Bölüm 23

5K 426 26
                                    

Yağız şaşkınlıkla elindeki çayı yere düşürdüğünde, çay yerden sıçrayarak pantolonlarına ve ayakkabılarına gelmişti. Tarık anında yerinde sıçrarken, "Eyvah! Pabuçlarım beyazdı benim lan!" derken, ışığın altında koşup ayakkabısını havaya kaldırmıştı.

Yağız, Tarık'ın homurdanmalarıyla şaşkınlığından sıyrılırken, "Kusura bakma!" dedi, sesini ayarlayamadığı için boğuk ve yüksek çıkmıştı.

"Neyse, atarım makineye geçer..." dedi Tarık, iki ayağı da yere basarken elindeki çayından koca bir yudum aldı ve boş bardağı bankın yanındaki çöp kutusuna isabetli bir şekilde atarak Yağız'a döndü.

"Ee, bana bir cevabın var mı?" diye sordu Tarık, yine Yağız'a doğru ilerlemeye başlamıştı.

Yağız yere eğilerek plastik bardağını aldı ve hemen yanındaki çöp kutusuna atarken, "Benim için buna cevap vermek zor. Daha doğrusu çok erken," dedi ve doğrularak boğazını temizledi. Doğrudan Tarık'ın gözlerinin içine bakarak, "Şu an sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum, seninle sadece arkadaş olmayı teklif ediyorum. Benden daha fazlasını beklemezsen sevinirim, günün sonunda sana vaat etmediklerim yüzünden üzülmeni ve beni suçlamanı istemem," dedi.

Tarık, "Ben hep böyleyim, sen dert etme... Zaten genelde istediğimi alırım," dedi, düzgün beyaz dişlerini gösterircesine kocaman gülümsedi ve doğrudan gözlerine bakan Yağız'a dikkatle baktı.

O sırada Yağız, Tarık'ın haklı olduğunu düşündü. Gülüşü güzeldi, bu gülüşe birkaç kızı şehit vermek mümkündü. Gülümsemesine hafifçe karşılık verdi ve "Dert etmiyorum," dedi.

"Gerisi için bir şey demedin?"

"Ne için?" diye sordu Yağız.

"Genelde istediğimi alırım?"

"Alabilirsin, almaya da bilirsin. Olasılıklar Tarık, olasılıklar..."

Tarık'ın kaşları çatılırken, alnının ortasında ince bir çizgi belirdi. Hafif kalın kaşlarının altında badem şeklindeki gözleri yeşil yeşil parıldıyordu.

"Şu iki yönlü cevapların beni benden alıyor biliyor musun? Ne güven veriyorsun ne güven yıkıyorsun..."

Yağız, bir süre tereddütle Tarık'ın yüzüne baktı ve "Sana az önce de dedim, ben sana bir umut vermiyorum. Senden kesinkes etkilenmem de demiyorum, sadece bunları kenara bırakıp akışına göre devam etsek?" diye sordu. Çünkü Yağız ne yapacağını bilmiyordu. Şimdi Tarık'a hoşlanma gibi bir duygu beslemiyordu ama tamamen bir boşlukta da değildi. Bu yüzden ne evet ne de hayır diyebiliyordu.

"Öyle olsun Yağız'ım, ben beklerim... Beklerken de seni etkilemeye çalışırım ama bilesin," derken göz kırpmıştı Tarık.

Yağız hafifçe gülümserken, "Şansını dene," diyerek tekrardan saatine baktı ve "Artık gitmeliyim, iyi akşamlar," dedi. Ardından ellerini ceplerine sokarak yurduna doğru ilerlemeye başladı.

"Bi sarılsaydın bari?" diye seslendi Tarık arkasından. Yağız çatık kaşlarla arkasına döndüğünde, bir anda vücudunu saran kollarla kas katı kesilmişti.

Tarık, "Sen sarılmazdın kesin, ama ben seni hissetmek istedim yani kusura bakma," derken kollarını biraz daha sıktı ve çenesini Yağız'ın omuzuna koyarken, derin bir nefes aldı. Hafifçe gülümserken, "Kokunu beğendim, şaşkınlıkla dona kalmaların da hoşuma gidiyor..." dedi ve tekrardan Yağız'ın yüzüne bakmaksızın parkın aşağısına doğru ilerlemeye başladı.

Ben bu çocukları özlemişim :")
Merhabalar geri döndüm! Umarım bu dönüşümde bir aksilik yaşamadan yazmaya devam edebiliriiiim*-*

Bir Mesaj Bırak | #texting✅Where stories live. Discover now