32. BÖLÜM: "ATAK"

9.4K 637 230
                                    

"efla atak geçirdi onun yanındayım. birazdan ailesi burada olur."

"sakinleştirici verdiler ama hala tir tir titriyor aiden çok korkuyorum."

"tamam sen erez'in yanından ayrılma."

göz kapaklarım titreşirken bilincimin tamamen geri gelmesi için beynimi zorladım. neredeydim ben? duyduğum sesin sahibini tanıyordum. nickti bu. ama neden bu kadar çaresiz çıkıyordu ses tonu?

uyanmaya çalışsam da bilincim yeniden karanlığa gömüldü.

ikinci kez uyandığımda yatağın kenarında oturan ablamı gördüm. elimi sıkıca tutmuş ağlıyordu.

"ne oldu neden ağlıyorsun?" diye sordum pürüzlü sesimle. ablam ayaklanıp yüzüme doğru eğildi. az önceki haline göre biraz daha rahatlamıştı.

"efla kuzum nasılsın?" dedi heyecanlı bir tavırla. derin nefesler alırken elime takılan serumun sebebini kavramaya çalışıyordum. iki saniye sonra gözümde tek bir kare canlandı. erez'in yerde yığılmış bedeni ve kana bulanmış kolları. hızla yerimde doğrulup serumun bağlı olmadığı elimle ablamın kolunu tuttum sıkıca.

"abla... erez... abla o nerede? erez öldü mü abla doğruyu söyle... öldü mü?" sesim gittikçe kısılmış ve fısıltılı bir tona dönüşmüştü. ablam gözyaşlarının arasından başını iki yana salladı hararetle.

"ölmedi. ölmedi ne olur sakin ol yeniden atak geçireceksin lütfen efla... erez iyi korkma. o iyi..."

"nerede?" diye sordum yeniden. yüzüm ve bilhassa gözlerim alev alev yanmaya başlamıştı.

"müşahade altında tutuluyor. bileklerini diktiler. az önce polise ifade bile verdi iki gündür bilinci yerinde."

söyledikleri sakinleşmemi sağlayacak şeylerdi ama hıçkırıklara boğulmuş şekilde konuşuyordu ve ben sebebini anlamıyordum. ve kaçırdığım bir şey olduğundan emindim ama neydi ve neden beynim çalışmıyordu?

"neden ağlıyorsun?" diye sordum buz gibi bir sesle. şimdi doğrudan gözlerinin içine bakıyordum.

"olanlara üzüldüm sadece bir şey yok. uzan hadi dinlenmen gerek."

"abla! bir şey var?"

ablam yüzünü hızlıca silip derin bir nefes aldı ve eliyle omzumu tutarak yatmamı sağladı.

"korktum sadece efla bir şey yok gerçekten. sen iyi olmaya çalış tamam mı? serum bitince erez'i görmen için doktoru çağırıp izin alırız."

bir süre sonra sebebini bilmediğim bir nedenden yeniden uyuyakaldım. gereken tepkiyi vermiyormuşum gibi hissediyordum ama olayı kavrayamıyordum ki bir türlü. erez iyiydi? ama onu son gördüğümdeki halini düşününce buna inanmam mümkün değildi. peki neden hala bu kadar tepkisizdim?

uyandığımda sabah olmuştu. nick yatağımın kenarında bir şeylerle uğraşıyordu. küçük bir çantayı açmış içinden kıyafet çıkarıyordu sanırım.

"nick?"

"ah! uyandın mı?" diye sordu gereksiz bir rahatlıkla. gözlerimi suratına diktim ve konuşmasını bekledim.

"üzerini değiştir hadi gidiyoruz. direkt bizim eve geçeceğiz o..."

"erez?" sesim yine buz gibi çıkmıştı.

nick gözlerini kaçırarak konuşmaya devam etti. bakışlarımdan kurtulmak için çantanın fermuarıyla ilgileniyormuş gibi yapıyordu.

"o babanlarla eve geçti. yani sizin eve. biz de bize gidiyoruz."

"ne çabuk çıktı hastaneden? daha dün geldi buraya bu kadar çabuk taburcu edilmiş olamaz."

"dün mü?" diye sordu nick. gözleri irileşmişti ve dudaklarını birbirine bastırarak düşünüyordu. "efla biz bir haftadır buradayız. senin kendine gelmen için bekliyordum ve doktor artık çıkabileceğini söyledi."

"ne?"

bir haftadır uyuyor muydum yani? bu ne sikim şeydi böyle? derin bir nefes aldım.

"ne saçmalıyorsun bana ne oldu da bunca zamandır baygınım?"

"sürekli atak halindeydin. doktor yaşadığın şok yüzünden olduğunu söylüyor. bu yüzden bir haftadır sakinleştirici veriyorlardı ve..."

"erez nasıl?" diye sordum. kendim hakkındaki şeyleri duymak istemediğime karar vermiştim.

"iyi. evde ve güvende." dedi nick. beni geçiştiriyordu resmen. evde ve güvende olduğunu bilmek içimi rahatlatacaktı ve soru sormayacaktım öyle mi?

"nick! birincisi yüzüme bak ve ikincisi neden erez'e değilde sizin eve gidiyoruz ki amına koyayım?"

nick derin bir nefes aldı ve tüm cesaretini toplayıp yüzüme baktı.

"eve gitmemeliyiz tamam mı? bak efla bunları burada konuşmasak daha iyi bize gidelim sen bir normal rahat yatakta yatıp dinlen sonra konuşuruz. kendini yormaman gerekiyor. farkında değilsin ama psikolojik olarak çok kötü bir durumdasın. sakinleştiricinin etkisi kaybolduğunda daha da kötü olacak ve bu nedenle bir an önce eve ulaşmalıyız."

çünkü korkuyordu. bilmediğim bir şey vardı ve öğrendiğimde kendimi tamamen kaybedecek olmamdan korkuyordu. beni alıştırmaya çalışıyordu.

"bana gerçekleri hemen şimdi söylemeni istiyorum. siktiğim kendim umurumda bile değil. erez'e ne oldu nick?"

nick daha da derin bir nefes alıp başını önüne eğdi.

"dimitri bileklerini kesmeden önce ona tecavüz etmiş."

EFLA | BXBWhere stories live. Discover now