Birinci Bölüm

8.6K 385 60
                                    

Küçük kalplerin kırıldığı, umutların o kalpleri onardığı bir çocukluktan geliyorum ben.

-Hayat Uluoğlu

Herkese merhaba ✋🏻 Ufak bir finalden sonra Meryem'in mutlu hayatı başlarken Hayat'ın gözünden geçmişi görmeye başlayacağız.

Umarım severek okursunuz 💐

Sarı kalplerle final yaptığımız Bu Benim Yangınım'ın ardından devam eden Hayat'ın Yangını kitabına da sarı kalplerle başlıyorum 💛

Keyifli okumalar 🌺

Aldıklarımla öylece sırada bekliyordum. Dans kursundan çıkıp annemin söylediklerini almak için markete gelmiştim. Çok fazla değildi taşıdıklarım ama yorgunluğumdan dolayı tuttuğum sepeti taşıyamacak kadar ağır hissediyordum. Dizimin altına giren ağrı gün boyunca kursta düşmeme sebep olmuştu ve sızlamaktan daha farklı boyutta ağrıyordu.

Sırada bir kişi daha ilerleyince kasanın üzerine bıraktım elimdekileri ve o anda telefonum çaldı. Arayan babamdı.

"Baba?" diyerek açtığım telefonda arabada olduğunu anladım gelen sesten.

"Kursta mısın bebeğim?"

"Hayır, marketteyim annem bir kaç parça bir şey istedi."

"Hangi markettesin?"

"Metrobüsle geldim evin 2 sokak ilerisinde, migros." dediğimde onaylar bir ses çıkardı.

"Geliyorum." dedi ve kapattı o sırada önümdeki kadın eşyalarını poşetlemiş kartını bekliyordu. Bıkkınca gözlerimi kenardaki sakızlara çevirdim. Naneli sakızı hep sevmişimdir ve bu yüzden dayanamam. Bir kutuyu sepetime atıp ilerledim.

"Migros kartınız var mı?" gelen sese kafamı çevirdiğimde beynimde acı çeken küçüklüğüm yankılandı. Şu an kasada bir şeyle uğraşan adam o muydu? Olamazdı değil mi? Benzerlikte olamazdı. Hiç unutamadığım, aklımdan silemediğim o. Eski haline göre kilo almış sakalları çıkmıştı ama oydu. "Migros kartınız var mı hanımefendi?" dedi tekrar bana dönerek. Yutkundum ağzımdan tek kelime çıkmazken kafamı iki yana salladım. "Yok mu?" dedi bıkkınca oflarayak.

"Y-yok." diye bildim zorlayarak. Gerçekten o muydu? diye düşünürken yaka kartında yazan ismi gördüm. Musa!

"Çıkarmamı ister misiniz?" dediğinde ses çıkaramıyordum ki o da beklemden bir zarf çıkardı. "Ben adınıza çıkarıyım hemen." dedi ve kasanın yanında durak kalemi aldı. "Adınız ve telefon numarınız yeterli olur." dediğinde beni hatırlayıp hatırlamadığını düşünüyordum.

"Hayat..." dediğimde kağıda bakılı şekilde durdu. "Hayat Uluoğlu." dediğim anda yanaklarıma düştü bir damla yaş. Kafasını kaldırıp şaşkınca bana baktı. gözlerimiz kesiştiğinde onum dolu gözlerini fark ettim. Dudakları sımsıkı birbirine bastırmış şaşkınca duruyordu. İkimizde birbirimize öylece bakarken arkadan biri seslendi.

"Evladım acele eder misin?" dediğinde kafasını kendine gelir gibi salladı. Elindeki zarf ve kalemi itleyip aldıklarımı hızlıca geçirdi. Ellerinin titrediğini fark ediyordum. Bende en az onun kadar şoktaydım. Korkmuş ama üzülmüştüm de.

"30,25." dediğinde kendime gelip cebimdeki 50₺'yi uzattım. O artanı verene kadar poşette koydum eşyaları. Paramın üstünü uzattıktan sonra hasıl döndüğümü bilmedim. Marketten çıkıp derin derin nefes aldım. Yıllar sonra tekrar kalbim öylesine korkuyla çarpmıştu. Onu orada görmek çocukluğumu hatırlatmıştı. O sırada korna sesiyle gözlerim karşımdaki arabaya gitti. Babam oradan gelmemi işaret ederken adım atmak istedim ama ayağımdakş ağırlık öylesine beni zorladı ki acıyla inledim.

Hayat'ın YangınıWhere stories live. Discover now