yemek masasına oturduğunda konuşuyor muydu?

Annesine mi benziyordu yoksa babasına mı?
Ya da bütün gün ona eşlik eden kulaklıklarını gece yatarken çıkarıyor muydu?

Daha sonra aklım her konuşmamızda beni bir odaya tıkıp üstüme kapıyı kilitlemeye çalışan, gözleri siyah bir girdap gibi beni içine çeken çocuğa gidiyordu.

Hoseok.

Pazar günleri oda güneş batarken odasının camından güneşi izleyip gözlerini kapatıyor mudur?

Ya da yağmur yağdığında yağmurun nasıl bir his olduğunu bile bile elini camdan dışarı çıkarıyor mu...?

"Bu çocuk... garip birine benziyor."

Felix konuşarak kendi alemimdeki beyin fırtınamı böldü.

Kafamı yasladığım yerden Felix'e doğru çevirdim. Zihnimdeki bulutlu Hoseok yazısı yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.

"Gece kulaklıklarını çıkarıyor musun?"

Aniden sorduğum soru karşısında önce birkaç saniye duraksadı ardından kafasını bilgisayardan bana çevirdi.

Cevap vermek yerine beynime oksijen gidip gitmediğini tartar gibiydi. Gözlerini beni sinir edecek bir edayla tavana çevirdi.
Felix'lenken bir erkek kardeşim olmadığı için şükrediyordum.

"Eğer bu senin için önemli bir detaysa evet çıkarıyorum."

Kafamı sallayıp bakışlarımı önüme çevirdim. Daha fazla saçma soru sormak yoktu. Felix'e bugün için 5 kere küfür ettirmiştim ve hakkım dolmuştu. Odanın her bir köşesine dağılmış düşüncelerimi toplamaya uğraştım.

"Garip biri derken."

Bilgisayarın klavyesine birkaç bir şeyler yazdı. Klavye sesi kulaklarımda yankılanıyordu.

"Sosyal medya hesapları çok az hatta yok gibi ve bu benim onu stalklamamı engelliyor."

Ses tonu misafirlikte canı sıkılan bir çocuktan farksızdı.

"Sabıkası falan var mı acaba."

Seslice ofladı.
"Sabah evde beynini uyuşturacak bir şeyler mi kokladın? Gerçekten geldiğinden beri saçmalıyorsun, ve de sabıka mı? Oradan bakınca polis gibi mi duruyorum."

Yerden bir çırpıda kalkıp yatağına oturdum.

"Kafamı dağıtıyorum fena mı?"

Beni umursamamayı seçti.

"Şu an oturmuş okulun serserilerine, benle alakası olmayan insanlara stalk yaptığıma inanamıyorum."

"Yalnız Jung Hoseok bir serseri değil. O, sınav listelerinin birincisi, bir prens."

Good Night Hoseok | Hoseok Where stories live. Discover now